kadınlarla dolu bir iş yerinde çalışmak

keltox
güzel bir deneyimdir ama çok zordur. öyle böyle değil.

hayatımda başıma iki kere gelmiş biri olarak anlatayım da dinleyin gençler. alacak hiç bir tedbiriniz yok olm, kadın onlar. strateji sökmez. olaylar varacağı yere varır.

başlangıcı zordur, ortama ilk geldiğinizde oluşan tedirginliği hissedersiniz. oturup kalkarken dikkatli davranırlar, göz ucuyla sizi incelerler. nazik, saygılı insanlar vs.

zaman içinde birbirinize ısındıkça siz de rahat edersiniz onlar da. bir gevşeme, bir laçkalaşma. aynı anda tuvalete, çay molasına gitmekten vazgeçerler. sizin bulunduğunuz ortamda birbirlerinin kulaklarına bir şeyler fısıldar kikirderler falan. içlerinden biri sesli kahkaha atar, "şşşt kız sus" diye sustururlar.

bu olayı yaşamaya başladığınızda sizi harikalar diyarına düşürecek tavşan deliğinin dibine kadar gelmişsiniz demektir beyler. bu aşamada gözleriniz etrafta dört dönerse, ortamda olup bitenlerin farkında olduğunuzu çaktırırsanız o delikten kaçma ihtimaliniz az da olsa var. sonuçta olay tamamen güven meselesidir.

güven evet. "şşşt kız sus" diye susturulan kız bir gün anahtar kelimeyi söyler:

"ay o da bizden"

0...
da...
bizden...
biz...

siz bunu sindirmeye ve olduğunu anlamaya çalışırken arka planda gelen kadın kahkahaları kulağınızda çınlar.

geçmiş olsun. yanlış anlamayın ve kendinizi ibne gibi hissetmeyin. ne demek istediklerini kısa süre içinde anlayacaksınız. ya da hayırlı olsun. tavşan deliğine düşmeye başladınız ve harikalar diyarı yolculuğunuz başladı.

sonraki dönemde siz de dedikodulara dahil olursunuz. çünkü artık sizin yanınızda çekinmeden konuşurlar. sakın ola laf taşımayın, siz de onlara uyup dedikoduya katılmayın. dinleyin sadece. nedeni şu, biz erkekler o kadar lafı, o kadar entrikayı aklımızda tutamayız. yüzüne gülüp arkadan dedikodu yapma işini beceremeyiz. ortamın tadını kaçıracak bir şey yaparsanız sizden kurtulmanın bin bir türlü yolunu bilirler, baş edemezsiniz.

dedikoduların dozu zaman içinde artar, kimin kaynanası kiminle nasıl geçiniyordan başlar, kim boynuzluyor, kim intikam alıyor (burada iki kelimenin de anlamı aldatmak, ancak ortamda bulunmayan ve sevilmeyen kişiden bahsediliyorsa 'boynuzla(n)mak', kendinden bahsediyorsa 'intikam' kelimesi kullanılıyor. çok karışık.) türlü türlü hardcore muhabbetler etrafınızda dönmeye başlar.

o evli barklı, hanım hanımcık diye gördüğünüz bir kadının kocasını aldattığını öğrenirsiniz. bunu sindirmeye çalışırken dedikoduyu size ulaştıran kadın "e ne var bunda" der ve zaten fısıltıyla konuşan sesi de duyulmasın diye susup kendini gösterir, dudaklarını okursunuz "ben de" der.

bazen çok eğlendirir, bazen de çok ağır gelir. "allahım ben niye buradayım, kim bunlar, ne yapıyorum ben, nasıl girdim bu ortama" soruları ruhunuzu kemirir.

bazen kavga ederler, birbirine küserler. sebebini anlamazsınız. bu durumda arada taraf olarak kalırsınız. yıpratıcıdır. çünkü a kişisi b yi çekiştirirken ağzınızdan çıkacak bir "hmm evet" lafı bir şekilde b nin kulağına gider. sonra al başına belayı. zor olan taraflarından biri budur.

gelelim örnek olaylara gençler. case study her zaman iyidir, teoriden çıkarır işi pratiğe döker.

örnek olay 1: ekşın şart.

yıl 1999-2000. veri giriş elemanı olan 15 civarı kadınla aynı ortamdayız. ilk deneyimim. ortamdaki 3 erkekten biriyim. bir tanesi oranın yöneticisi. diğeri de işitme ve konuşma engelli depo görevlisi. benim görevim de yazılım geliştirmek. aradan yeteri kadar zaman geçmiş, "ay o da bizden" sınırı yeni geçilmiş.

o zamanlar yaş küçük, öğrencilik devam ediyor cepte para yok her şeyin beleşini arıyoruz. internetin yeni yaygınlaştığı, browser olarak netscape, arama motoru olarak yahoo ve alta vista kullanılan dönemler.

güney afrikada mtn diye bir gsm operatörünün sitesinden dünyanın her yerine günde 5 taneye kadar ücretsiz sms gönderilebiliyor.

yanımdaki masada çalışan bir abla bana "senin şu ücretsiz mesaj nası çalışıyor" diye sordu anlattım. sonra kendi telefonuna mesaj gönderdi, denedi mutlu oldu vs. olayı o an unuttum.

iki gün sonra iş yerine geldim baktım bu ablayla kankasında bir tuhaflık var. gözler kan çanağına dönmüş. ikisi de sessiz, gergin bir şekilde bana bakıyorlar.

bir problem var, belli ama sorsam mı sormasam mı çekiniyorum.

derken konuşmayı başlattılar
- a1 (abla 1) : keltox başımıza ne işler açtığının farkındamısın?
- k (keltox) : !! ne yapmışım, bilemedim ben... siz iyimisiniz?
- a2 : değiliz. dün gece 4 e kadar dışarıdaydık.
- a1 : kocası senin yüzünden a2 yi evden kovdu.
- k: ne diyorsunuz siz, ne kocası?
- a1: sen de ucuz atlattın, haberin yok ama kaldığın yurdu bilse dövmeye gelecekti.
- k: ya lütfen anlatın neler oldu, ne kocası , ne sokağı yaa (yusuf yusuf)
- a1: o mesajların gecikmeli gidebileceğini neden söylemedin?
- k: ??

meğer a1, kankası a2 ye şaka yapmak için "öperim, yalarım" tadında bir sürü mesaj göndermiş. mesajlar mesai saati içinde değil, gecenin 12 sinde gitmiş. a2 nin kocası da "kim ulan bu gece gece mesaj gönderen" deyip mesajları a2 den önce görmüş.

a2 nin olaydan haberi yok. gecenin bir yarısı ankaranın ayazında üzerinde pijamalarla kendini sokakta bulmuş. kocası "seni kim yalıyorsa onun evine git" deyip kovmuş. a2 perişan. gidecek sığınacak kimsesi yok. ağlaya ağlaya a1 in evine ulaşmış. sabah 2 civarı. a2 ağlamaktan konuşamadığı için a1 in durumu anlaması da uzun sürmüş. olay ortaya çıkınca a1 ve a2 kızgın kocaya gitmişler. apartmanda kriz çıkmış. adam içeri almamış. komşular uyanmış. sonra a1 yeminler etmiş, "ben gönderdim, internetten gönderdim, şaka yapmak istedim" demiş. sabah 4 civarı kocayı ikna etmişler.

dediklerine göre bir ara a1 benden bahsetmiş, a2 nin kocası olayı anlayana kadar beni bulup dövmek için kaldığım yeri öğrenmeye çalışmış. işin o kısmı gerçekten yaşandı mı yoksa beni yemek için kendileri mi eklediler anlamadım ama öyle bir şeyden de bahsettiler.

kıssadan hisse: ekşına hazır olun.



örnek olay 2: dümen.

"ay o da bizden" sınırının üzerinden aylar geçmiş. ortam iyice laçka olmuş.

yönetici ortamdayken çiftlikte yem yiyen tavuklar gibi sıra halinde tıkır tıkır klavye kullanan kadınlar, yönetici gider gitmez "let the party begin" moduna giriyorlardı, yine "party hard" takıldıkları bir gün.

proje teslimi çok yaklaşmış, elimdeki kodun hataları var, derin konsantre olup çalışmam lazım.

çalışamıyorum. niye?

çünkü 10 tane kadın (içlerinden biri çıtır. felaket güzel bir kız. gözünün içine bakınca insanın elini ayağını birbirine dolaştıracak kadar çekici. bekar. erkek arkadaşı yok. anlattığı kadarıyla evlerine ayda bir iki kere görücü geliyor. bu manyak da görücüleri korkutup kaçırmayı hobi edinmiş. öyle anlatıyor. o zamanlar eski eşimle ilişkimiz yeni başlamış, gözümüz de başkasını görmüyor ama yine de hormon hormondur arkadaş. hatun bildiğin taş), ne diyordum 10 tane kadın karşımdaki bilgisayarın başına toplanmış, bir şeylere bakıp kıkır kıkır gülüyorlar, yorum yapıyorlar vs.

baktıkları site haydar dümen in sitesi. haydar dümenin sitesinde yazdıklarını yorumluyorlar, gülüyorlar. ben kod yazmaya çalışıyorum. aldatma... penis boyu... günde kaç kere...

kafayı ekranıma gömdükçe kayboluyorum. kodlar kayboluyor. sonra, uzun tırnaklı bir işaret parmağının monitöre vuran sesi geliyor karşıdan.

"tık, tık, tık..."

afet çıtırın sesi geliyor, diyor ki "eve gidince bunu deneyeceğim"

ben bitmiş, ben tükenmiş... deadline yalan, kodlar yalan. ben dumur, ben mavi ekran... sevgilim var, hormonlarım var...

"ay kız sapıksın sen ya" deyip kaçışıp ekran başından sağa sola dağılıyorlar. ben onlardan önce dağılmışım zaten.

yani... güzeldir kadınlarla dolu bir iş yerinde çalışmak. kadınlar güzeldir. zordur ama. çok zor.

bir erkeğe de çok farklı bakış açıları kazandırırlar, onlardan çok şey öğrenirsiniz.
hayvanherif
Kasıntı ve dünya güzeli sananlara yer yoktur fazla kadının olduğu yerde. Rekabet vardır , samimiyet vardır . Iyidir kalabalık .
fox1985
9 erkek 0 kadın kadromuzla yeni işyerimizde numulelik bile kadın bulunmadığı için nasıl bir duygu olduğunu artık unuttum ama işyerinde kadın olması iyidir ortama zerafet ve güzellik katar.
feromontutkunu
Buram buram feromon am kokar bir süre sonra feromon sayesinde adet döngüleri aynı olur, hepsinin aynı dönemde gergin olduğunu düşünün.
alpben
40 hatun 5 erkek çalışmıştık 3 yıl. Finans sektörüydü ama satış üzerine kurulu olduğu için hatunlar taştı.
Mesai sonrası en kötü pub kültürü vardı kızların eğlence vs güzeldi ama mesai saatleri çekilmez olabiliyordu. Dedikodu eyvallah erkeklerde yapıyor inkar etmiyorum ama kadınların ki gerçekten bitmek bilmiyor. Bir de birbirinize küsün tamam da bizim niye konusmamamiz gerekiyor sizin küstüğünüz kişiyle.
Neyse herşey gibi artıları ve eksileri olan durumdur.
gods apostle
zor arkadaşlar hem de çok zor. gelin size ne kadar zor olduğunu anlatayım.. türkiye şartlarını düşününce inanılmaz rahat ve düzgün bir işim var. aşırı iyi. personel müdürümüz selma hanımı evinden alıp işe götürüyorum, işten de alıp eve götürüyorum bu kadar. 3200 tl maaşım ve 500 tl restoranlarda ve alışverişlerde kullanabileceğim setcard var. tertemiz kıyafetle işe gidiyorum, mis gibi. selma hanım aynı zamanda annemin sınıf arkadaşı. arada bize çaya ve kahveye gelir, oturur sohbet ederiz. 10 numara insandır. brunello cucinelli ceketler, kiton etekler falan maddi durumu da çok iyi. bir ayağı da new york'da zaten. beni işe de annem sayesinde aldı. torpil yani. hiç sevmem lmao.


işte ben sabah selma hanımı şirkete götürünce kapısını açıyor, sonra çantasını ve ceketini alıp koruması gibi odasına kadar gidiyorum. 500 kişiye günaydın demekten dilim damağım kuruyor. kimse bana demiyor yanımızdaki müdüre diyor, ben de onun yanındayım diye götüm kalkıyor. düşünün ki asansör düğmesine basabilmek için birbirini ezen insanlar var. odasının bulunduğu departmana çıktığımız anda zaten full kadın çalışanları görüyoruz. o odasına geçiyor, ben de boş masada bazen internette dolaşıyorum, bazen de kitap okuyorum. muhattap olan kadınların haddi hesabı yok, instagram'da ekliyorlar ama daha gelen takip bildirimine tıklayana kadar şifremi bilen kız arkadaşım engelliyor. bir de fırçalıyor. kim bu, niye takip etti, nerden tanıyorsun diye. günümün yarısı da ona hesap vermekle geçiyor. kız arkadaşım olmasa her gün başka bir kadınla beraber olurum da onun aşkı bütün hormonlarımdan çok daha ağır basıyor, aldatamıyorum. üzerime bağlama büyüsü mü yaptı ne yaptı..

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol