confessions

deniz ayısı

kapalı hesap Yazar -

  1. toplam entry 398
  2. takipçi 9
  3. puan 10291

nekromantik

deniz ayısı
Jorg Buttgereit isimli alman yönetmenin 1987 tarihli enteresan bir filmi. trafik kazası gibi ortamlardan ceset toplayan bir şirkette çalışan rob ile sevgilisi betty'nin nekrofil nekrofil fantezileriyle başlayan film, rob'un işten çıkarılması sonrası betty'den de tekme yiyince girdiği buhranları ve en sonunda amı götü dağıtmasını konu alıyor. bunları konu alırken de kamerasının sınırı yok yönetmenin tabii. ancak filmin yüzeyindeki pornografi ve vahşeti kolunuzla şöyle bir sildiğinizde yönetmenin aslında sembolik bir şeyler anlatmaya çalıştığını görebiliyorsunuz, ki anlatmaya çalıştığı şey bu tarz filmlerin %118'inde işlenmiş olan freudyan - ödipal meseleler. annesini s.kip babasını öldürmek isteyen rob, babası yüzünden nekrofil olur; bu fantezilerini sembolik olarak gerçekleştirir ve en sonunda film dehşetengiz bir zirve yaparak rob'un özgürlüğü ile son bulur.
dandik oyunculuklar ve olmadığı anlaşılan bütçesine rağmen film kendine hatrı sayılır bir kitle edinmiş. seks hayatınıza renk katmak istiyorsanız feyz alabilirsiniz.
nekromantik

sözlük yazarlarının ilk öpüşme hikayeleri

deniz ayısı
üst komşunun kızı, yaş 7-9 gibi bir şey. apartmanın yan yana dört ağaç içeren arka bahçesi ve de bodrumunda, artık nereden ve nasıl özendiysek ve bunu birbirimize nasıl açıp onayladıysak bilmiyorum, uzun süre boyunca devam eden öpüşme seanslarımız olmuştu. nasıl başladığımızı da nasıl bitirdiğimizi de hatırlamıyorum ama 'neredeydiniz' diye soran sokaktaki arkadaşlara 'arkadaki ağaçlara bakıyorduk' gibi salak bir yalanı yedirdiğimizi biliyorum.
işte bunlar hep turgut özal'ın politikaları.

trap

deniz ayısı
dışarıdan bakıldığında gayet çekici görünen ladyboylar için kullanılan ifade. yüz, meme, kalça, bacak gibi uzuvların güzelliğine kendisini kaptıran er kişi niyeti bozup gözlerini karartmışken kameranın genital organlara tilt etmesi neticesinde vücutta oluşan kan çekilmesi, baştan aşağı soğuk su dökülmesi, ense sertleşmesi gibi yoğun duyguların yansıması olarak dudakların arasından dökülüverir:
trap

malum soru

deniz ayısı
yaşla mı alakalıdır, salt tecrübeyle, görüp geçirmekle mi alakalıdır bilmiyorum ama bir yerden sonra bu malum sorunun cevabı çoğu durumda olumsuz olabiliyor. soruyu soranın veya soruya şahit olmuş çevredeki diğer insanların da size katılma oranı yaşla birlikte artıyor. toy delikanlılar genelde inanmayıp 'hadi ordan ya verse nefessiz..' diye kendilerine yandaş arıyorlar.
oysa s..işme işleminin tüm pre-s..iş, s..iş anı ve post-s..iş dönemlerinde ayrı ayrı insanın başını ağrıtacak, hayata küstürecek zibilyon tane faktörü var. ya da biz ölmüşüz gömenimiz yok.

the x files

deniz ayısı
'gizli dosyalar' ismi ile türkiye'de 90'ların sonlarında nasıl olduysa tgrt gibi bir kanal sayesinde hayatımıza girmiş, cuma geceleri geleceğin giğklerini uykusuz bırakıp dershanelere yarı uyur şekilde göndermiş, subjektif olarak dünyanın en iyi jenerik müzikli en iyi dizisi. 80'ler ve 90'larda dünyada konuşulan ve bizim gibi kafası bir kaç parsek yukarıda olup erich von daniken okuyan tipleri heyecanlandıran başlıca ufolar ve uzaylı fenomenleri ile spontane alev almalar gibi minör paranormal aktivitelerin herhalde hepsine teker teker değinip genel bir komplo teorisi altında sunmuş, fakat bunun için hiçbir zaman görsel efekt ve fantazya pornosuna kaçmamıştır (fringe'e selam). bir çok soru sordurup çoğu zaman cevaplamaması, gösterip elletip vermemesi ve yorumu seyirciye bırakması belki de dizinin yaptığı en mantıklı şeydi, o gizem 9 sezon boyunca insanların içini kıpır kıpır ettirdi. biz inanmak istiyorduk, çünkü gerçek orada bir yerdeydi. sonlara doğru bir sıçışa geçip seneler sonra 10. sezonla geri dönüp tekrar sıçmasına şahit olsak da mulder'ı, scully'si, sigara içen adam'ı, skinner'ıyla şu hayatta şahit olup benimsediğim çok az şeyden biridir heralde.
bir de yüreklere kızıl aşkını aşılayan diziydi bu. doğal kızıl olmadığını çok sonra öğrenip yatağımda gizlice ağladığım gillian anderson sayesinde. kadınlara da çemçük dudak aşkı aşılamış olabilir fox mulder, bilemiyorum.
the x files

doğum kontrol hapı ve prezervatife rağmen içine boşaltmayan kız

deniz ayısı
evlilik dışı gebelik sonucu öldürülme, evlatlıktan red gibi değişik akraba baskıları, arkadaş ortamında oluşacak s.kik durumlar ve devletin mimlemesi gibi hayat s.ken faktörlere karşı maksimum önlem alıyordur. cinsel yolla bulaşan hastalık risklerini muhtmelen hesaba katmadı ama onu da ben katıyorum. al, kattım.
erkeği içine almayı kabul edip boşalma noktasında sıkıntı yaratan bir kadına 'erkeği tam benimsememiştir' demek bence abes. şahsen ben bir kadını ne kadar benimsesem de hayatımı s.kmeyi, en azından bu yaşımdan sonra, göze almam. benim teorik bilgim her ne kadar başlıktaki şartlar sonucu 'yok ebesinin amı' dedirtse de pratik bilgim 'olur mu olur kardeş, biyoloji bura' dedirtiyor mesela. hangi yetkili kişiye sorsanız size 'ya boşal gitsin, bir şey olmaz' dese bile 'bu şartlarda oluşan gebeliği de doğurun' diye gerçek esanslı şakasını yapar illa ki. misal sen dışarı boşalırken bile kondomu çıkaracağın tutar, vajina içine kaçaçacak iki üç tane orospu çocuğu yüzünden kadın gebe kalır.
bu, cinsellik üzerine yaşatılan korkuların kadını ne kadar hegemonyası altına aldığıyla doğru orantılı bir durum. gebelik onun hayatına ne kadar etki edecek, bu önemli. bu tarz bir durumla karşılaştığında arkasında aileden biri durmayacaksa seni ne kadar benimseyip benimsememesi denklemden çıkar açıkçası. onun aklında oluşacak soru da 'dışarı boşalacak kadar beni benimsememiş demek ki' olur. buyur burdan yak.
şahsen ben de kadına çemkiririm ama açıkladığım durumlarla paralel bir antitez sunuyorsa, kadının sosyal çevresini irdeleyerek çok da zorlamayabilirim, zorlamamışlığım da var. sonuçta memelere ve göbeğe boşalmak gibi fevkalade eylemler var. illa içeri boşalmakta diretiyorsanız fuck the period hole.

that's what she said

deniz ayısı
ingilicce nüktedan bir deyim. alakasız bir şeyden bahseden herhangi bir cümlenin sonuna eklendiğinde o cümleyi müstehcen bir ima kategorisine yükselten ve bunu da 'anan da öyle derdi' gibi alçalarak yapmayan, internet araştırmalarıma göre mike myers'ın bir filmiyle popülerleşip the office us'deki takıntılı kullanımıyla zirve yapmış olan muzır neşriyat. 'türkçe de çok esnek bir dil yauu eheh' diye övünenlerin dünyadan bihaber olduğunu göstermesi gibi bir fonksiyonu da vardır.

7 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol