fortis fortuna adiuvat

okuyalı baya olduğu için çok da hakim olamamakla birlikte, gerek kahramanlıkları, gerekse de yaşadığı acı ve keder dolu hayatı ile birlikte aklımda kalan nadir karakterlerden olan, insan ırkının efsanevi karakteri hurin oğlu turin turambar ile geldim.

sen ki ejderhaların ilki glaurung'u katleden, bulunduğun döneme ve sonrasına nam salan, yaşadığın hayatın siyah tonlarına dayanamayıp kendi kılıcıyla intihar eden, elflerin bile büyük saygı duyduğu ey yüce karakter. road runner'ı kovalayan coyote'un bile başına gelenler, seninkinin yanında devede kulak kalır. onunla birlikte güsul abdesti alsanız size sular, seller yetmez.

en yakın zamanda "hurin'in çocukları" kitabını tekrar okuyor, bilgilerimi tazeliyor, elime aldığım oklavaya kılıç gibi davranarak diz çöküp, seni anıyorum.

İşbu yüceler yücesi karakter ile giriş kaydımın yapılmasını isterim.

kitaba el basımı
morgoth sana lanet olsun!
morgoth sana lanet olsun!
morgoth sana lanet olsun!
glug glug glug...
(nüfus belgesi fotokopisi, ikametgah, çift vesikalık )

ben de ekşisözlük başlığından gelenlerdenim. orda çok sıkıştı bana göre bu konu, nefes alamıyordu desek yeridir. troll hesapların başlık ve entarilerinden dolayı, en ufak bir cinsellikle ilgili başlık diğer yazarlar tarafından (haklı olarak ama bazen de abartarak) büyük linç yiyordu. parça parça, lime lime ediliyordu ilgili yazar/yazarlar. böyle bir sözlüğün oluşturulması sanırım kaçınılmazdı, ellere sağlık o yüzden. ama yanlış hatırlamıyorsam, yazarlığımın ilk günlerinde, burda bile "aklınız fikriniz cinsellikte" mealinde bir entari görmüştüm de çok gülmüştüm. bir arkadaş da isminde "sözlük" geçen bu platforma "cinsellikle ilgili bu kadar bilgiye ne gerek var" konulu bir şeyler yazmıştı.

ben buradaki paylaşımları yararlı buluyorum açıkçası, fakat goygoy kısmının da gerekliliğine inanıyorum. salt bilgi akışı sıkıcı ve kasıntıdır. aşırı goygoy ise sözlüğün kurulma amacını sorgulatır.

ikisinin de güzel bir dengede ilerlemesi dileğiyle...

"cinsel sözlük gondor lobisi" sahipsiz kalmasın.

italya'da, aslında o dönemin fakir yiyeceği olan ve hamur üstünde mozarella, domates ve fesleğenden oluşan enfes yiyecek. peki adını nasıl alıyor?
tarih:1889
yer:italya
dönemin kraliçesi margherita'nın canı, alt tabakanın yiyeceği olan bu hamur işini tatmak ister ve haber yollar. saray aşçıları bu çok da tercih edilmeyen yiyeceğin tarifini bilmedikleri için yana yakıla sarayın hemen yakınındaki "pietro" isimli fırına koşarlar ve esposito'ya sipariş verip, kraliçe istiyor ona göre derler. üstat esposito elinden gelenin en iyisini yaptıktan sonra pizzayı kraliçeye sunar ve kraliçe bu yiyecekten çok memnun kalır. adını sorduğunda ise, bu sürpriz soru karşısında hebele hübele eden esposito pizzanın isminin "margherita" olduğunu söyler ve kraliçeden ekstra love points kazanır. kraliçe pizzayı öyle sevmiştir ki sonrasında esposito'ya teşekkür mektubu bile gönderir ve bu lezziz yiyecek artık zengin sofralarında da yer bulmaya başlar. bu mektup bugün hala ilgili dükkanda sergilenmektedir.
peki rivayete göre bu yiyecek türkiye'de nasıl popüler olmuştur? benim de oldukça etkilendiğim bir çizgi film dolayısıyla. bunun hangi çizgi film olduğunun tahminlerini siz sevgili cs halkına bırakıyorum.

bence de çok hoş bir kadın. özellikle jumanji'de yürek hoplatan, karizmatik bir imaja sahiptir. yukarıda da bahsedildiği gibi bir çok yapımda yer almasının yanı sıra kendisinin yazdığı ve yönettiği kısa filmleri de vardır. yay burcu kadını olması ve aşağı yukarı aynı jenerasyon olmamız sebebiyle iyi anlaşabileceğimizi düşünüyorum. kıps.

bu tür süre ya da skor tutturmaya çalışmak, sevişmeyi belli bir kalıba sokmak ve formülize etmek yanlış geliyor bana.
yeri gelir 20-30 dk sürer, yeri gelir 2-3 dk.
ikisinde de önemli olan karşılıklı uyum ve tatmin. bakın illa boşalmaktan bahsetmiyorum, sevdiğiniz insan ile uyumun, tek vücut olmanın tatmini. az ya da çok sürmesi farketmeksizin, partnerini mutlu etmenin ve onun tarafından mutlu edilmenin eşsiz tatmini.
kadın tamam diyene kadardır, şu olana kadardır, bu olana kadardır gibi söylemler o ana odaklanmanızı engeller ve siz bunlara uyacağım diye saçmalar durursunuz.
bugün kısa olur yarın uzun. sürelere takılmayın, sevişmenin tadını çıkarın.

wilhelm reich, avusturyalı-amerikalı psikiyatrist-psikanalist, cinsel devrimin öncüsü zat.

insanların orgazm anında yayılan kozmik bir enerjiyi keşfettiğini söyleyip adına orgon enerjisi demiştir. hatta biraz daha ileri götürüp bu enerjiyi orgone enerji akümülatör'ü denen kutulara depolayıp çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanmayı amaçlamıştır.

olaylarla dolu hayatında bir çok kitap yayımlamış olup, bunlardan "cinsel devrim" ve dönemin sözde akademisyen, özde örümcek kafalı topluluğuna adeta diss mahiyetinde yazdığı "dinle küçük adam" isimli kitapları mutlaka okunmalıdır.

son olarak tanımımızı küçük bir karikatür ile taçlandıralım.

ben de bu konuyu çok düşünmüşümdür. yukarıda ki yazarın dileğini de zekice buluyor ve belki bir tık arttırıyorum. nasıl, hemen açıklayalım:

önce şunu kesinleştirelim. son will smith versiyonunu izlediğimde sadece iki şeyi isteme hakkımız yokmuş, onları bilmiyordum.

neymiş onlar?

1-ölüyü diriltme
2-birisini kendine aşık etme

bana göre o güçte bir cinin hele ki ikinci maddeyi gerçekleştirememesi çok saçma. ama hadi filmin senaryosunun devamlılığı açısından sessiz kalıyor, dileğimize geçiyorum.

şimdi bu iki yasak harici her şeyi dileyebileceğimizi, bu tövbeler tövbesi mavi yaratınkla karşılıklı kesinleştirdik mi sevgili yazar dostlarım. kesinleştirdik. o zaman herhangi bir basit istekle uğraşmıyor ve direk şunu diliyoruz.

bana istisnasız güçlerinin aynısını ver, devret demiyoruz buraya dikkat, bana... güçlerinin... aynısını... ver.

devret dediğimiz anda yanlış hatırlamıyorsam onun yerine geçiyor, lambanın cini oluyoruz ve durum elimizde patlıyor. yanlış seçim. ne diyor bize çakal cin, dileklerinde spesifik olmazsan geri kalan boşlukları ben doldururum.
o yüzden en başta iki yasak hariç her konuda karşılıklı mutabık oluyoruz ve cinimiz güçlerini bize kopyala yapıştır yapıyor.

ve guess what?

sonsuz dilekler deryası...

artık en zeki mi olmak istersiniz, evreni mi keşfetmek istersiniz hayal gücünüze bırakıyorum. hala daha para, pul, şöhret peşindeyseniz ne diyim ben size... terbiyesizler.

gereksiz olmasının yanında ne kadar da yorucu bir gayret. önlenebilir olması dileğiyle.

şu sürpriz sahneyi küçükken izledim, hiç de unutmadım. linke eklememe rağmen olmadı kendiniz alın artık ileri. 2:45'te başlıyor.

elizabeth olsen

kredi çekin...

Yukarıda paylaşılmış olan ve her gördüğümde mutlaka gülümseten bir yiğit özgür karikatürü.

tabi ki kalbe söz geçirmek bazen oldukça zor ama yeni gönül serüvenlerine doğru yolculuk vakti gelmiş gibi. tecrübesi de cabası.

kedigiller familyasının zeki bir türü olan puma, avının peşi sıra koştuğu sırada bir hesap kitap olayına girer.
peki nedir bu hesap kitap?
acaba benim bu avdan alacağım enerji, onu yakalamaya çalıştığım sırada yaktığım enerjiden daha çok mu, daha az mı olacak?
eğer ki alacağı enerjinin, yaktığının altında kalacağını anlarsa o avın peşini bırakıp yeni av arayışlarına girer. bu da ona zaman ve enerji tasarrufu olarak geri döner.
"aptal puma sendromu"da, anlayacağınız üzere bunun tam tersini yapan insanlarımız içine girdiği bir sendromdur.