Kısa boylu, 42 yaşında, götlü göbekli, dazlak (hem kel hem fodul), bamya pipili bir erkeğim.
Profil fotoğrafı olarak kendi fotoğrafını kullanacak kadar da ezik biriyim.
Malzeme bu kadar, yapacak bir şey yok.
Dm beklediğimden değil de, yazacaksanız nasıl bir yaratıkla yazışacağınızı bilin istedim.
Bamya demiş miydim?
Sadece cüzdanda değil Kamp malzemelerinin içinde de mutlaka taşınır.
Her bir prezervatif rahatlıkla bir buçuk litre su taşıyor. İki tane alıp su doldurup birbirine bağlayıp boynunuza asabilirsiniz ama dikkat edin bu halde güneş ışığı altında taşımayın çünkü mercek etkisi yapıyor.
Mercek etkisi sayesinde su dolu prezervatif ile ateş bile yakabilirsiniz.
Ayrıca cep telefonu, aksiyon kamerası, cüzdan, para gibi eşyaları da sudan korumak için işe yarıyor.
Bir şeyleri birbirine bağlamak, ya da kanamalı bir yaralanmada turnike uygulamak için kullanabilirsiniz.
Yani tamamen iyi niyet ile taşıyorum, yoksa ne işim olur benim sevişmekle.
Her bir prezervatif rahatlıkla bir buçuk litre su taşıyor. İki tane alıp su doldurup birbirine bağlayıp boynunuza asabilirsiniz ama dikkat edin bu halde güneş ışığı altında taşımayın çünkü mercek etkisi yapıyor.
Mercek etkisi sayesinde su dolu prezervatif ile ateş bile yakabilirsiniz.
Ayrıca cep telefonu, aksiyon kamerası, cüzdan, para gibi eşyaları da sudan korumak için işe yarıyor.
Bir şeyleri birbirine bağlamak, ya da kanamalı bir yaralanmada turnike uygulamak için kullanabilirsiniz.
Yani tamamen iyi niyet ile taşıyorum, yoksa ne işim olur benim sevişmekle.
Otostopçuların havludan sonra ikinci dostu diyebiliriz.
Kökeni ebced hesabına dayanır.
Ebced hesabı, Arap alfabesindeki harflere verilen puanların toplamı ile sayı elde etmeye dayanır.
Osmanlı zamanında da Arap alfabesi kullanıldığı için ebced hesabı da medrese görmüş insanlar arasında bilinirmiş.
Mastürbasyon yapmak eski dilde "istimna" olarak geçer ama halk arasında el çekmek olarak bilinirmiş. Ancak ulu orta "el çekmek" demeye utananlar "el" kelimesinin ebced hesabı ile kodlanmış. Elif = 1, lam=30 toplam 31 olduğu için Mastürbasyon yapmaya otuzbir çekmek denmiş.
Ebced hesabı, Arap alfabesindeki harflere verilen puanların toplamı ile sayı elde etmeye dayanır.
Osmanlı zamanında da Arap alfabesi kullanıldığı için ebced hesabı da medrese görmüş insanlar arasında bilinirmiş.
Mastürbasyon yapmak eski dilde "istimna" olarak geçer ama halk arasında el çekmek olarak bilinirmiş. Ancak ulu orta "el çekmek" demeye utananlar "el" kelimesinin ebced hesabı ile kodlanmış. Elif = 1, lam=30 toplam 31 olduğu için Mastürbasyon yapmaya otuzbir çekmek denmiş.
çiftlerden birinin diğerine sırtını dönmesi ve diğerinin onu kucaklayarak sarılması.
iki çeşiti var, kadının sırtını dönmesi 'küçük kaşık' , erkeğin sırtını dönmesi ise büyük kaşık
kaşık pozisyonu erotik olmaktan çok romantik bir pozisyon olduğu için pozisyonu vurgulayan hediyelik eşyalar var. üzerinde büyük kaşık - küçük kaşık yazan çift fincanlar, yastıklar, anahtarlıklar vs.
altta kalan kol büyük problemdir:
neyse ki farklı bir yatak tasarımı ile kol problemine çözüm bulunmuş:
4 adımda alınan pozisyon için atılması gereken adımlar:
2. adım için bir alternatif daha var, o da kadının kendi göğsünü tutması, erkeğin ise sarılırken kadının elini tutması.
yani bu alternatifte erkek kadının göğsüne elini dokundurmaz. bu alternatifin işe yaradığı bir tek durum var; kadın o gün kötü bir gün geçirmiş, olaylar üzerine üzerine gelmişse daha fazla korunma ihtiyacı hisseder ve bahsettiğim bu alternatif daha etkili olur. bazen de bu alternatif ile kadın kendini kısıtlanmış hissedebilir.
iki çeşiti var, kadının sırtını dönmesi 'küçük kaşık' , erkeğin sırtını dönmesi ise büyük kaşık
kaşık pozisyonu erotik olmaktan çok romantik bir pozisyon olduğu için pozisyonu vurgulayan hediyelik eşyalar var. üzerinde büyük kaşık - küçük kaşık yazan çift fincanlar, yastıklar, anahtarlıklar vs.
altta kalan kol büyük problemdir:
neyse ki farklı bir yatak tasarımı ile kol problemine çözüm bulunmuş:
4 adımda alınan pozisyon için atılması gereken adımlar:
2. adım için bir alternatif daha var, o da kadının kendi göğsünü tutması, erkeğin ise sarılırken kadının elini tutması.
yani bu alternatifte erkek kadının göğsüne elini dokundurmaz. bu alternatifin işe yaradığı bir tek durum var; kadın o gün kötü bir gün geçirmiş, olaylar üzerine üzerine gelmişse daha fazla korunma ihtiyacı hisseder ve bahsettiğim bu alternatif daha etkili olur. bazen de bu alternatif ile kadın kendini kısıtlanmış hissedebilir.
romantik.
erkek kısırlığını belirleyebilmek için yapılan test.
öncesinde 3 - 7 gün arası cinsel perhiz uygulanır. bu perhiz kaza ile bozulursa test ertelenir, perhize yeniden başlanır.
hastane ya da laboratuvar ortamında mastürbasyon yaparak sperm elde edilen keyifli bir testtir.
zamanında bir miktar tüp bebek tedavisi deneyimlediğim için yaşadıklarımızı da anlatalım da tam olsun.
devlet hastanesine hiç gitmedim ama evet, özel kliniklerde yardımcı görsellerin ve videoların bulunduğu oda var. videolar özenli seçilmiş (sanırım devletimizin resmi ilişki biçimine uygun), ne bileyim hiç grup ya da lezbiyen videosu ile karşılaşmadım şu ana kadar. dikkatimi çeken bir konu da videoların hiç birinde penis görünmüyor olmasıydı ki yerinde bir karar olmuş. zaten o ortamda insan zor konsantre oluyor bir de moral bozmanın anlamı yok.
durup da 'ne yapıyorum ben' diye düşününce insanı bir gülme tutuyor, üzerinde çok düşünmemek lazım.
bir de en komik yanlarından birisi elinize verilen talimat kağıdı. talimatların içerisinde 'kabın içine tükürmeyiniz' yazıyordu birinde. artık millet miktarı fazla göstermek içi nasıl bir hırs yapıyorsa yazmak zorunda kalmışlar.
spermlerin soğumadan test edilmesi kritik önem taşıyor, bunu sağlayabilmek için bir yerde güzel bir sistem vardı. (neresi olduğunu hatırlamıyorum) lab. ve sperm verme odası bitişik, duvarda sürgülü bir çekmece var. işiniz bitince kabı çekmeceye koyup doğrudan lab. a gönderiyorsunuz. yine aynı yerde gusül abdesti hassasiyeti olanlar için temiz havlu ve duşakabin vardı. bir çok yerde duşakabin bulunmuyor.
bi arkadaş anlatmıştı (vallahi bir arkadaşım, kendim olsa çekinmeden yazarım), bir devlet hastanesinde sperm verilen oda ve lab arası mesafe çok uzakmış. spermleri sıcak tutabilmek için kutuyu pantolonunun içerisinde bacağına sardırıp gönderiyorlarmış. (sperm kutusunu taşımak için daha derinlerde bir yer daha önerecektim arkadaşa, ama konu hassas; herkes bizim gibi goygoy odaklı değil tabi)
test sonucunu almak ayrı bir heyecan. sanki sınav yapmışlar da o açıklanıyor gibi.
bir erkeğin aklına gelebilecek 2 tane soru var:
1- limiti geçtim mi?
2- rekor kaç?
çıkan sonuç milyon seviyesinde ve sperm sahibi mühendis olunca insan kısa bir süre spermleri optimum şekilde kullanıp bir atımda kaç çocuk sahibi olabileceğini hesaplıyor falan. o ayrı konu.
bir de benim sonuçlarda bir keresinde "büyük başlı sperm adet" diye bir madde vardı ki "koca kafalı dediler benim çocuklarıma" diye içerlemiştim bir süre.
öncesinde 3 - 7 gün arası cinsel perhiz uygulanır. bu perhiz kaza ile bozulursa test ertelenir, perhize yeniden başlanır.
hastane ya da laboratuvar ortamında mastürbasyon yaparak sperm elde edilen keyifli bir testtir.
zamanında bir miktar tüp bebek tedavisi deneyimlediğim için yaşadıklarımızı da anlatalım da tam olsun.
devlet hastanesine hiç gitmedim ama evet, özel kliniklerde yardımcı görsellerin ve videoların bulunduğu oda var. videolar özenli seçilmiş (sanırım devletimizin resmi ilişki biçimine uygun), ne bileyim hiç grup ya da lezbiyen videosu ile karşılaşmadım şu ana kadar. dikkatimi çeken bir konu da videoların hiç birinde penis görünmüyor olmasıydı ki yerinde bir karar olmuş. zaten o ortamda insan zor konsantre oluyor bir de moral bozmanın anlamı yok.
durup da 'ne yapıyorum ben' diye düşününce insanı bir gülme tutuyor, üzerinde çok düşünmemek lazım.
bir de en komik yanlarından birisi elinize verilen talimat kağıdı. talimatların içerisinde 'kabın içine tükürmeyiniz' yazıyordu birinde. artık millet miktarı fazla göstermek içi nasıl bir hırs yapıyorsa yazmak zorunda kalmışlar.
spermlerin soğumadan test edilmesi kritik önem taşıyor, bunu sağlayabilmek için bir yerde güzel bir sistem vardı. (neresi olduğunu hatırlamıyorum) lab. ve sperm verme odası bitişik, duvarda sürgülü bir çekmece var. işiniz bitince kabı çekmeceye koyup doğrudan lab. a gönderiyorsunuz. yine aynı yerde gusül abdesti hassasiyeti olanlar için temiz havlu ve duşakabin vardı. bir çok yerde duşakabin bulunmuyor.
bi arkadaş anlatmıştı (vallahi bir arkadaşım, kendim olsa çekinmeden yazarım), bir devlet hastanesinde sperm verilen oda ve lab arası mesafe çok uzakmış. spermleri sıcak tutabilmek için kutuyu pantolonunun içerisinde bacağına sardırıp gönderiyorlarmış. (sperm kutusunu taşımak için daha derinlerde bir yer daha önerecektim arkadaşa, ama konu hassas; herkes bizim gibi goygoy odaklı değil tabi)
test sonucunu almak ayrı bir heyecan. sanki sınav yapmışlar da o açıklanıyor gibi.
bir erkeğin aklına gelebilecek 2 tane soru var:
1- limiti geçtim mi?
2- rekor kaç?
çıkan sonuç milyon seviyesinde ve sperm sahibi mühendis olunca insan kısa bir süre spermleri optimum şekilde kullanıp bir atımda kaç çocuk sahibi olabileceğini hesaplıyor falan. o ayrı konu.
bir de benim sonuçlarda bir keresinde "büyük başlı sperm adet" diye bir madde vardı ki "koca kafalı dediler benim çocuklarıma" diye içerlemiştim bir süre.
"Eşlik eden" anlamına gelen kelime.
Cinsel anlamda da eşlik eden meslek grubudur.
Her ne kadar hor görülen bir meslek dalı olsa da yaptıkları iş benim yaptığım işten çok da farklı değil. Bir yazılımcı olarak ben de beyin isimli organımı para karşılığı başkalarının tecavüzüne kiralıyorum.
İmkanınız olursa bu kişilerin hikayelerini dinleyin.
Üç yıl kadar önce Tayland'da bir tanesinin hikayesini dinlemiştim. Çok iyi seviyede İngilizcesi vardı ve diksiyonu da bir asyalıya göre çok iyiydi.
Bir zamanlar üniversite öğrencisiymiş. Tsunami faciasında ailesinden geriye sadece küçük kardeşi hayatta kalabilmiş. Onun eğitim alabilmesi için eskortluk yapmaya başlamış.
Bu kişinin hikayesini duyduktan sonra "ölmeden önce yapılacak işler" listeme bir Türk eskortun hikayesini dinlemeyi de ekledim.
İki yıl önce bir randevu uygulamasından eskort buldum. Şansıma oturduğum sitede çıktı. Buluşma öncesi istediği bir şeyler olup olmadığını sordum, içecek yiyecek vs. Onları temin ettim.
Evime geldi, sofrayı hazırlamıştım. Biraz ön sohbetten sonra parasını peşin olarak verdim ve hayat hikayesini anlatmasını istedim.
16 yaşında bir kızı ve 18 yaşında bir oğlu varmış. Bir Anadolu şehrinde kendine ait şirketi ve 20 civarında çalışanı varmış, işleri iyiymiş. Ama kocası hayırsız, tembel ve alkolik biriymiş. Evin geçimini sağlamak için çalıştığı yetmezmiş gibi bir de kocasını mutlu etmek için çaba harcarmış.
"çok güzel mantı yaparım ben. İşten eve akşam dokuzda gelip o hayırsıza mantı açtığımı bilirim"
Dayak da yermiş. Bir gün oğlu dayanamamış ve "boşanın" demiş. Kadının aklına yatmış. Boşanmışlar.
Bir süre kendi işine devam etmiş, ama Anadolu şehrinde dul bir kadın olarak yaşamak kolay olmamış. Evliyken "bacım" diyen adamlar başka yaklaşmış kadına. Şirketi kapatmış, valizini toplamış. Kızı "beni o adamla bırakırsan kendimi öldürürüm" demiş. Kızıyla birlikte yollara düşmüşler.
6 ay kadar çeşitli şehirlerde dolaşmışlar. İki gün önce ankaraya gelmişler. Aştide bir valiz, anne kız beklerken adamın biri gelmiş. Gidecek yeriniz yoksa benimle gelin demiş ve benim oturduğum siteye getirmiş.
"iki gün daha kalır, Antalya'ya gideriz belki" dedi.
"yolunuz açık olsun" dedim. "Bir ihtiyacınız olursa telefon numaram var"
Evdeki yiyecekleri de paketleyip kızına götürmesi için verdim.
Sonrasında hikayesini de doğruladım. Facebook ve linkedin profilini buldum. İnsanların memnun kaldığı, olumlu yorumlarda bulunduğu bir şirketin sahibiymiş.
Yolu açık olsun. Umarım kızını hayatın kirliliğinden koruyabilir.
Diyeceğim o ki, imkanınız varsa bu kişilerden birini bulun, hikayesini dinleyin.
Cinsel anlamda da eşlik eden meslek grubudur.
Her ne kadar hor görülen bir meslek dalı olsa da yaptıkları iş benim yaptığım işten çok da farklı değil. Bir yazılımcı olarak ben de beyin isimli organımı para karşılığı başkalarının tecavüzüne kiralıyorum.
İmkanınız olursa bu kişilerin hikayelerini dinleyin.
Üç yıl kadar önce Tayland'da bir tanesinin hikayesini dinlemiştim. Çok iyi seviyede İngilizcesi vardı ve diksiyonu da bir asyalıya göre çok iyiydi.
Bir zamanlar üniversite öğrencisiymiş. Tsunami faciasında ailesinden geriye sadece küçük kardeşi hayatta kalabilmiş. Onun eğitim alabilmesi için eskortluk yapmaya başlamış.
Bu kişinin hikayesini duyduktan sonra "ölmeden önce yapılacak işler" listeme bir Türk eskortun hikayesini dinlemeyi de ekledim.
İki yıl önce bir randevu uygulamasından eskort buldum. Şansıma oturduğum sitede çıktı. Buluşma öncesi istediği bir şeyler olup olmadığını sordum, içecek yiyecek vs. Onları temin ettim.
Evime geldi, sofrayı hazırlamıştım. Biraz ön sohbetten sonra parasını peşin olarak verdim ve hayat hikayesini anlatmasını istedim.
16 yaşında bir kızı ve 18 yaşında bir oğlu varmış. Bir Anadolu şehrinde kendine ait şirketi ve 20 civarında çalışanı varmış, işleri iyiymiş. Ama kocası hayırsız, tembel ve alkolik biriymiş. Evin geçimini sağlamak için çalıştığı yetmezmiş gibi bir de kocasını mutlu etmek için çaba harcarmış.
"çok güzel mantı yaparım ben. İşten eve akşam dokuzda gelip o hayırsıza mantı açtığımı bilirim"
Dayak da yermiş. Bir gün oğlu dayanamamış ve "boşanın" demiş. Kadının aklına yatmış. Boşanmışlar.
Bir süre kendi işine devam etmiş, ama Anadolu şehrinde dul bir kadın olarak yaşamak kolay olmamış. Evliyken "bacım" diyen adamlar başka yaklaşmış kadına. Şirketi kapatmış, valizini toplamış. Kızı "beni o adamla bırakırsan kendimi öldürürüm" demiş. Kızıyla birlikte yollara düşmüşler.
6 ay kadar çeşitli şehirlerde dolaşmışlar. İki gün önce ankaraya gelmişler. Aştide bir valiz, anne kız beklerken adamın biri gelmiş. Gidecek yeriniz yoksa benimle gelin demiş ve benim oturduğum siteye getirmiş.
"iki gün daha kalır, Antalya'ya gideriz belki" dedi.
"yolunuz açık olsun" dedim. "Bir ihtiyacınız olursa telefon numaram var"
Evdeki yiyecekleri de paketleyip kızına götürmesi için verdim.
Sonrasında hikayesini de doğruladım. Facebook ve linkedin profilini buldum. İnsanların memnun kaldığı, olumlu yorumlarda bulunduğu bir şirketin sahibiymiş.
Yolu açık olsun. Umarım kızını hayatın kirliliğinden koruyabilir.
Diyeceğim o ki, imkanınız varsa bu kişilerden birini bulun, hikayesini dinleyin.
42 yaşında ama otuzlu yaşlarında görünen ve hisseden bir abi olarak üç beş kelam edilesi başlık. Sözlerim aslında erkeklere. Kadınlar da okusun ders alsın.
içinizde yaşı 20 olan ama benden kat kat daha iyi pişmişleriniz vardır, bu nedenle öğüt vermek haddim değil.
ama yine de söylemeliyim ki, acı çekmekten korkmayın gençler, mesele kırklı yaşlara gelmekte değil, o yaşa gelene kadar neleri yaşadığınızdır.
acı çektiğiniz kadar olgunlaşıyorsunuz, pişiyorsunuz.
çay gibi demleniyorsunuz şu hayatta. acıların da sizi üzmesine fazla önem vermeyin. milyonlarca yıllık dünya tarihinde sizin ömrünüz nedir ki? hem, kimbilir kaç milyar kere milyar insan geldi geçti dünyadan, içlerinde en üzgünü siz misiniz?
evet, çay gibi demleniyorsunuz şu hayatta ama fazla demlenen çayın da tadı yoktur. kafaya takmamak kolay değildir, hatta mümkün de değildir çoğu zaman. ama öğrenilebilir bir şeydir.
hayat uç uca verilen kararlardan oluşan bir zincirdir gençler. kararsız kalırsanız zincir kopar. o an için verdiğiniz kararın, içinde bulunduğunuz şartlarda verilecek en uygun karar olduğuna eminseniz gidin verdiğiniz kararın ardından. mutlaka bir yerlerde hata yaparsınız evet, ama o oranda da pişersiniz. asla pişman olmayınız.
imkanınız varsa fırsata çevirin, zira fırsat denen şey imkanın değerlendirilmiş halidir.
yaşayabildiğiniz kadar yaşayın, zira yaşamak ve hayatta kalmak arasında çok fark vardır.
ve evet, kadınlar. doğru kadın diye bir şey yok. kadın dediğin de insan, sen de insansın. her şey değişir, insanlar da değişir. 10 yıl önce 'doğru kadın' dediğin, bu gün yanlış olabilir. ya da tam tersi. yadırgamayın.
ve evet, kadınlar. allahın biz erkeklere daha bu dünyada huri ve zebaniyi ikisi bir arada tadında verdiği hediyedir onlar.
ve evet, kadınlar, onlardan bir tane istiyorsanız unutun gitsin, onlar edinebileceğiniz bir nesne, bir eşya değil.
son bir tecrübe, kadınlar ile ilgili. onların damarlarındaki östrojen, bir erkek ve oğlan çocuğu arasındaki farkı ayırt etmeyi çok iyi bilir. farkında olmasalar bile. söylediklerimi unutmayın, işte o zaman kadınlar konusunda hedef odaklı olmaktan çok, hedeflerinizin odağında olursunuz.
içinizde yaşı 20 olan ama benden kat kat daha iyi pişmişleriniz vardır, bu nedenle öğüt vermek haddim değil.
ama yine de söylemeliyim ki, acı çekmekten korkmayın gençler, mesele kırklı yaşlara gelmekte değil, o yaşa gelene kadar neleri yaşadığınızdır.
acı çektiğiniz kadar olgunlaşıyorsunuz, pişiyorsunuz.
çay gibi demleniyorsunuz şu hayatta. acıların da sizi üzmesine fazla önem vermeyin. milyonlarca yıllık dünya tarihinde sizin ömrünüz nedir ki? hem, kimbilir kaç milyar kere milyar insan geldi geçti dünyadan, içlerinde en üzgünü siz misiniz?
evet, çay gibi demleniyorsunuz şu hayatta ama fazla demlenen çayın da tadı yoktur. kafaya takmamak kolay değildir, hatta mümkün de değildir çoğu zaman. ama öğrenilebilir bir şeydir.
hayat uç uca verilen kararlardan oluşan bir zincirdir gençler. kararsız kalırsanız zincir kopar. o an için verdiğiniz kararın, içinde bulunduğunuz şartlarda verilecek en uygun karar olduğuna eminseniz gidin verdiğiniz kararın ardından. mutlaka bir yerlerde hata yaparsınız evet, ama o oranda da pişersiniz. asla pişman olmayınız.
imkanınız varsa fırsata çevirin, zira fırsat denen şey imkanın değerlendirilmiş halidir.
yaşayabildiğiniz kadar yaşayın, zira yaşamak ve hayatta kalmak arasında çok fark vardır.
ve evet, kadınlar. doğru kadın diye bir şey yok. kadın dediğin de insan, sen de insansın. her şey değişir, insanlar da değişir. 10 yıl önce 'doğru kadın' dediğin, bu gün yanlış olabilir. ya da tam tersi. yadırgamayın.
ve evet, kadınlar. allahın biz erkeklere daha bu dünyada huri ve zebaniyi ikisi bir arada tadında verdiği hediyedir onlar.
ve evet, kadınlar, onlardan bir tane istiyorsanız unutun gitsin, onlar edinebileceğiniz bir nesne, bir eşya değil.
son bir tecrübe, kadınlar ile ilgili. onların damarlarındaki östrojen, bir erkek ve oğlan çocuğu arasındaki farkı ayırt etmeyi çok iyi bilir. farkında olmasalar bile. söylediklerimi unutmayın, işte o zaman kadınlar konusunda hedef odaklı olmaktan çok, hedeflerinizin odağında olursunuz.
Güzel bir sevişmenin olmazsa olmazı.
Bir kadına yaparken kasılmaları ve inlemeleri iyi dinlemek gerekir. Ama sürekli aynı yerde ısrar etmeyin, aynı yerde sürekli kalırsanız zevk inlemesi yerini acı inlemesine bırakabilir.
Arada sırada iki elini tutmanız da geri bildirim için size yol gösterebilir, ama bunu sürekli hale getirmeyin. İzin verin sizin başınızı tutarak uyguladığınız baskıyı istediği yere yönlendirebilsin.
Sürekli aynı yerde kalmamanız için iyi bir yöntem de diliniz ile harf çizmektir. Kelimeleri harf harf çizin. "seni seviyorum" büyük harfler ile yazıldığında bir kadına çok keyif verebilecek S, V, O ve M harflerini içeriyor, tavsiye ederim.
Bir kadına yaparken kasılmaları ve inlemeleri iyi dinlemek gerekir. Ama sürekli aynı yerde ısrar etmeyin, aynı yerde sürekli kalırsanız zevk inlemesi yerini acı inlemesine bırakabilir.
Arada sırada iki elini tutmanız da geri bildirim için size yol gösterebilir, ama bunu sürekli hale getirmeyin. İzin verin sizin başınızı tutarak uyguladığınız baskıyı istediği yere yönlendirebilsin.
Sürekli aynı yerde kalmamanız için iyi bir yöntem de diliniz ile harf çizmektir. Kelimeleri harf harf çizin. "seni seviyorum" büyük harfler ile yazıldığında bir kadına çok keyif verebilecek S, V, O ve M harflerini içeriyor, tavsiye ederim.
Ankara şehrinde yapılması durumunda dahil olabileceğim buluşma. Muhtemelen erkek erkeğe bira içer sonra sessizce dağılırız.
güzel bir deneyimdir ama çok zordur. öyle böyle değil.
hayatımda başıma iki kere gelmiş biri olarak anlatayım da dinleyin gençler. alacak hiç bir tedbiriniz yok olm, kadın onlar. strateji sökmez. olaylar varacağı yere varır.
başlangıcı zordur, ortama ilk geldiğinizde oluşan tedirginliği hissedersiniz. oturup kalkarken dikkatli davranırlar, göz ucuyla sizi incelerler. nazik, saygılı insanlar vs.
zaman içinde birbirinize ısındıkça siz de rahat edersiniz onlar da. bir gevşeme, bir laçkalaşma. aynı anda tuvalete, çay molasına gitmekten vazgeçerler. sizin bulunduğunuz ortamda birbirlerinin kulaklarına bir şeyler fısıldar kikirderler falan. içlerinden biri sesli kahkaha atar, "şşşt kız sus" diye sustururlar.
bu olayı yaşamaya başladığınızda sizi harikalar diyarına düşürecek tavşan deliğinin dibine kadar gelmişsiniz demektir beyler. bu aşamada gözleriniz etrafta dört dönerse, ortamda olup bitenlerin farkında olduğunuzu çaktırırsanız o delikten kaçma ihtimaliniz az da olsa var. sonuçta olay tamamen güven meselesidir.
güven evet. "şşşt kız sus" diye susturulan kız bir gün anahtar kelimeyi söyler:
"ay o da bizden"
0...
da...
bizden...
biz...
siz bunu sindirmeye ve olduğunu anlamaya çalışırken arka planda gelen kadın kahkahaları kulağınızda çınlar.
geçmiş olsun. yanlış anlamayın ve kendinizi ibne gibi hissetmeyin. ne demek istediklerini kısa süre içinde anlayacaksınız. ya da hayırlı olsun. tavşan deliğine düşmeye başladınız ve harikalar diyarı yolculuğunuz başladı.
sonraki dönemde siz de dedikodulara dahil olursunuz. çünkü artık sizin yanınızda çekinmeden konuşurlar. sakın ola laf taşımayın, siz de onlara uyup dedikoduya katılmayın. dinleyin sadece. nedeni şu, biz erkekler o kadar lafı, o kadar entrikayı aklımızda tutamayız. yüzüne gülüp arkadan dedikodu yapma işini beceremeyiz. ortamın tadını kaçıracak bir şey yaparsanız sizden kurtulmanın bin bir türlü yolunu bilirler, baş edemezsiniz.
dedikoduların dozu zaman içinde artar, kimin kaynanası kiminle nasıl geçiniyordan başlar, kim boynuzluyor, kim intikam alıyor (burada iki kelimenin de anlamı aldatmak, ancak ortamda bulunmayan ve sevilmeyen kişiden bahsediliyorsa 'boynuzla(n)mak', kendinden bahsediyorsa 'intikam' kelimesi kullanılıyor. çok karışık.) türlü türlü hardcore muhabbetler etrafınızda dönmeye başlar.
o evli barklı, hanım hanımcık diye gördüğünüz bir kadının kocasını aldattığını öğrenirsiniz. bunu sindirmeye çalışırken dedikoduyu size ulaştıran kadın "e ne var bunda" der ve zaten fısıltıyla konuşan sesi de duyulmasın diye susup kendini gösterir, dudaklarını okursunuz "ben de" der.
bazen çok eğlendirir, bazen de çok ağır gelir. "allahım ben niye buradayım, kim bunlar, ne yapıyorum ben, nasıl girdim bu ortama" soruları ruhunuzu kemirir.
bazen kavga ederler, birbirine küserler. sebebini anlamazsınız. bu durumda arada taraf olarak kalırsınız. yıpratıcıdır. çünkü a kişisi b yi çekiştirirken ağzınızdan çıkacak bir "hmm evet" lafı bir şekilde b nin kulağına gider. sonra al başına belayı. zor olan taraflarından biri budur.
gelelim örnek olaylara gençler. case study her zaman iyidir, teoriden çıkarır işi pratiğe döker.
örnek olay 1: ekşın şart.
yıl 1999-2000. veri giriş elemanı olan 15 civarı kadınla aynı ortamdayız. ilk deneyimim. ortamdaki 3 erkekten biriyim. bir tanesi oranın yöneticisi. diğeri de işitme ve konuşma engelli depo görevlisi. benim görevim de yazılım geliştirmek. aradan yeteri kadar zaman geçmiş, "ay o da bizden" sınırı yeni geçilmiş.
o zamanlar yaş küçük, öğrencilik devam ediyor cepte para yok her şeyin beleşini arıyoruz. internetin yeni yaygınlaştığı, browser olarak netscape, arama motoru olarak yahoo ve alta vista kullanılan dönemler.
güney afrikada mtn diye bir gsm operatörünün sitesinden dünyanın her yerine günde 5 taneye kadar ücretsiz sms gönderilebiliyor.
yanımdaki masada çalışan bir abla bana "senin şu ücretsiz mesaj nası çalışıyor" diye sordu anlattım. sonra kendi telefonuna mesaj gönderdi, denedi mutlu oldu vs. olayı o an unuttum.
iki gün sonra iş yerine geldim baktım bu ablayla kankasında bir tuhaflık var. gözler kan çanağına dönmüş. ikisi de sessiz, gergin bir şekilde bana bakıyorlar.
bir problem var, belli ama sorsam mı sormasam mı çekiniyorum.
derken konuşmayı başlattılar
- a1 (abla 1) : keltox başımıza ne işler açtığının farkındamısın?
- k (keltox) : !! ne yapmışım, bilemedim ben... siz iyimisiniz?
- a2 : değiliz. dün gece 4 e kadar dışarıdaydık.
- a1 : kocası senin yüzünden a2 yi evden kovdu.
- k: ne diyorsunuz siz, ne kocası?
- a1: sen de ucuz atlattın, haberin yok ama kaldığın yurdu bilse dövmeye gelecekti.
- k: ya lütfen anlatın neler oldu, ne kocası , ne sokağı yaa (yusuf yusuf)
- a1: o mesajların gecikmeli gidebileceğini neden söylemedin?
- k: ??
meğer a1, kankası a2 ye şaka yapmak için "öperim, yalarım" tadında bir sürü mesaj göndermiş. mesajlar mesai saati içinde değil, gecenin 12 sinde gitmiş. a2 nin kocası da "kim ulan bu gece gece mesaj gönderen" deyip mesajları a2 den önce görmüş.
a2 nin olaydan haberi yok. gecenin bir yarısı ankaranın ayazında üzerinde pijamalarla kendini sokakta bulmuş. kocası "seni kim yalıyorsa onun evine git" deyip kovmuş. a2 perişan. gidecek sığınacak kimsesi yok. ağlaya ağlaya a1 in evine ulaşmış. sabah 2 civarı. a2 ağlamaktan konuşamadığı için a1 in durumu anlaması da uzun sürmüş. olay ortaya çıkınca a1 ve a2 kızgın kocaya gitmişler. apartmanda kriz çıkmış. adam içeri almamış. komşular uyanmış. sonra a1 yeminler etmiş, "ben gönderdim, internetten gönderdim, şaka yapmak istedim" demiş. sabah 4 civarı kocayı ikna etmişler.
dediklerine göre bir ara a1 benden bahsetmiş, a2 nin kocası olayı anlayana kadar beni bulup dövmek için kaldığım yeri öğrenmeye çalışmış. işin o kısmı gerçekten yaşandı mı yoksa beni yemek için kendileri mi eklediler anlamadım ama öyle bir şeyden de bahsettiler.
kıssadan hisse: ekşına hazır olun.
örnek olay 2: dümen.
"ay o da bizden" sınırının üzerinden aylar geçmiş. ortam iyice laçka olmuş.
yönetici ortamdayken çiftlikte yem yiyen tavuklar gibi sıra halinde tıkır tıkır klavye kullanan kadınlar, yönetici gider gitmez "let the party begin" moduna giriyorlardı, yine "party hard" takıldıkları bir gün.
proje teslimi çok yaklaşmış, elimdeki kodun hataları var, derin konsantre olup çalışmam lazım.
çalışamıyorum. niye?
çünkü 10 tane kadın (içlerinden biri çıtır. felaket güzel bir kız. gözünün içine bakınca insanın elini ayağını birbirine dolaştıracak kadar çekici. bekar. erkek arkadaşı yok. anlattığı kadarıyla evlerine ayda bir iki kere görücü geliyor. bu manyak da görücüleri korkutup kaçırmayı hobi edinmiş. öyle anlatıyor. o zamanlar eski eşimle ilişkimiz yeni başlamış, gözümüz de başkasını görmüyor ama yine de hormon hormondur arkadaş. hatun bildiğin taş), ne diyordum 10 tane kadın karşımdaki bilgisayarın başına toplanmış, bir şeylere bakıp kıkır kıkır gülüyorlar, yorum yapıyorlar vs.
baktıkları site haydar dümen in sitesi. haydar dümenin sitesinde yazdıklarını yorumluyorlar, gülüyorlar. ben kod yazmaya çalışıyorum. aldatma... penis boyu... günde kaç kere...
kafayı ekranıma gömdükçe kayboluyorum. kodlar kayboluyor. sonra, uzun tırnaklı bir işaret parmağının monitöre vuran sesi geliyor karşıdan.
"tık, tık, tık..."
afet çıtırın sesi geliyor, diyor ki "eve gidince bunu deneyeceğim"
ben bitmiş, ben tükenmiş... deadline yalan, kodlar yalan. ben dumur, ben mavi ekran... sevgilim var, hormonlarım var...
"ay kız sapıksın sen ya" deyip kaçışıp ekran başından sağa sola dağılıyorlar. ben onlardan önce dağılmışım zaten.
yani... güzeldir kadınlarla dolu bir iş yerinde çalışmak. kadınlar güzeldir. zordur ama. çok zor.
bir erkeğe de çok farklı bakış açıları kazandırırlar, onlardan çok şey öğrenirsiniz.
hayatımda başıma iki kere gelmiş biri olarak anlatayım da dinleyin gençler. alacak hiç bir tedbiriniz yok olm, kadın onlar. strateji sökmez. olaylar varacağı yere varır.
başlangıcı zordur, ortama ilk geldiğinizde oluşan tedirginliği hissedersiniz. oturup kalkarken dikkatli davranırlar, göz ucuyla sizi incelerler. nazik, saygılı insanlar vs.
zaman içinde birbirinize ısındıkça siz de rahat edersiniz onlar da. bir gevşeme, bir laçkalaşma. aynı anda tuvalete, çay molasına gitmekten vazgeçerler. sizin bulunduğunuz ortamda birbirlerinin kulaklarına bir şeyler fısıldar kikirderler falan. içlerinden biri sesli kahkaha atar, "şşşt kız sus" diye sustururlar.
bu olayı yaşamaya başladığınızda sizi harikalar diyarına düşürecek tavşan deliğinin dibine kadar gelmişsiniz demektir beyler. bu aşamada gözleriniz etrafta dört dönerse, ortamda olup bitenlerin farkında olduğunuzu çaktırırsanız o delikten kaçma ihtimaliniz az da olsa var. sonuçta olay tamamen güven meselesidir.
güven evet. "şşşt kız sus" diye susturulan kız bir gün anahtar kelimeyi söyler:
"ay o da bizden"
0...
da...
bizden...
biz...
siz bunu sindirmeye ve olduğunu anlamaya çalışırken arka planda gelen kadın kahkahaları kulağınızda çınlar.
geçmiş olsun. yanlış anlamayın ve kendinizi ibne gibi hissetmeyin. ne demek istediklerini kısa süre içinde anlayacaksınız. ya da hayırlı olsun. tavşan deliğine düşmeye başladınız ve harikalar diyarı yolculuğunuz başladı.
sonraki dönemde siz de dedikodulara dahil olursunuz. çünkü artık sizin yanınızda çekinmeden konuşurlar. sakın ola laf taşımayın, siz de onlara uyup dedikoduya katılmayın. dinleyin sadece. nedeni şu, biz erkekler o kadar lafı, o kadar entrikayı aklımızda tutamayız. yüzüne gülüp arkadan dedikodu yapma işini beceremeyiz. ortamın tadını kaçıracak bir şey yaparsanız sizden kurtulmanın bin bir türlü yolunu bilirler, baş edemezsiniz.
dedikoduların dozu zaman içinde artar, kimin kaynanası kiminle nasıl geçiniyordan başlar, kim boynuzluyor, kim intikam alıyor (burada iki kelimenin de anlamı aldatmak, ancak ortamda bulunmayan ve sevilmeyen kişiden bahsediliyorsa 'boynuzla(n)mak', kendinden bahsediyorsa 'intikam' kelimesi kullanılıyor. çok karışık.) türlü türlü hardcore muhabbetler etrafınızda dönmeye başlar.
o evli barklı, hanım hanımcık diye gördüğünüz bir kadının kocasını aldattığını öğrenirsiniz. bunu sindirmeye çalışırken dedikoduyu size ulaştıran kadın "e ne var bunda" der ve zaten fısıltıyla konuşan sesi de duyulmasın diye susup kendini gösterir, dudaklarını okursunuz "ben de" der.
bazen çok eğlendirir, bazen de çok ağır gelir. "allahım ben niye buradayım, kim bunlar, ne yapıyorum ben, nasıl girdim bu ortama" soruları ruhunuzu kemirir.
bazen kavga ederler, birbirine küserler. sebebini anlamazsınız. bu durumda arada taraf olarak kalırsınız. yıpratıcıdır. çünkü a kişisi b yi çekiştirirken ağzınızdan çıkacak bir "hmm evet" lafı bir şekilde b nin kulağına gider. sonra al başına belayı. zor olan taraflarından biri budur.
gelelim örnek olaylara gençler. case study her zaman iyidir, teoriden çıkarır işi pratiğe döker.
örnek olay 1: ekşın şart.
yıl 1999-2000. veri giriş elemanı olan 15 civarı kadınla aynı ortamdayız. ilk deneyimim. ortamdaki 3 erkekten biriyim. bir tanesi oranın yöneticisi. diğeri de işitme ve konuşma engelli depo görevlisi. benim görevim de yazılım geliştirmek. aradan yeteri kadar zaman geçmiş, "ay o da bizden" sınırı yeni geçilmiş.
o zamanlar yaş küçük, öğrencilik devam ediyor cepte para yok her şeyin beleşini arıyoruz. internetin yeni yaygınlaştığı, browser olarak netscape, arama motoru olarak yahoo ve alta vista kullanılan dönemler.
güney afrikada mtn diye bir gsm operatörünün sitesinden dünyanın her yerine günde 5 taneye kadar ücretsiz sms gönderilebiliyor.
yanımdaki masada çalışan bir abla bana "senin şu ücretsiz mesaj nası çalışıyor" diye sordu anlattım. sonra kendi telefonuna mesaj gönderdi, denedi mutlu oldu vs. olayı o an unuttum.
iki gün sonra iş yerine geldim baktım bu ablayla kankasında bir tuhaflık var. gözler kan çanağına dönmüş. ikisi de sessiz, gergin bir şekilde bana bakıyorlar.
bir problem var, belli ama sorsam mı sormasam mı çekiniyorum.
derken konuşmayı başlattılar
- a1 (abla 1) : keltox başımıza ne işler açtığının farkındamısın?
- k (keltox) : !! ne yapmışım, bilemedim ben... siz iyimisiniz?
- a2 : değiliz. dün gece 4 e kadar dışarıdaydık.
- a1 : kocası senin yüzünden a2 yi evden kovdu.
- k: ne diyorsunuz siz, ne kocası?
- a1: sen de ucuz atlattın, haberin yok ama kaldığın yurdu bilse dövmeye gelecekti.
- k: ya lütfen anlatın neler oldu, ne kocası , ne sokağı yaa (yusuf yusuf)
- a1: o mesajların gecikmeli gidebileceğini neden söylemedin?
- k: ??
meğer a1, kankası a2 ye şaka yapmak için "öperim, yalarım" tadında bir sürü mesaj göndermiş. mesajlar mesai saati içinde değil, gecenin 12 sinde gitmiş. a2 nin kocası da "kim ulan bu gece gece mesaj gönderen" deyip mesajları a2 den önce görmüş.
a2 nin olaydan haberi yok. gecenin bir yarısı ankaranın ayazında üzerinde pijamalarla kendini sokakta bulmuş. kocası "seni kim yalıyorsa onun evine git" deyip kovmuş. a2 perişan. gidecek sığınacak kimsesi yok. ağlaya ağlaya a1 in evine ulaşmış. sabah 2 civarı. a2 ağlamaktan konuşamadığı için a1 in durumu anlaması da uzun sürmüş. olay ortaya çıkınca a1 ve a2 kızgın kocaya gitmişler. apartmanda kriz çıkmış. adam içeri almamış. komşular uyanmış. sonra a1 yeminler etmiş, "ben gönderdim, internetten gönderdim, şaka yapmak istedim" demiş. sabah 4 civarı kocayı ikna etmişler.
dediklerine göre bir ara a1 benden bahsetmiş, a2 nin kocası olayı anlayana kadar beni bulup dövmek için kaldığım yeri öğrenmeye çalışmış. işin o kısmı gerçekten yaşandı mı yoksa beni yemek için kendileri mi eklediler anlamadım ama öyle bir şeyden de bahsettiler.
kıssadan hisse: ekşına hazır olun.
örnek olay 2: dümen.
"ay o da bizden" sınırının üzerinden aylar geçmiş. ortam iyice laçka olmuş.
yönetici ortamdayken çiftlikte yem yiyen tavuklar gibi sıra halinde tıkır tıkır klavye kullanan kadınlar, yönetici gider gitmez "let the party begin" moduna giriyorlardı, yine "party hard" takıldıkları bir gün.
proje teslimi çok yaklaşmış, elimdeki kodun hataları var, derin konsantre olup çalışmam lazım.
çalışamıyorum. niye?
çünkü 10 tane kadın (içlerinden biri çıtır. felaket güzel bir kız. gözünün içine bakınca insanın elini ayağını birbirine dolaştıracak kadar çekici. bekar. erkek arkadaşı yok. anlattığı kadarıyla evlerine ayda bir iki kere görücü geliyor. bu manyak da görücüleri korkutup kaçırmayı hobi edinmiş. öyle anlatıyor. o zamanlar eski eşimle ilişkimiz yeni başlamış, gözümüz de başkasını görmüyor ama yine de hormon hormondur arkadaş. hatun bildiğin taş), ne diyordum 10 tane kadın karşımdaki bilgisayarın başına toplanmış, bir şeylere bakıp kıkır kıkır gülüyorlar, yorum yapıyorlar vs.
baktıkları site haydar dümen in sitesi. haydar dümenin sitesinde yazdıklarını yorumluyorlar, gülüyorlar. ben kod yazmaya çalışıyorum. aldatma... penis boyu... günde kaç kere...
kafayı ekranıma gömdükçe kayboluyorum. kodlar kayboluyor. sonra, uzun tırnaklı bir işaret parmağının monitöre vuran sesi geliyor karşıdan.
"tık, tık, tık..."
afet çıtırın sesi geliyor, diyor ki "eve gidince bunu deneyeceğim"
ben bitmiş, ben tükenmiş... deadline yalan, kodlar yalan. ben dumur, ben mavi ekran... sevgilim var, hormonlarım var...
"ay kız sapıksın sen ya" deyip kaçışıp ekran başından sağa sola dağılıyorlar. ben onlardan önce dağılmışım zaten.
yani... güzeldir kadınlarla dolu bir iş yerinde çalışmak. kadınlar güzeldir. zordur ama. çok zor.
bir erkeğe de çok farklı bakış açıları kazandırırlar, onlardan çok şey öğrenirsiniz.
Eğer kadının ağzının içine boşalırsanız ve bu sırada kadın da vakum yapmaya devam ederse en çıldırtıcı orgazmlardan birini yaşatan deneyimdir.
"Aboo" dedirtir
"Aboo" dedirtir
1972 yılında yayımlanan bir porno film, amerikan yapımıdır.
Başrolde Linda Lovelace adında gariban bir emekçi ablamız oynamış ki bu ablanın hayatı ayrı bir başlık konusu olacak kadar dertli ve çileli, onu başka gün anlatırız gençler.
Deep throat isimli bu film 25 000 dolar paraya mal olmuş ve 600 000 dolar para kazandırmış.
Linda ablanın kocası 1250 dolar para kazanırken cefakar amerikan kadını olan linda abla kuruş kazanmamış.
Sonrasında linda abla porno sektörüne kendince savaş açmış.
Başrolde Linda Lovelace adında gariban bir emekçi ablamız oynamış ki bu ablanın hayatı ayrı bir başlık konusu olacak kadar dertli ve çileli, onu başka gün anlatırız gençler.
Deep throat isimli bu film 25 000 dolar paraya mal olmuş ve 600 000 dolar para kazandırmış.
Linda ablanın kocası 1250 dolar para kazanırken cefakar amerikan kadını olan linda abla kuruş kazanmamış.
Sonrasında linda abla porno sektörüne kendince savaş açmış.
Kullanılan script güzel, ara yüz kullanışlı ve mobil uygulamaya ihtiyaç bırakmayacak seviyede ihtiyaçları karşılıyor.
Bazı konularda çift başlıklar oluşmuş, örneğin deep throat var, deepthroat da var. Bunların düzgün halinin tek başlık altında toplanması gerek. Seks mi? Sex mi? Buna da karar verilip başlıkların düzenlemesi sağlanmalı. Yani özet olarak moderasyon ekibinin kalabalıklaştırılması ve moderasyonun kişisel karar yerine ortak karar verebilmesini sağlamak için başlık kurallarının belirtilmesi gerekiyor.
Yazarlar da gayet iyi.
Cinsel sözlükten beklentim insanların deneyimlerini paylaşmaları. Teorik bilgiyi her yerde bulursunuz ancak pratik bilgi, yaşanmışlıklar her zaman karşınıza çıkmaz.
Bazı konularda çift başlıklar oluşmuş, örneğin deep throat var, deepthroat da var. Bunların düzgün halinin tek başlık altında toplanması gerek. Seks mi? Sex mi? Buna da karar verilip başlıkların düzenlemesi sağlanmalı. Yani özet olarak moderasyon ekibinin kalabalıklaştırılması ve moderasyonun kişisel karar yerine ortak karar verebilmesini sağlamak için başlık kurallarının belirtilmesi gerekiyor.
Yazarlar da gayet iyi.
Cinsel sözlükten beklentim insanların deneyimlerini paylaşmaları. Teorik bilgiyi her yerde bulursunuz ancak pratik bilgi, yaşanmışlıklar her zaman karşınıza çıkmaz.
içinde yaşadıkça insanı kendisine benzeten şehir.
ilk kez 20 yıl önce yaşamaya başlamıştım ankarada. öğrenciliğimin ilk yıllarında alışamamıştım. son yıllarında ise ankara olmuştum.
6 yılı biraz geçti yeniden ankarada yaşamaya başlayalı. son iki - üç yıldır yeniden ankara oldum.
yoldur ankara. mesafeler uzaktır. eski benden uzağım ankarada.
bozkırdır ankara. taştır, topraktır, betondur. baharları kısadır. baharsız bir adam olup çıktım ankarada. ya yazdayım ya kışta.
kendisini sevmeyeni sevmez ankara, keyif almasını bilmeyene selam bile vermez.
ağız dolusu küfürdür bu şehir, sertir. rahat şehirdir ama kolay değildir.
uzak bir yerlerde sevdiğin vardır ya hani, zamanı mı uzaktır mesafesi mi uzaktır bilemezsin. ankara da öyledir. bir şehri seversin ama geçmişteki bir şehri mi seversin uzaktaki bir şehri mi bilemezsin. "şehir" ankaramı, "sen" senmisin bilemediğin gibi...
yaşadıkça ankara olur gidersin bu şehirde.
ilk kez 20 yıl önce yaşamaya başlamıştım ankarada. öğrenciliğimin ilk yıllarında alışamamıştım. son yıllarında ise ankara olmuştum.
6 yılı biraz geçti yeniden ankarada yaşamaya başlayalı. son iki - üç yıldır yeniden ankara oldum.
yoldur ankara. mesafeler uzaktır. eski benden uzağım ankarada.
bozkırdır ankara. taştır, topraktır, betondur. baharları kısadır. baharsız bir adam olup çıktım ankarada. ya yazdayım ya kışta.
kendisini sevmeyeni sevmez ankara, keyif almasını bilmeyene selam bile vermez.
ağız dolusu küfürdür bu şehir, sertir. rahat şehirdir ama kolay değildir.
uzak bir yerlerde sevdiğin vardır ya hani, zamanı mı uzaktır mesafesi mi uzaktır bilemezsin. ankara da öyledir. bir şehri seversin ama geçmişteki bir şehri mi seversin uzaktaki bir şehri mi bilemezsin. "şehir" ankaramı, "sen" senmisin bilemediğin gibi...
yaşadıkça ankara olur gidersin bu şehirde.
Bembeyaz porno yıldızı. Sahne adı stoya-doll, asıl adı Jessica Stoyadinovich
15 haziran 1986 doğumlu Sırp - iskoç genlerine sahip hatun kişi. Porno yıldızına göre fazla masum bir yüzü var.
inanılmaz beyazlıkta bir teni var.
Biraz abartılı rol yapıyor olsa da teninin beyazlığı ve o beyazlığa çok yakışan pembe rengi ile uzun yıllar gündemde kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
15 haziran 1986 doğumlu Sırp - iskoç genlerine sahip hatun kişi. Porno yıldızına göre fazla masum bir yüzü var.
inanılmaz beyazlıkta bir teni var.
Biraz abartılı rol yapıyor olsa da teninin beyazlığı ve o beyazlığa çok yakışan pembe rengi ile uzun yıllar gündemde kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
Sözlük sıralamalarının aylık entry sayısı, alexa puanı gibi kriterlerle sıralandığı https://interaktifsozlukler.com/ sitesine kaydolunması durumunda gerçek durumu daha net görebileceğimiz durum.
Yazarların kendini ifade etmek için kullanabildikleri seçeneklerden biri. Bazı sitelerde avatar olarak da bilinir.
Genelde kendi fotoğrafımı kullanmayı tercih ediyorum.
cinselsozluk.net üzerinde jpg formatı kabul ediliyor ancak jpeg kabul edilmiyor.
Genelde kendi fotoğrafımı kullanmayı tercih ediyorum.
cinselsozluk.net üzerinde jpg formatı kabul ediliyor ancak jpeg kabul edilmiyor.
Yemek yaparken Feminen hareketlerden kaçtığınız sürece geçerli olan durum.
Siyah mutfak önlüğü de yardımcı oluyor.
Ama yemek yapma işini çok da abartmayın, bir kadınla rekabete girip mutfağı boks ringine çevirmeyin. Çok fazla zaman da harcamayın sevişmeye de vakit kalsın.
Siyah mutfak önlüğü de yardımcı oluyor.
Ama yemek yapma işini çok da abartmayın, bir kadınla rekabete girip mutfağı boks ringine çevirmeyin. Çok fazla zaman da harcamayın sevişmeye de vakit kalsın.
Bazen sabahtan başlar. Hal hatır sormak, elini tutmak, gözlerinin içine bakmak da ön sevişmenin parçasıdır. İhmal edilmemesi gereken davranıştır.
"Bu muymuş lan" dedirtmişti. Mastürbasyondan hallice.
Yıllardır hayalini kurduğun, porno filmlerde izlediğin sevişme bu muymuş?
Buymuş. Çünkü acemilik. Çünkü her iki taraf için de ilk deneyim. Zamanla biraz daha tat geliyor ama sekse en çok tat katan şey farklı bedenlerde öğrenilenler.
Ne kadar farklı kişiyle sevişirseniz o kadar deneyim kazanıyorsunuz. Yıllarca aynı kişi ile sevişmek insana cinsellik adına bir deneyim kazandırmıyor. Hele ki sevişme performansı şişme kadından farksız olan bir eşiniz varsa.
Bu nedenle önerim mümkün olabildiğince farklı bedenler tanımanız gençler. Mümkün olduğunca deneyimli insanlarla sevişin, öğrenmekten çekinmeyin.
Ama bunu yaparken sağlığınızdan ödün vermeyin, içinize sinmeyen şeyleri de yapmayın.
Yıllardır hayalini kurduğun, porno filmlerde izlediğin sevişme bu muymuş?
Buymuş. Çünkü acemilik. Çünkü her iki taraf için de ilk deneyim. Zamanla biraz daha tat geliyor ama sekse en çok tat katan şey farklı bedenlerde öğrenilenler.
Ne kadar farklı kişiyle sevişirseniz o kadar deneyim kazanıyorsunuz. Yıllarca aynı kişi ile sevişmek insana cinsellik adına bir deneyim kazandırmıyor. Hele ki sevişme performansı şişme kadından farksız olan bir eşiniz varsa.
Bu nedenle önerim mümkün olabildiğince farklı bedenler tanımanız gençler. Mümkün olduğunca deneyimli insanlarla sevişin, öğrenmekten çekinmeyin.
Ama bunu yaparken sağlığınızdan ödün vermeyin, içinize sinmeyen şeyleri de yapmayın.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?