amerikan tabiriyle basic bitch'in türkçe versiyonu. tıpatıp aynılarını amerika'da bulabilirsiniz. ülkeler amerikanlaştıkça, her ülke kendi markasını çıkaracaktır.
üzerine kedi koymak.
su içme sesimi dinletmek, sesi seven kadınlar için ideal. iç gıcıklatıyormuş.
kum saati belinden kavrayıp, boynuna nefes vermek..
su içme sesimi dinletmek, sesi seven kadınlar için ideal. iç gıcıklatıyormuş.
kum saati belinden kavrayıp, boynuna nefes vermek..
ucuz şekilci kadına ucuz şekilci erkek düşer. hiç zırlamayın, ettiğiniz değer kadar değer görürsünüz. sen 2 satır dostoyevski okuyup, kitabının kapağını sosyal medyaya atıyorsan, 3 kuruşluk ekşi sözlük kaçınlarının "selam :))" diye samimiyetsizce söze başlayıp karşında ıkınmasına razı olacaksın.
birbirinizle takılın ama üremeyin.
lanet olsun ki ülkede adam gibi edebiyat konuşacak karşı cins yok denecek kadar az. çoğu kendini pazarlayacak kadar üç-beş bir şey öğrenmiş, karşında 5 para etmez aklıyla kendini zeki, kültürlü diye pazarlıyor. ifrit oluyorum. boşsan boyunun on katı kadar rol yapma, samimi ol bir şey öğrenirsin, sevilirsin. kasıntılıkları nefret etmeye bile değmez.
aynı fabrikadan çıkmışçasına aynı, basit biriysen hiç özel kişi muamelesi beklemeyeceksin, yallah köyüne.
birbirinizle takılın ama üremeyin.
lanet olsun ki ülkede adam gibi edebiyat konuşacak karşı cins yok denecek kadar az. çoğu kendini pazarlayacak kadar üç-beş bir şey öğrenmiş, karşında 5 para etmez aklıyla kendini zeki, kültürlü diye pazarlıyor. ifrit oluyorum. boşsan boyunun on katı kadar rol yapma, samimi ol bir şey öğrenirsin, sevilirsin. kasıntılıkları nefret etmeye bile değmez.
aynı fabrikadan çıkmışçasına aynı, basit biriysen hiç özel kişi muamelesi beklemeyeceksin, yallah köyüne.
pedofili değildir. pedofili o anlama gelmiyor, tıbben çocuk olan birinden hoşlanana pedofili denir.
kişi ancak ülkedeki cinsel sorumluluk yaşını deler, o da sevişince. ancak ucuz ahlakçı, 3 kuruşluk püritan ahlakı olan ülkelerde cinsel sorumluluk yaşı bu kadar yüksektir. abd'nin geneli, türkiye gibi.
evet koçlarım, isviçre, fransa, ispanya ve daha niceleri pedofiliye alkış tutuyor bir tek sizler azizsiniz.
kişi ancak ülkedeki cinsel sorumluluk yaşını deler, o da sevişince. ancak ucuz ahlakçı, 3 kuruşluk püritan ahlakı olan ülkelerde cinsel sorumluluk yaşı bu kadar yüksektir. abd'nin geneli, türkiye gibi.
evet koçlarım, isviçre, fransa, ispanya ve daha niceleri pedofiliye alkış tutuyor bir tek sizler azizsiniz.
iyi tarafından bakın, böyle bir kadınla evlenebilirdiniz.
bulgaristan'a para yollamış herkese selamlar.
öğretlenmiş bir tiksinme. ben böyle şeylerden gocunmuyorum. aynı bardaktan da içersin zararını görmedim. özellikle tercih etmem, sadece başka bardak yoksa gayet olur.
çok eksi oy verdiyseniz, belli bir şeyden sonra veremiyorsunuz. aynı şekilde hızlı biçimde her gönderiyi beğenemiyorsunuz. algoritma bunu durduruyor.
ben buraya ilk defa ukrayna'ya ayak bastığım ilk gün gittim. ama o nedenden değil. çekin bir tabure anlatıyorum.
aiesec projesi için başvurup, mülakatı geçmiştim. uçtum ukrayna'ya, havaalanına vardım. projemin başındaki kız elinde pankart gibi bir şeyle karşılıyor bizi. tanışma, kültür değişimi, o antalya diyor ben de poroşenko diyorum oluşturun işte kafanızda. cidden sorumluluk sahibi alımlı bir kız.
bu sırada diğer kişilerle tanışıyoruz, bu çinliler batı'ya gittiklerinde batılı adı alıyorlar, işte kızlar glory, daisy erkekler bernard falan. işte bu sırada hayatımı değiştireceğinin farkında olduğunu bilmediğim çinli bir çocukla tanıştım. hayatım boyunca bir daha asla bir çinli ile çalışmamaya yemin ettirdi pezevenk.
fitz.
bu oğlanın adını telaffuz edemediğim için gerçek adını bilmiyorum. ama amına koyayım fitz bir insan bu kadar mı yarım akıllı olur? bu bizim tanışma faslımızdan sonra avel avel dolanmış ortalıkta. bir kadın buna ingilizce "beraber eğlenelim mi?" demiş, bu çocuk-adam(her neyse) "aa birlikte eğlenmek istiyorlar, ne kadar iyi insanlar" diye takılmış peşine. bu arada çinlilerin maaşlar bok gibi, ukrayna bunlara vize uyguluyor. ensesi kalın tipler bilir ki ukrayna'ya gidebilen çinli'nin cebi doludur. tabi biz fitz'i tek parça halinde bulmak istiyoruz.
bu sırada kız bana diyor ki fitz'i bulmamız lazım. "lan ben nasıl bulacağım alfabenizi bile bilmiyorum s.k kırığı" demedim tabi, projenden biri alsan alamazsın, satsan si..tirip gitmez.. ukrayna'ya ayak bastığım ilk gün, bana 'buddy' diye verilen rehber kızla kerhane kerhane çinli aramaya çıktık.
bildiğiniz sokak sokak bilenen kerhanelere giriyoruz. liveleak'a bakıp kahkaları basan ben, bu mekanları görünce cidden böbreğinden köfte yapar müslümanlara yedirirler diyorum. gri, soğuk (kıştayız), tip tip gopnikler ve raguller etrafta. kerhane mamalarıyla diyaloğa giriyor kız, ben de yanında duruyorum, bak şöyle sor falan diyorum. kıza yan bakan olursa diye kolaçan ediyorum, bakan yok tabi. gittiğim kerhanelerden birinde kalorifere dayanış bir adamın yüzünü gördüm. orada kaloriflerler bizim sobalar gibi adamın yüzü yanmış adamdan tık yok.
kıza "excuse me what the fuck?" diyorum o da krokodil denilen bir uyuşturucu olduğunu, ülkenin anasını si..tiğini anlatıyor. rus asıllı bu kız, putin'in bu illeti büyük oranda azalltığı için deli gibi sevildiğini anlatıyor bana. ben o sırada 5000 yıllık çin tarihine küfür etmekle meşgulüm.
5 saati geçmişiz artık, ben artık güzel ukraynalı kadınlara bakamıyorum. boynum yorulmuş, gözüm alışmış onlar artık normal..
artık sadece bir günde kiril alfabesinin yarısını çözmüşüm, sex shop görünce artık okuyabiliyorum, malum sebeplerden. şehirden çok da uzak olmayan bir yere girdik, artık bu yerde sıva diye bir şey yok. boya hiç yok. gökyüzü gri, binalar gri ortamdaki tek renk insanların mavi gözleri, benimse 'çurka' olduğum 1000 km öteden belli. burası biraz daha tuhaf bir yerdi çünkü apartmana girmeniz için alt kat ara girişten bir yere girmeniz gerekiyor, ilk defa kapı önünde slav squat yapılmayan büyük kerhane görüyorum. nasıl bir yerse kızın zile basmaya götü bile yemedi, bana bas dedi, bastım girdik içeri.. bu sefer bu mama'nın aurasından daha yetkili biri olduğunu anladım.
bizim çinli burada değilmiş ama yağlı kaz bulunduğunu bir şekilde haber almış (nasıl bir ağı varsa) bizi oraya yönlendirdi, yer de yakın. benim o soğukta çıplak elle gezerken artık canım yanıyor, bitkin bitkin bastım zile. kadınlar şto(?) diyor kız konuşuyor girdim yine.
fitz'in suratında avel avel bir ifade var, eline bornoz vermişler çocuğun. fahişenin de suratında bıkkın bir ifade. kaç saattir oradalar ama halen bizim fitz, çin seddi'ni aşmamış. ne bok döndüğünü bile anlamamış kendini rehin sanmış orada. sarıldı ağladı bana. ben sinirliyim etrafa bakıyorum, çünkü oğlana daha fazla baksam vurasım gelecek biliyorum.
etrafa bakarken fahişenin çok zarif ve alımlı olduğunu fark ettim. aklıma yazdım mekanı sonrası için.. fitz denilen hıyarın bana yaptığı tek iyilik bu olabilir.
aiesec projesi için başvurup, mülakatı geçmiştim. uçtum ukrayna'ya, havaalanına vardım. projemin başındaki kız elinde pankart gibi bir şeyle karşılıyor bizi. tanışma, kültür değişimi, o antalya diyor ben de poroşenko diyorum oluşturun işte kafanızda. cidden sorumluluk sahibi alımlı bir kız.
bu sırada diğer kişilerle tanışıyoruz, bu çinliler batı'ya gittiklerinde batılı adı alıyorlar, işte kızlar glory, daisy erkekler bernard falan. işte bu sırada hayatımı değiştireceğinin farkında olduğunu bilmediğim çinli bir çocukla tanıştım. hayatım boyunca bir daha asla bir çinli ile çalışmamaya yemin ettirdi pezevenk.
fitz.
bu oğlanın adını telaffuz edemediğim için gerçek adını bilmiyorum. ama amına koyayım fitz bir insan bu kadar mı yarım akıllı olur? bu bizim tanışma faslımızdan sonra avel avel dolanmış ortalıkta. bir kadın buna ingilizce "beraber eğlenelim mi?" demiş, bu çocuk-adam(her neyse) "aa birlikte eğlenmek istiyorlar, ne kadar iyi insanlar" diye takılmış peşine. bu arada çinlilerin maaşlar bok gibi, ukrayna bunlara vize uyguluyor. ensesi kalın tipler bilir ki ukrayna'ya gidebilen çinli'nin cebi doludur. tabi biz fitz'i tek parça halinde bulmak istiyoruz.
bu sırada kız bana diyor ki fitz'i bulmamız lazım. "lan ben nasıl bulacağım alfabenizi bile bilmiyorum s.k kırığı" demedim tabi, projenden biri alsan alamazsın, satsan si..tirip gitmez.. ukrayna'ya ayak bastığım ilk gün, bana 'buddy' diye verilen rehber kızla kerhane kerhane çinli aramaya çıktık.
bildiğiniz sokak sokak bilenen kerhanelere giriyoruz. liveleak'a bakıp kahkaları basan ben, bu mekanları görünce cidden böbreğinden köfte yapar müslümanlara yedirirler diyorum. gri, soğuk (kıştayız), tip tip gopnikler ve raguller etrafta. kerhane mamalarıyla diyaloğa giriyor kız, ben de yanında duruyorum, bak şöyle sor falan diyorum. kıza yan bakan olursa diye kolaçan ediyorum, bakan yok tabi. gittiğim kerhanelerden birinde kalorifere dayanış bir adamın yüzünü gördüm. orada kaloriflerler bizim sobalar gibi adamın yüzü yanmış adamdan tık yok.
kıza "excuse me what the fuck?" diyorum o da krokodil denilen bir uyuşturucu olduğunu, ülkenin anasını si..tiğini anlatıyor. rus asıllı bu kız, putin'in bu illeti büyük oranda azalltığı için deli gibi sevildiğini anlatıyor bana. ben o sırada 5000 yıllık çin tarihine küfür etmekle meşgulüm.
5 saati geçmişiz artık, ben artık güzel ukraynalı kadınlara bakamıyorum. boynum yorulmuş, gözüm alışmış onlar artık normal..
artık sadece bir günde kiril alfabesinin yarısını çözmüşüm, sex shop görünce artık okuyabiliyorum, malum sebeplerden. şehirden çok da uzak olmayan bir yere girdik, artık bu yerde sıva diye bir şey yok. boya hiç yok. gökyüzü gri, binalar gri ortamdaki tek renk insanların mavi gözleri, benimse 'çurka' olduğum 1000 km öteden belli. burası biraz daha tuhaf bir yerdi çünkü apartmana girmeniz için alt kat ara girişten bir yere girmeniz gerekiyor, ilk defa kapı önünde slav squat yapılmayan büyük kerhane görüyorum. nasıl bir yerse kızın zile basmaya götü bile yemedi, bana bas dedi, bastım girdik içeri.. bu sefer bu mama'nın aurasından daha yetkili biri olduğunu anladım.
bizim çinli burada değilmiş ama yağlı kaz bulunduğunu bir şekilde haber almış (nasıl bir ağı varsa) bizi oraya yönlendirdi, yer de yakın. benim o soğukta çıplak elle gezerken artık canım yanıyor, bitkin bitkin bastım zile. kadınlar şto(?) diyor kız konuşuyor girdim yine.
fitz'in suratında avel avel bir ifade var, eline bornoz vermişler çocuğun. fahişenin de suratında bıkkın bir ifade. kaç saattir oradalar ama halen bizim fitz, çin seddi'ni aşmamış. ne bok döndüğünü bile anlamamış kendini rehin sanmış orada. sarıldı ağladı bana. ben sinirliyim etrafa bakıyorum, çünkü oğlana daha fazla baksam vurasım gelecek biliyorum.
etrafa bakarken fahişenin çok zarif ve alımlı olduğunu fark ettim. aklıma yazdım mekanı sonrası için.. fitz denilen hıyarın bana yaptığı tek iyilik bu olabilir.
bir taraftan ukraynalıdır. verimimlilik akıyor vüdudundan. yüzü de gayet güzel.
eskiden kadınlara yönelik erotik edebiyatta bu fantezi sık sık "vücudun ihanet etmesi" olarak tanımlanıyordu, kadın istemediği halde vücudun orgazma ulaşması durumu.
günümüzde birçok vampir temalı erotika var, sık sık kadınları kaçırıp tecavüz ederler. yeteri kadar ararsanız deli gibi sevilen böyle şeylere rastlamanız mümkün.
günümüzde birçok vampir temalı erotika var, sık sık kadınları kaçırıp tecavüz ederler. yeteri kadar ararsanız deli gibi sevilen böyle şeylere rastlamanız mümkün.
bu yaşımda baba göbeği yaptım biraz, size gerçekleri açıklayayım. çok basit kadınlar salt fiziğe tav olur, diğer kadınlar daha bütüncül yaklaşır olaya.
eğer sadece protein tozu hakkında konuşabilen biriyseniz, göt cebinde telefon taşıyan avm kızı rahatlıkla bulursunuz. ama çoğu kadın yine size bakmaz. bütün mental eks.klerinizi vücut geliştirme ile kapayamazsınız, biraz göbekli rahat biri elinizden kızı alınca "aha göbek seviyorlar" dersiniz ki aslında bununla alakası yok.
olay bu kadar basit değil. olay salt vücutta bitmiyor. olması gereken kondisyon ve vücut geliştirmedir ama kafanız %90 protein tozu olmayacak.
gelelim "göbek seviyorum" diyen kadın neden böyle bir cümle kurara:
1)Kafanızın %90 protein tozu olmasından endişeleniyordur. Yeni bulduğu her şeye takan birisinizdir veya o öyle algılıyor.
2)Sadece bir cümlesiyle bir aktivitenizi sonlandıracak bir keko musunuz merak ediyordur. Size doğrudan "sığır mısın evladım" dese hayır dersiniz, ama gerçekler davranıştadır sözde değil.
3)Kaptırma korkusu
4)'Pederden vukuatlı' olmak, ingilizce 'daddy issues' (çok güzel çevirdim) Ama bu aralarında en düşük ihtimal.
eğer sadece protein tozu hakkında konuşabilen biriyseniz, göt cebinde telefon taşıyan avm kızı rahatlıkla bulursunuz. ama çoğu kadın yine size bakmaz. bütün mental eks.klerinizi vücut geliştirme ile kapayamazsınız, biraz göbekli rahat biri elinizden kızı alınca "aha göbek seviyorlar" dersiniz ki aslında bununla alakası yok.
olay bu kadar basit değil. olay salt vücutta bitmiyor. olması gereken kondisyon ve vücut geliştirmedir ama kafanız %90 protein tozu olmayacak.
gelelim "göbek seviyorum" diyen kadın neden böyle bir cümle kurara:
1)Kafanızın %90 protein tozu olmasından endişeleniyordur. Yeni bulduğu her şeye takan birisinizdir veya o öyle algılıyor.
2)Sadece bir cümlesiyle bir aktivitenizi sonlandıracak bir keko musunuz merak ediyordur. Size doğrudan "sığır mısın evladım" dese hayır dersiniz, ama gerçekler davranıştadır sözde değil.
3)Kaptırma korkusu
4)'Pederden vukuatlı' olmak, ingilizce 'daddy issues' (çok güzel çevirdim) Ama bu aralarında en düşük ihtimal.
sözlerin tek başına anlamı yoktur, biz tümevarım ile onlara değer atfederiz.
"tesbih sevmiyorum" diyen bir kadın genellikle, tesbih görünce sinir krizi geçirmez. günlük hayatta yaşadığı gördüğü tesbihin temsil ettiği değerlerden (ki bu onlara göre genelde kekoluktur) rahatsız olma durumu söz konusudur. yoksa budist tesbihi olan bir keşiş bu sözden sorumlu tutulmaz.
iletişim dediğiniz şey, karşıdakinin anladığıdır, 'a' dediğiniz şeyi karşı taraf ne kadar 'a' ya yakın anlarsa o kişiyle iyi iletişim kurabildiğinizi anlarsınız. bu yüzdendir ki "onu diyemezsin" zihniyetine sahip kişiler iletişimi kültleştirir, daraltır ve kendi zihniyetinden olmayan kişilere yaşam hakkı tanımaz.
burada da bu söz konusudur. başlık geleneksel biçimde kadının geriye itildiği bir durumu çağrıştırıyor bazı insanlar için, gücenme bundan kaynaklıdır.
ama başlık ufak mazoşist eğilimli bir kadının oynaşma eylemi gibi açılsaydı elbette "kadınlar eziliyor" türevinden daha az tepki görürdü. başlıktaki eylem göze sokulmadığı sürece, rıza olduğu sürece gayet normaldir. 'doğululuğu' kapatmak için aşırı oksidentalist tepkiler veren kişileri görünce artık şaşırmıyorum.
"tesbih sevmiyorum" diyen bir kadın genellikle, tesbih görünce sinir krizi geçirmez. günlük hayatta yaşadığı gördüğü tesbihin temsil ettiği değerlerden (ki bu onlara göre genelde kekoluktur) rahatsız olma durumu söz konusudur. yoksa budist tesbihi olan bir keşiş bu sözden sorumlu tutulmaz.
iletişim dediğiniz şey, karşıdakinin anladığıdır, 'a' dediğiniz şeyi karşı taraf ne kadar 'a' ya yakın anlarsa o kişiyle iyi iletişim kurabildiğinizi anlarsınız. bu yüzdendir ki "onu diyemezsin" zihniyetine sahip kişiler iletişimi kültleştirir, daraltır ve kendi zihniyetinden olmayan kişilere yaşam hakkı tanımaz.
burada da bu söz konusudur. başlık geleneksel biçimde kadının geriye itildiği bir durumu çağrıştırıyor bazı insanlar için, gücenme bundan kaynaklıdır.
ama başlık ufak mazoşist eğilimli bir kadının oynaşma eylemi gibi açılsaydı elbette "kadınlar eziliyor" türevinden daha az tepki görürdü. başlıktaki eylem göze sokulmadığı sürece, rıza olduğu sürece gayet normaldir. 'doğululuğu' kapatmak için aşırı oksidentalist tepkiler veren kişileri görünce artık şaşırmıyorum.
gereksiz gördüğüm bağ biçimi.
tarihte hep büyük adamlar ya evli değil ya da evlilik bağları çok zayıf. bir kadına aşkından ölse de beş kadınla şehvetle ilişki yaşamışlar. evlenmek bir ilişkideki memur zihniyetidir, durmadan ileri diyen birine terstir, kendini sigorta etme yöntemidir.
gerçekten tek eşli olan bir erkek sığlaşır, mahremiyeti kalmaz, hırsları söndürülür. elinde kalan vasıf s.kim su'nun 'kociş'i olmaktır(iğrendim) elbette bu hayatta bazen arabayı sağa çekip yavaş yavaş gitmek gerekiyor ama evlilik şerit değiştirmenizi engeller, görmeniz gerekenlere engel olur.
buna rağmen evleneceğim ama. 65 yaşıma geldiğimde fakir bir rus kaltak bulacağım, bütün mirasımı da ona bırakacağım. sonra da bir güzel öleceğim huzur içinde. gelir adaletsizliği böyle yenilir. bırakacağım parayla birinin plastik sandalyeli düğün yapma ihtimali bana tiksinti veriyor.
tarihte hep büyük adamlar ya evli değil ya da evlilik bağları çok zayıf. bir kadına aşkından ölse de beş kadınla şehvetle ilişki yaşamışlar. evlenmek bir ilişkideki memur zihniyetidir, durmadan ileri diyen birine terstir, kendini sigorta etme yöntemidir.
gerçekten tek eşli olan bir erkek sığlaşır, mahremiyeti kalmaz, hırsları söndürülür. elinde kalan vasıf s.kim su'nun 'kociş'i olmaktır(iğrendim) elbette bu hayatta bazen arabayı sağa çekip yavaş yavaş gitmek gerekiyor ama evlilik şerit değiştirmenizi engeller, görmeniz gerekenlere engel olur.
buna rağmen evleneceğim ama. 65 yaşıma geldiğimde fakir bir rus kaltak bulacağım, bütün mirasımı da ona bırakacağım. sonra da bir güzel öleceğim huzur içinde. gelir adaletsizliği böyle yenilir. bırakacağım parayla birinin plastik sandalyeli düğün yapma ihtimali bana tiksinti veriyor.
sevişmeden önce hint müziği açan bir kadına denk gelmek.
standart, kaltak ve orospu. hissederek söylenilecek.. kaltak derken kıçına şaplak atacaksınız.
elbette bunu çoğu kadın internette de , gerçek hayatta da söyleyemez. 'kafası açık' olarak tabir edilen kadınlar bile mahale baskısı yapınca elbette arkadaşlarına anlatmazlar, çatır çatır s..iştiği kişiye anlatılır, malum mahremiyet.. ve mahalle baskısı. en iyi ihtimalle kadını sevgilisi terk edince "ben demiştim, işte bak öyle davranırsan..." derler böyle tipler, sürekli bir pasif-agresif davranışla baskı kurarlar.
birçok kadın bu küfürleri seviyor, edilen küfürleri dişiliğin apexi olarak görüyor. olay çoğu zaman 'aşağı olmak' veya 'önüne gelene si..tirmek' ile alakalı değildir.
yargılamayın. senden daha kutsalım demeyin. rahat bırakın.
elbette bunu çoğu kadın internette de , gerçek hayatta da söyleyemez. 'kafası açık' olarak tabir edilen kadınlar bile mahale baskısı yapınca elbette arkadaşlarına anlatmazlar, çatır çatır s..iştiği kişiye anlatılır, malum mahremiyet.. ve mahalle baskısı. en iyi ihtimalle kadını sevgilisi terk edince "ben demiştim, işte bak öyle davranırsan..." derler böyle tipler, sürekli bir pasif-agresif davranışla baskı kurarlar.
birçok kadın bu küfürleri seviyor, edilen küfürleri dişiliğin apexi olarak görüyor. olay çoğu zaman 'aşağı olmak' veya 'önüne gelene si..tirmek' ile alakalı değildir.
yargılamayın. senden daha kutsalım demeyin. rahat bırakın.
kutuplara ne kadar yakınlaşırsanız o kadar belirgin görülür. rusya'nın beyaz geceleri bu yüzden vardır. dostoyevski'nin beyaz geceler'i buradan gelir.
ekvatora yakınlaştıkça etkisi yok denecek kadar az olur.
ekvatora yakınlaştıkça etkisi yok denecek kadar az olur.
gerçekten işe yarıyor mu bilmediğim cümle. direkt bir kişiyim ama malumun ilanı yapmam. genelde belinden tutup ağır bir ses tonuyla "bana gelsene" derim. beyne kan gitmiyorsa hafiften sırıtırım.
hedef göstermiyorum burada, ama "yatağa sızan sırtlan"lar da bu cümleyi kullandığı için böyle demiyorum. yanlış mesaj gider yoksa.
hedef göstermiyorum burada, ama "yatağa sızan sırtlan"lar da bu cümleyi kullandığı için böyle demiyorum. yanlış mesaj gider yoksa.
bu tür teoriler bilimsel değildir, yanlışlanma metoduna tabi tutulamazlar. ama elbette inanması serbest.
siz yine de bir sosyal bilimciye inanmadan 10 defa düşünün.
siz yine de bir sosyal bilimciye inanmadan 10 defa düşünün.
ukrayna ve rusya'da çok yaygın olan virüs.
ukrayna'ya aiesec projesi için gitmiştim. sosyal yardım projelerinin birinde aids'lileri ziyaret vardı, proje liderim olan kız (benden bir kaç yaş kadar küçük) aids'li insanlarla elimizde prezervatifle poz vermenin muhteşem bir fikir olduğunu söyledi.
orada da prezervatife, prezervatif deniliyor, dedim ulan acaba farklı bir anlamı mı var. ama hayır sözlük yokmuş. gerçekten yoğun slav kızı baskısıyla o fotoğraftan çektirdim birçok tanımadığım kişinin facebook'unda o fotoğraf duruyor. biz böyle bir şeyi neden yaptık, o insanlar neden bunu kabul etti hiç bilmiyorum. kolay gücenen bir yapım yok ama ben alınırdım dalga geçer gibiydi, sırıta sırıta poz verdik.
ukrayna'ya aiesec projesi için gitmiştim. sosyal yardım projelerinin birinde aids'lileri ziyaret vardı, proje liderim olan kız (benden bir kaç yaş kadar küçük) aids'li insanlarla elimizde prezervatifle poz vermenin muhteşem bir fikir olduğunu söyledi.
orada da prezervatife, prezervatif deniliyor, dedim ulan acaba farklı bir anlamı mı var. ama hayır sözlük yokmuş. gerçekten yoğun slav kızı baskısıyla o fotoğraftan çektirdim birçok tanımadığım kişinin facebook'unda o fotoğraf duruyor. biz böyle bir şeyi neden yaptık, o insanlar neden bunu kabul etti hiç bilmiyorum. kolay gücenen bir yapım yok ama ben alınırdım dalga geçer gibiydi, sırıta sırıta poz verdik.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?