hakiki tosun paşa benim

cahit sıtkı arkadaşlarıyla otururken muhabbet aşk konusuna gelir, bir yerde cahit sıtkı ''sen aşık olamazsın'' cümlesini kullanır. tabii ağır bir cümle bu, aynı zamanda düşündürücü.. sebebi sorulur ''çünkü sen çirkin değilsin'' açıklamasını yapar.

asıl susmak, iç sesin etrâfındaki sayısı meçhûl gürültücü sesler var ya, iç sesin duyulmasını engellemek için kırk takla atan hani, işte onların susmasıymış. tabii zâhiren susmadan, bâtınen susmak zor. önce ârıza dili tutmak, sonra arızi sesi kısmak ki asıl ses duyulsun.

ne için susmak? dinlemek için... susmak, dinlemeye yol açmıyorsa o susmak da beyhûde. her konuşan gibi, her susan da mûteber değil. çok konuşan sussun, çok susan konuşsun. meşrebe göre reçete. susmaktan maksat dinlemek, dinlemekten maksat anlamak. ''ne kadar anlatırsan anlat, karşıdakinin anladığı kadar'' bütün numara anlamakta. anlayana sivrisinek saz, anlamayana senfoni orkestrası az.

aziz mesnevî ''dinle!'' ile başlar ya, o hesap. bütün ses kaynaklarını kapat ve dinle.
susmak mı yorucu, konuşmak mı? ikisi de... ancak dinleyen dinlenir. her mânâda...
söz dinlemek de aynı, inadın, itirâzın sustuğu yerde. gül biter yâni, onu diyorum.

temiz olması yeterli. temizlik kişinin hem kendisine hem de partnerine olan saygısının göstergesi.

(bkz: boyun) şüphesiz.

uzak mesâfe ilişkisi zordur, görüşme sıklığı genelde uzaklık ile ters orantılıdır. göresin geldiğinde görememe, telefon elinde, bilgisayar karşısında özlemden delirme hâlleri yaşanabilir akabinde atlatılabilir (yeni bir krize dek)

uzak mesâfe ilişkisinde aldatmaksa, dar alanda kısa paslaşma dinlemeden her ilişkide kişilere bağlı olarak zâten var olan bir ihtimâldir. ister istanbul - mexico city arası yaşansın ilişki, ister göztepe - kadıköy arası, aldatmaya meyilli olan aldatacaktır, zamanla ve mekânla sınırlı kalmak zorunda değildir. sadâkat tamâmen monogami'ye inanmaya ve dâhi erdem sâhibi olmaya bağlı kişisel bir tercihtir. aşka inanmak diye bir şey var ise (ki olsundur) uzak mesâfe ilişkisinin kahramanları olan kişiler 2 ay ya da 1 sene gibi zaman dilimlerinin ayrı düşürmesine prim vermeyecek ''sevmek inanmak işte bunlar benim tam tarzım'' söylemini benimseyecektir.

ne acayip programlar varmış. Hemcinslerimin aptallığını anlamıyorum, neden, ne geçiyor eline? Sigmund'un yazdıklarını okuy*rak yazıyorum, hayır yâni şu kadına 250 tl verip karşında dans etmesi senin hayâtına ne katıyor ey sevgili hemcinsim? Soyunsa bile ne geçecek eline?

Bakın bu bence abazanlık falan da değil, adı başka bir şey.

uzun süreli ilişki, tarafların ''tamam ya ağzına sıçsam da sen artık benimsin'' diye düşünmeye başladığı an bitirilmesi ya da gözden geçirilmesi gereken ilişkidir. çünkü ilişki dediğimiz şeyi ayakta tutan sevgi falan değildir dostlar, saygıdır. bireyler karşılarındakinin kendilerine bağımlı olmadığını idrak edebildikleri an ilişkilerinde ilk günkü vurgunu senelerce yaşayabilir.

uzun süreli ilişki karşınızdakini herşeyiyle tanıyabilmek, sınırlar koymadan sevebilmek ya da güvenebilmek, ''huyun bozuk ama seni böyle de seviyorum'' diyebilmek adına hârikadır. yan yana olmadığınızda dâhi kokusunu içine çekebilmek, tenini hissedebilmek, her ne kadar rol yapmaya çalışsa da canının sıkkın olduğunu tek bir kelimesinden şıp diye anlayabilmektir.
uzun süreli ilişki bittiğinde çok acıtandır. tek kolu kesilmiş gibi hissettirendir, yarım kalmışlıktır, öncelerinde ''şimdi beni kim her hâlimle sevecek'' sonrasında "şimdi kimi bu kadar tanımak için uğraşacağız" diye düşündürendir.

tavsiyem, ilişkiyi uzatmadan önce, şöyle üçüncü ayda falan oturup kendinizi o kişiyle aynı evde yaşarken (ne bileyim ev hayâtındaki tüm prensiplerinizi ve sevdiceğinizin bütün prensiplerinizi çiğnediğini düşünün), tuvaleti paylaşamazken, eğer kadınsanız gece hor hor horlarken, yok eğer erkekseniz bacak kılları uzamışken hayâl etmeniz. ''evet kaldırabilirim'' diyorsanız devam etmeniz yönünde. her ne kadar yüzeyselmiş gibi görünse de bu ve benzeri ayrıntılar ilişkinin üçüncü yılına geldiğinizde görmeye başlayacağınız ayrıntılar olacaktır çünkü.

ikinci tavsiyem yaş kemâle ermeden ilişkileri uzatmayın. 1,5 yıl fazlaca uzamış bir süredir, mümkün olduğunca fazla kişiyi tanıyın ki emek vermeye karar verdiğiniz kişinin gerçekten verdiğiniz emeği hakettiğini anlayabilecek kadar deneyim sahibi olabilesiniz.

ve son tavsiyem karşınızdakini kullanmayın. doğru kişi değilse uzatmaları oynamayın, harcanan zamanın geri döndürülemez olduğunu unutmayın.

Adnan oktar bence bu. Adam şıkıdık şıkıdık göbek attı, eğlendi, yedi-içti, kedicikleriyle ömür sürdü.

Bu başlığı ne zaman görsem bütün istanbul ve izmir dışarıda çılgınca eğleniyor, yiyişiyor ve bir tek ben evde yalnız ve ezik ezik oturuyorum sanıyorum. yozgat, kayseri, kırşehirdekiler de birbirine akşam oturmasına gidiyordur olabilir.

(bkz: bugün de ezildik çok şükür) diyecektim ki pandemi psikolojime iyi geldi bak:)

Ruh hastalıkları da var.

Kadınlar için;

-ulan hâmile miyim acabâ (paranoya)

Erkekler için manik depresiflik;

-erken boşaldıysa depresif

-geç boşaldıysa manik coşkunluk

hülâsâ sevişsek bi dert sevişmesek ayrı dert.

Şarkısı bile var.

Yaz demedim kış demedim eğlendim
Kız demedim dul demedim eğlendim
Rakı içtim şarap içtim sallandım
A canım sallandım.

Hangimiz sevmeyiz ki keyif pezevenkliğini.

Sâdık bir dinleyici kitlesi olan, sesi tavrı ve tarzı kendine özgü, ney saz gitar sitar ne varsa müziğinde kullanan aşmış bir müzik şahsiyetidir kendisi. Ne yazık ki türkiye'de hiçbir zaman hak ettiği noktada tutulmasa da hâlâ kemikleşmiş bir kitle tarafından sevilir ilhan irem.

Pink floyd psychedelic rock yaptığında ooouuww çekenler, aynı müziği ilhan irem yapınca dalga geçti yıllarca, ne kadar yazık değil mi. Yanlış ülkede kalkışmış ilhan irem bu işlere. erkin koray ve orhan gencebay kadar müzik bilgisi olan ilhan irem keşke başka ülkelerde doğsaymış, kıymeti bilinirdi o zaman.

Yıllar evvel harbiye açıkhavada dinlemiştim kendisini en son. Hâlâ müziğine sâdıktı, dinleyicisi de ona.

çok enteresan bir bilgi vereyim de ufkunuz açılsın :

boşanmış erkeklerle tam olarak aynı sayıdadırlar. ne acâyip tesâdüf, ne bir eksik ne de bir fazla. sayıca eşit olmalarına rağmen ülkemizde boşanmış erkekler hakkında pek konuşulmazken, boşanmış kadınlar epey ilgi odağıdır. bu da çok acâyip meselâ.

bunun mümkün olmadığını söyleyen erkek, yalancı, sinsi, şovmen, piç bir erkektir. meriçlik yapacağım diye komik duruma düşmeye gerek yok. sanırsın adriana lima gelse ''kusura bakma duygu yok aramızda'' diyerek reddedecek.

sevmeden sevişmek erkek için mümkündür. defalarca sevmeden seviştim. fakat sevgi ile olanı en değerlisi ve en özel olanı.

Cevâbını kaldıramayacağınız sorular sormayın hemcinslerim. Neticede her kadının geçmişi var biz erkekler gibi.

Ve unutmayın; bir kadının yüreği sırlarla doludur. O ne kadarına izin verirse o kadarını öğrenirsin. Bu yüzden en güzeli hiç sormamak.

Hem ne öğrenmek istiyorsun ki? Kaç kişiyle yattığının ne kadar önemi var? 5 derse mutlu olacaksın da 35 derse mutsuz mu hissedeceksin?

20-25 yaş skalasındayken bu konu çok önemliydi benim için. Yaş ilerleyince bir dirhem önemi olmadığını anladım ve inanın rakamlardan çok daha önemli doneler var. Güven ve sadâkatin yanında rakamların değeri yoktur.

Geçmişe takılmayın ve ilişkinizin güzelliklerini yaşayın. Hayat kısa.

Geçen ağustosta birlikte olduğum bir kadın vardı, 3 ay kadar süren bir ilişki. Ben ona oral seks yaparken videoya çekmişti, başımı kaldırıp çekme şunu demiştim. Sonrasında doğrulup penisimi kameraya sallamış ve içine girip penetrasyona başlamıştım. Hiçbir şekilde kendisi gözükmezken ben her şeyimle ortadaydım. O gün videoyu sildiğini söylemişti.

Biz ayrıldık ve yüz yüze gelmedik bir daha. Whatsapp'ta hep ekli durduk, engelleme yoktu. Arada bir selâmlaşıyor ve iyi misin diyorduk. Pazar günü whatsapp'tan yazıp görüşelim mi dedi, pandemiyi bahâne ederek salladım onu. Sonra şak diye videoyu yolladı, bak bende ne duruyor dedi. Silmemiş videoyu. Tedirginim çünkü ne yapacağı bilinmez dengesiz bir kadın. Şu an bir tehdit falan yok, bunun için sebep de yok ama şakayla karışık ''vereyim mi internete ehehehe'' falan diyor. Kızdırmıyorum ve geyik yapar gibi görünüyorum. Yarın akşam için sözleştik, ona gideceğim. Görünürde 2 ay aradan sonra sevişeceğiz ama tabii ki niyetim bu değil. Telefonunu alıp görüntüleri sileceğim, gerekirse zorla alacağım. Şu an suyuna gidiyorum onun, ''çok özledim seni'' falan diyorum.

Tedirginim, o görüntüleri elinden almam gerekli çünkü her şeyim ortada.

Çoğu erkek yapabiliyor, çoğu kadın yapamıyor.

Biz erkekler için sorun şu; orgazm olduğun an tüm atmosferin dağılıp ''ulan şimdi nasıl kurtulucam şu yataktan'' demek var ya hani.

Ben uzun süredir nâdirattan giriyorum. Mermaid mevzusu bittikten 2 gün sonra falan girip yazılanları gördüm ve anladım. Sonrasında birden bu yazar peydahlanmış ve mermaid gibi açık oylamış vs. ilk gördüğümde aha dedim geri dönmüş, burda film kopar kesin.

Yâni son kopan mevzûya en yabancı kişi olan benim bile aklıma mermaid olduğu geldi. Ayrıca kadın gibi başlayıp erkek gibi devam etme olayı var ki hadi hayırlısı bakalım:)

Oturup anası ve babasıyla konuşması gerekli, niyetleri neymiş bir sorsun.

(bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya)