anonim_kullanıcı_4

bazal gözyaşı, refleks gözyaşı, duygusal gözyaşı gibi türleri vardır. stres ve mutluluk hormonları ile ilişkilidir. kişi ağladıkça rahatlar. bu yüzden, gözyaşlarımızı tutmamalıyız..
Aşk için dökülen gözyaşı ve savaşta akan kana bedel biçilmez. denir fransız atasözlerinde..
ağladıkça, dağlarımız yeşerecek, ağladıkça güneşi tutacağız.. göreceksiniz..

Benim de yol ayrımına her geldiğimde danıştığım bir aksaçlı hocam vardı. Bence şu dünyada en şanslı insanlar doğru rehbere hocaya taa en başında rastlayanlardır. Sırtları hiç yere gelmez vesselam.

Muz, bal, ceviz ,kivi ,çikolata ,süt ,nar suyu karışımı ile ortaya çıkan içecek . Yaz aylarında Mersin de müthiş oranda tüketimi vardır. Maceracı olacak dış güç sahibi fedoncular gelip yayın yaptılar. kendi imalatım

sözlükte bir doktor iki de yıllarını spora vermiş aktif yazar var bırakın biz konuşalım. şehir efsanelerini bir kenera bırakırsak(birinci entry) protein tozunun aslında 2x2=4 diyeceğimiz gibi ne faydası ne de zararı var. çünkü bu güne kadar kimse 100 kişiyi bir araya toplayıp bütün yaşam standartlarını/koşullarını birbirine eşitleyip protein tozu kullanan ve kullanmayan olarak ikiye ayırıp 1 sene boyunca deney yapıp sonucunu yazmadı. elimizdeki verileri aktif sporcuların tecrübeleri ve laboratuvar incelemeleri. ayrıca bu meret öyle mucizevi bir şey de değil fayda olarak 150-200 gramlık tavuk göğsü etkisinden başka hiç bir şey göstermiyor vücutta. yani sen gün içinde ihtiyacını karşılıyorsan protein tozuna hiç gerek yok. ama yeni başlayanlarda iştah sorunu ileri seviyelerde öğün sayısını arttıramama gibi durumlarda sadece pratik bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. başka da hiç bir şey değil.

protein tozunun, ne ışıl işlem görmüş gıdalardan ne de nescafe türevi içeceklerden daha fazla zararı yoktur. hergün fabrikasyon üretim süt ve süt ürünleri tüketen adam(süt tozu), her gün paket paket sigara içip, şişe şişe alkol tüketen adamlar bir zahmet tecrübeli kişilere sormadan yorum yapmasın. diğer taraftan yediğin hormonsuz muzun, doğal şartlarda beslenen hayvanların etinin bile fazlası zararlıyken protein tozunun zararlı olmaması zaten imkansız.

içtiğiniz ağrı kesicileri antibiotikleri hiç konuşmuyorum bile. bak sen grip olduğun zaman c vitamini hapları içmeyip, günde 7 portakal 4 limon 17 tane biber yiyorsan tamam kardeşim senin için protein tozu zararlıdır sen içme.

gelelim erkeklerin asıl merak ettiği konuya; protein tozu dediğimiz takviye ürün testislere her hangi bir zararı yok. yani bilmemne üniversitesinde bilmemne adlı doktorunun yazdığı bir makalede protein tozu taşakları küçültür kısır yapar işte kanıtı budur diye bir şey yok. yediğiniz hormonlu tavukların, gdo'lu gıdaların uzun vadede bu konuda büyük sorunlar çıkarttığını da biliyoruz. testislerde ve testestoron hormonunda sıkıntı çıkartan şey; anabolik steroid'tir. bunu hakvehane ağzıyla anlatacaksak, soruna şöyle yol açıyor. sen dışarıdan ekstra olarak erkeklik hormonu aldığında vücudun zaten dışarıdan benim ürettiğimin 5 katı geliyor. şu an vücutta da fazla fazla var benim üretmeme gerek yok diyor ve üretimi kesiyor. uzun süreli steroid kullananlarda burdan sorun çıkıyor.
ikincisi vücutta aşırı artan steroid'in sadece geliştirmek ve büyümesini istediğiniz kaslara değil aslında sporla ve beslenme ile büyümeyen stabilizasyon kaslarına da etki etmesi. stabilizasyon kasları değimiz genelde patlayıcı gücü olmayan denge ve hareket kaslarıdır. en basit örnek. sırtta kanat diye adlandırdığımız kaslar patlayıcı çekiş gücünü oluşturur. yüksek bir yerden düşecekken sizin kendinizi ıkına ıkına yukarı çekmenizi sağlayacak olan kas budur. ama aynı sırt bölgesinde omurganın etrafında iki tane(aslında birden fazla) çubuk gibi kas uzanır. aynaya baktığınızda belinizde görebilirsiniz. bu kasların amacı ise gün boyu omurganızı dik tutmak ve bu işlemi yaparken yorulmamak. otururken koşarken veya wc'de sıçarken omurganızı destekleyen sizin yerden ağırlık kaldırmadığınız sürece nerdeyse hiç hissetmediğiniz kaslar. işte steroid bu kaslara da etki ediyor... bu tip güç uygulamadan sürekli direnç gösteren hiç durmadan çalışan kaslardan en önemlisi kalptir. steroid ilaçları kalp kasını da büyütür. ve kalp krizi riskini inanılmaz derecede arttırır. asıl korkmanız gereken nokta budur.

bu kadar ciddi bir konuda protein tozu nerede diye sorarsanız hiç bir yerinde değildir.

hatta ek olarak söyleyeceksek bu gün kanserli hastalara verilen muzlu çilekli çikolatalı shake şeklindeki içecekler ekstradan ağır minerallerle zenginleştirilmiş protein içecekleri. protein tozu ile çükü düşüyormuş testisler küçülüyormuş gibi şehir efsanelerine inanacağınıza sigarayı ve alkolü bırakıp spora başlayın.

Bir yerde müziğin herkesin tüylerini diken diken etmediğini, sadece belli bir populasyon grubunun bunu deneyimlediğini okumuştum.

Portekiz ve brezilya kültürünün yoğun bir parçası "saudade"dedikleri duygudur.
geçmişteki sevilip kaybedilmiş ve bir daha kavuşma imkanı olmayan bir şeye veya kişiye duyulan nostaljik özlemi anlatır. Geride kalan sevgisi veya aşkıdır.

Portekizliler, Güney amerika'ya yapılan Göçlerden sonra anavatana, orda geçen çocukluk ve gençlik günlerine duyulan hasreti ve Benzer şekilde denizde kaybolan balıkçıların acısını yani kısaca saudadeyi şiirlere, fado denilen şarkılara yansıtmışlardır.

hocam artık senin yazdıklarını hiç okumadan direkt beğen diyorum.O kadar güven verdin bize.Şuraya hepinizin amk yazsan yine basıcaz o artıya hiç okumadan.Saygılar hocam.

Üniversiteye gitmek
Evlenmek
Nişan, kına, Düğün yapmak
Balayına gitmek
İki çocuk yapmak
Yazlık almak
Cep telefonunu yenilemek
Arabayı yenilemek
Çocuğu özel okula vermek

Geldikleri gibi giderler

bu gece doğum günüdür... doğduğu topraklardan çok uzaklarda, bu gece, evinde yarı icap nöbetiyle, çok sevdiği şarabı eşliğinde yalnız kutlamaktadır, sanki kutlanılacak mükemmel bir ömür geçirmiş gibi...

bu kadeh, hepimiz için..
şerefe dostlar..

merhaba

Neyse ki bizimki anestezideymiş :)
Yeni yaşın gönlünce geçsin doktor.

Doktor bu senin için,

Valla entrylere bakarak bence (yazar: doktor) gibi olmalı. Kafası (beyin olarak tabii :d) on numara.

İnsan yaşadıkça ve diğer insanları tanıdıkça yalnızlaşır. Hayattan Alacağını iyi kötü almış birisi hele kadınsa yalnızlaşması çok hoş görülmez. Çünkü kadın aileyi toplayan, herkesin derdini dinleyen, herkesi bir arada o sofraya oturtup doyurandır ve bu kadının yalnız kalmak istemesi hiç normal değildir.
Bir evde erkek ölürse o evde ışık yanmaya devam eder, hayat durmaz. Oysa kadının ölmesi o evi ıssızlaştırır, karartır. Erkeğin boşanınca erken ölmesinin sebebi budur.
Derler ki zeki insanların hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Doğrudur. Bana sorarsanız zeki insan Kendi kendine kalabilen insandır. Çok bir haltmış gibi dışadönüklüğü yücelten toplum dışadönük davranış tarzını da olması gerekenmiş gibi lanse eder. Kanımca bu çok konuşup hiç bir şey söylemeyen vasat zekalı gürültücü kalabalığın, içedönük, düşünen insanlar üstünde kurmaya çalıştığı hegemonyasından başka bir şey değildir. Bazılarının daha fazla düşünmesi belli ki istenmemektedir.
Yalnızlık kutsaldır, fırsatını bulunca tadını çıkarın. Kalabalık içinde meditasyonda bir an bile olsa yalnız kalabilmek, bu gürültünün içinde bir ayrıcalıktır unutmayın.

Orda burda yattığı kadınları anlatmaz.

Biraz ana kuzusudur. Annelerine düşkün erkeklerin eşlerine de benzer davrandıklarını gözledim. Kadına saygı duyar çünkü annesi öyle öğretmiştir.

Babası da kalitelidir. Sen sözlük okuyan kadın, ailesiyle tanışana kadar beraber olduğun erkeğin gerçek yüzünü göremezsin. 'Babasına bak oğlunu al' dünyasıdır bu. O hafif kambur, kel, aksaçlı adam sevgilinin 30 yıl sonra dönüşeceği halidir, iyice bak ona. Sevdin mi? He diyorsan, devam.

Şimdi iyi okullardan mezun en az 2 dil konuşur, çatal bıçak kullanmayı bilir, yakışıklı falan yazsam, kaç kadına düşecek öylesi. Gerçekçi olalım, az biraz ayıcıktır bizim adamlar, balık, kelle bunlar yenir elle der, öyle ıstakoz parçalamayı falan da bilmezler. Çoğu, masada patlıcan kebabını lavaş içine dürüm yapıp senin ağzına tıkmayı centilmenlik sayar.
O yüzden işin esasına inelim. Nasıl bir hayattan gelirseniz gelin, yanınızdaki erkek önce namuslu olsun. Bir erkeği kaliteli yapan cebinde kaç parası olduğu değil o parayı nasıl kazandığıdır.
Vardır öyle, üstünde 5 rakamlı fiyatlara alınmış takım elbiseler, ayakkabılar, sonra sohbetin bir yerinde çat diye adamın tekini nasıl tongaya düşürdüğünü, Basit bir malı üç katına çaktığını, parayı alıp uyduruktan bir iş yaptığını ballandıra ballandıra anlatır. Övünür bununla. Anladınız siz onu. En yakın çıkıştan Koşarak dağlara...

Son olarak kaliteli adam babana tanıştırırken utanmayacağın adamdır der, kaçarım.

piraye - nazım hikmet
Mari Gerekmezyan - Bedri Rahmi Eyüboğlu
Mevhibe Beyat - Özdemir Asaf
Maria Missakian - Attila İlhan
Muazzez Akkaya - Sezai Karakoç
Celile Hanım - Yahya Kemal
Ayten - Ümit Yaşar Oğuzcan
Burçak - Ah Muhsin Ünlü
Mihrimah Hanım -cahit sıtkı tarancı
Mihriban - Abdurrahim Karakoç
Leyla Erbil - Ahmed Arif