italya'da, aslında o dönemin fakir yiyeceği olan ve hamur üstünde mozarella, domates ve fesleğenden oluşan enfes yiyecek. peki adını nasıl alıyor? tarih:1889 yer:italya dönemin kraliçesi margherita'nın canı, alt tabakanın yiyeceği olan bu hamur işini tatmak ister ve haber yollar. saray aşçıları bu çok da tercih edilmeyen yiyeceğin tarifini bilmedikleri için yana yakıla sarayın hemen yakınındaki "pietro" isimli fırına koşarlar ve esposito'ya sipariş verip, kraliçe istiyor ona göre derler. üstat esposito elinden gelenin en iyisini yaptıktan sonra pizzayı kraliçeye sunar ve kraliçe bu yiyecekten çok memnun kalır. adını sorduğunda ise, bu sürpriz soru karşısında hebele hübele eden esposito pizzanın isminin "margherita" olduğunu söyler ve kraliçeden ekstra love points kazanır. kraliçe pizzayı öyle sevmiştir ki sonrasında esposito'ya teşekkür mektubu bile gönderir ve bu lezziz yiyecek artık zengin sofralarında da yer bulmaya başlar. bu mektup bugün hala ilgili dükkanda sergilenmektedir. peki rivayete göre bu yiyecek türkiye'de nasıl popüler olmuştur? benim de oldukça etkilendiğim bir çizgi film dolayısıyla. bunun hangi çizgi film olduğunun tahminlerini siz sevgili cs halkına bırakıyorum.
bence de çok hoş bir kadın. özellikle jumanji'de yürek hoplatan, karizmatik bir imaja sahiptir. yukarıda da bahsedildiği gibi bir çok yapımda yer almasının yanı sıra kendisinin yazdığı ve yönettiği kısa filmleri de vardır. yay burcu kadını olması ve aşağı yukarı aynı jenerasyon olmamız sebebiyle iyi anlaşabileceğimizi düşünüyorum. kıps.
kedigiller familyasının zeki bir türü olan puma, avının peşi sıra koştuğu sırada bir hesap kitap olayına girer. peki nedir bu hesap kitap? acaba benim bu avdan alacağım enerji, onu yakalamaya çalıştığım sırada yaktığım enerjiden daha çok mu, daha az mı olacak? eğer ki alacağı enerjinin, yaktığının altında kalacağını anlarsa o avın peşini bırakıp yeni av arayışlarına girer. bu da ona zaman ve enerji tasarrufu olarak geri döner. "aptal puma sendromu"da, anlayacağınız üzere bunun tam tersini yapan insanlarımız içine girdiği bir sendromdur.
Amerika'nın bağımsızlığını kazanmasının başrol oyuncularından biri olan Alexander Hamilton hakkında, Lin-Manuel Miranda tarafından yazılan ve bestelenen, içinde çoğunlukla hip hop esintileri taşıyan bir müzikal.
trevanian'nın şibumi isimli kitabında, nicholai hel ve partneri de bu konuda uzmanlaşmaya çalışıyorlardı yanlış hatırlamıyorsam. ancak çok fazla zihinsel efor gerektirdiği için bırakmışlardı.
bu tür süre ya da skor tutturmaya çalışmak, sevişmeyi belli bir kalıba sokmak ve formülize etmek yanlış geliyor bana. yeri gelir 20-30 dk sürer, yeri gelir 2-3 dk. ikisinde de önemli olan karşılıklı uyum ve tatmin. bakın illa boşalmaktan bahsetmiyorum, sevdiğiniz insan ile uyumun, tek vücut olmanın tatmini. az ya da çok sürmesi farketmeksizin, partnerini mutlu etmenin ve onun tarafından mutlu edilmenin eşsiz tatmini. kadın tamam diyene kadardır, şu olana kadardır, bu olana kadardır gibi söylemler o ana odaklanmanızı engeller ve siz bunlara uyacağım diye saçmalar durursunuz. bugün kısa olur yarın uzun. sürelere takılmayın, sevişmenin tadını çıkarın.