(bkz: korku) nedir?
bu yazıda korkulara evrimsel süreçte yaklaşacak, bilimsel olarak ele almaya çalışacak ve korkularımızın kaynaklarına cevaplar arayacağız..
öncelikle düşünürler korku için ne demişler onlara bakalım;
“Korkunun kaynağı gelecekte yatar. Kim gelecekten kurtulmuşsa, korkacak hiçbir şeyi yoktur.” - Milan Kundera
“Korku işe yarayabilir ama korkaklık hiçbir işe yaramaz.” - Mohandas Gandi
korku temelinde evrimsel sürecin, 'bu da sana hayatta kalman için' bir armağandır dediği, çok faydalı bir duygudur. tıbbi açıdan korkan insanda, titreme, terleme, benzi solma, kalp çarpıntısı yaşanır...
her şeyi en başa alalım...
biz doğduk, evet ilk doğduğunuz zamanları gözünüzde canlandırın. ufacık bir bebektik henüz, ve dünyanın en cesur insanı ne bir şovalye ne bir kral ne de bir insan tanrıydı. dünyanın en cesur insanı o an bizdik. çünkü o gün hiçbir korkumuz yoktu. korkuyla henüz tanışmamıştık. ve bu cesaret abideliğimizi 1 hatta 2 yıla kadar uzatabiliriz. önceleri beynimiz, sadece birincil bakıcılarımızı (annemiz) tanıyabilecek kadar gelişmiş olduğu için, ona karşı tepki vermeye başlarız. tepki verdiğimiz irkildiğimiz şeyler tamamen, yüksek ses ve aniden beliren nesnelerdir. aylar geçtikçe, nesnelerin kalıcılığını ve nesnelerin nedenselliğini öğrendik. ve sonra 2 yaşımıza yaklaştık boyut kavramı gelişmediği için. belirsizliklerden korkmaya başladık. ve küçücük olduğumuz için büyük hayvanlardan, karanlıklardan, belirsiz sesleren korkmaya başladık.
3-4 yaşına geldiğimizde ise, gelişen hayal gücümüz nedeniyle, canavarlardan, ruhlardan perilerden, kendimizin veya yakınımızın başına kötü bir şeyler gelmesinden korkarız. hayaletlerden cadılardan etkileniriz. fiziksel bireyselliğimiz henüz olmadığından yalnız yatmak çok korkutucudur.
5-8 yaşlarında ise, insanlardan korkmaya başlarız, doğaüstü varlıklardan, gök gürültülerinden yalnız yatmaktan, kendi oynadığımız oyunlardan korkma eğiliminde oluruz. daha ilerleyen dönemlerde uçak kazalarından, ailemizin başına bir şey gelmesinden, endişeleniriz... 5 ila 7 yaşın altındayken, beynimizde prefrontal kortekslerindeki entegrasyon eksikliği nedeniyle cesaret gösterme yetimiz yoktur. Tek seferde yalnızca bir yoğun duyguyu hissedebiliriz, bu yüzden korkularımız bizi bunaltabilir ve sinirlenebiliriz, karşı koyabilir veya saldırganlaşabiliriz...
peki bütün bu korkularımızın kaynağı nedir?
yukarıda bahsettiğimiz gibi korkuya anlam yüklememiz çok sınırlıdır, çocuğa o şeyden zarar gelmesi, yakınlarından birinin ondan korkması, korkulan şeylerin doğal materyallerle ilişkisi olması. gibi. mesela en çok korkulan fobilerden biri karanlık ve köpek korkularıdır. küçüklüğümüzde birileri bizi karanlıkta tam da önemli yaşlarda korkutmuşsa, veya köpekler bizi ısırmışsa saldırmışsa ileride karanlıktan ve köpeklerden korkma eğilimi gösteririz.
hepimiz için hayatımızın belli dönemlerinde, babamızı birer süper kahraman, annelerimizi dağ gibi arkamızda duran figürlere oturttuk. babalar hiç hastalanmaz, anneler her şeyi halledebilir.. bu uğurda anne ve babaların yüksek ölçüde fobisi haline gelmiş şeyler, çocukta'Da aynı şekilde gözlenebilir. babanızın yükseklik korkuları vardır siz de önemli yaşlarda buna şahit olursanız, babam benim için kahraman, babamın korktuğu şeyden benim de sakınmam lazım diyerek bir fobi geliştirebilirsiniz. veya özellikle din ve inanç korkusu. görünmeyen bir varlığın insanları cezalandırdığı ve ödüllendirdiği korkusu insanlarda ömürleri boyunca tanrıya karşı bir korku acaba yaşatabilir. hatta bütün bunlardan bağımsız, küçükken korku filmi izlemişseniz, o korku filmlerindeki alakasız temalar sizin fobiniz hale gelebilir. mesela bir korku filmi ıssız bir otoparkta geçiyorsa, ileriki yaşlarınızda sessiz otoparklardan korkmaya başlarsınız. denizde yaşadığınız bir facia, sizi havuzlara karşı fobi sahibi yapar. nefessiz kalmaya, duş alırken bile korkarsınız.
ancak, korkular bizim evrimsel süreçte hayatta kalmamızı sağlayan temel etkenlerden biridir. daha çok korkmak, daha çok saklanmaktır. saklanmak, hayatta kalmaktır. hayata kalabilmek genlerini bir sonraki soya aktarabilmek demektir. bu süreç bugün için de aynen değişmemiştir. hayatında korkuları olmadan yaşayanların daha az hayatta kaldığı yönünde araştırmalar vardır. ölmekten korkmayan insan, önlem almadan yaşar. daha hızlı araç kullanır, daha çok yara alır ve ölüm riski artar. öldüğü içi genlerini bir sonraki soya aktaramaz...
korku, hem kendimiz için hem de yakınlarımız için alarmda ve sağduyulu olma yetisini bizlere kazandırmıştır. hiçbir korku ve ağrı hissetmeden trafik kazası yapmış olsaydık. hiçbir korkumuz ve canımızın yanması olmadan ateşe dokunabilseydik hem kendimiz hem de sevdiklerimiz bundan büyük zarar görürdü. gerçek korku, ''kaza ve hayati durumlarda önlem almayacak adar az, tepkisiz kalacak (donakalacak) seviyede de fazla olmamalıdır''
tıbbi açıdan korkular 3 ana gruba toplanır bunlar;
genel korku bozukluğu
panik bozukluk
fobik bozukluk
(bkz: genel korku bozukluğu)
anksiyete de denir. her 100 kişiden 5-6 kişide bir görülen bir durumdur. yaşla beraber görülme sıklığı artar. genelde hiçbir neden yokken, veya nedenler korkularla anlamsız ve çelişkili olduğu durumlarda görülür. kişiler, aşırı endişe içerisine kapıldıklarının farkındadırlar ancak, bunu yenemezler. titremeler, seyirmeler, sıcak ateş basması, yorgunluk sersemlik gibi belirtileri olabilir. nedenleri ise, kaygılardır..
Panik Bozukluk
aniden beliren, ve insanı dehşete sokarcasına titreten, bir kriz anı ve bir korku nöbetidir.
bu krizlere çoğumuzun aşina olduğu şekli ile panik atak diyoruz. sebepsiz yere aniden başlar 30 dakika kadar insanı krize sokar ilk 10 dakikası içerisinde maksimum düzeye ulaşır. sebebi ise, ölme, felç geçirme veya atağın tekrar başlayacağını zannetme gibi çok çeşitli nedenler yatar. bu konuya ayrıca panik atak başlığında uzun uzun belirteceğim. şimdilik kısaca geçiyorum.
fobik bozukluk
bunun da kendi içerisinde üç tipi vardır. agorofobi, özgül fobiler, sosyal fobiler. (bunları da ayrı ayrı kendi başlıklarında açıklayacağım)
agorofobi: evden çıkamama, kalabalık ortamlara girememe tünele girememe sinemaya, uçağa, asansöre binememe korkularıdır.
özgül fobiler: en yaygın olanları, kan, enjeksiyon, kaza, yılan, kedi köpektir. özgül fobilerde insanlar, fazla dürtülendiğinde çoğunlukla bayılırlar. ciddi fobilerdir.
sosyal fobiler: medeni cesaretsizlik, toplumda küçük düşme, toplum önünde bir şey yapamama korkusu. aslında hepimiz bunu yer yer yaşıyoruz. bunun da iki tipi vardır.
yaygın sosyal fobi, özgül sosyal fobi
dünyanın neresinde olursak olalım, insalığın ortak korkuları vardır. bu korkular genel olarak, yılan, gök gürültüsü, örümcek, uçak ve yükseklik, köpek, deniz, delik görme korkusu, kalabalık, doktor ve enjeksiyon korkularıdır..
her şeye rağmen, korkularımız sayesinde evrimsel olarak bu günlere kadar gelebildik. ne mutlu korkabilenlere...
iyi ki doğdun Urania. Sağlıklı, bol şanslı ve huzurlu bir yaş dilerim.
çok teşekkür ederim hepimizin güzel yılları olsun :)
Bugun dogumgunudur. Dogum gunun kutlu olsun (yazar: urania)
çok teşekkür ederim :) buralara taşımasaydık :))
Şimdi bir kadının heteroseksüel erkeği tarif etmesi ne kadar uygun ne kadar değil bilemem. Ben başlayayım siz arkasını getirin ey sözlüğün hetero ulema takımı.
Bu cins, sözüm meclisten dışarı kadınseverdir. pek tabii sadece sevmekle kalmaz. Polis kayıtlarına bakarsak kadınlarla epey derdi olan bir cinstir.
Bir sürü hanzoluğunu evrime bağlamakta epey ustadır.
Sen aldattın de, evrim der.
Dövdün de, e evrim!
Öldürdün de, evrim valla..
Neslin devamı için el mahkum bu cinsi adam etmek zorunda olan heteroseksüel kadın, çağlar boyu elinden geleni yapıp durmuştur ama daha evrimini tamamlamamış erkek için epey vakit var görünüyor.
Bu cins, sözüm meclisten dışarı kadınseverdir. pek tabii sadece sevmekle kalmaz. Polis kayıtlarına bakarsak kadınlarla epey derdi olan bir cinstir.
Bir sürü hanzoluğunu evrime bağlamakta epey ustadır.
Sen aldattın de, evrim der.
Dövdün de, e evrim!
Öldürdün de, evrim valla..
Neslin devamı için el mahkum bu cinsi adam etmek zorunda olan heteroseksüel kadın, çağlar boyu elinden geleni yapıp durmuştur ama daha evrimini tamamlamamış erkek için epey vakit var görünüyor.
Valla cinsel sözlük deyince önyargıyla girdim ama bayağı eğlenceli ve samimi bir mecra olmuş. İşin garibi ismine rağmen bu kadar zararsız ve edepli cinsellik konuşulan bir yer olması şaşırtıcı. Özgürlük böyle bir şey demekki. İlk defa liberalizme bu kadar inanmaya yakınım. Ne diyoruz : bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.
evrim teorisini sorgulamama yol açmış videodur. Yahu böyle bir yeteneği siz erkekler nasıl olur da maymunlara bırakırsınız?
Bizim evrimsel sürecimizde istenene ulaşabilmek için dil ve zeka gelişmiş işte ne kötü değil mi? :D
Öyle. Kendi kendinize eziyet etmişsiniz
:D
google ile barıştık an itibariyle artık bir reklam yayıncısıyız
djmag'in dünyanın en iyi 100 dj sıralamasına giren türk dj ümmet özcan'ın yeni klibi gururumuzu okşadı
Hala taş devrinde olan erkek yazarlara tavsiyem gözünüze kestirdiğiniz dişiyi saçından tutup yerde sürükleyin. Varsa ağır bir cisimle kafasına vurun. Kendinden geçeceği için sırtınıza atıp istediğinizi yapabilirsiniz.
Bir tık yukardakiler için bakınız kusturmadan sarhoş etme yolları adlı başlık.
Bir tık yukardakiler için bakınız kusturmadan sarhoş etme yolları adlı başlık.
sanskritçe dilinde birleşme anlamına gelen ezoterik bir öğretidir. Mottosu “seks boşalmak için yapılmamalıdır fakat kişi kendini tutmamalıdır.” Uzun süreli ilişkilerde ve evlilikte tercih edilmesinden yanayım. Monotonlaşan yatak odanız, bir süre sonra kendisini ölü yatak odasına bırakacaktır. Biz bunu istemiyoruz. arzularımızın ve şehvetimizin bitmesi bize farklı sorunlar olarak dönecektir.
Maithuna birleşmeyi öncelikle spiritüel anlamda ele alır. Fiziksel olarak hissetmeyi size sunar. Kısıtlı hareketler, duruş pozisyonları, sadece birleşip beklemek. Günümüzün hızlı seks hayatına karşı bir devinimdir. Seksin sorunlardan kaçtığın bir aktivite olarak görülmemesi, karşındakinin etten ibaret olmadığını “anladığın anı anlamaya” yöneliktir.
“Maithuna (cinsel tören usulleri) uzun ve güç, çileli bir çıraklık döneminin taçlanması olarak görülür. Tüm bu evrelerden geçtikten sonra kişi cinsel birleşmenin yaşanacağı kişinin, bir öteki olmadığını, her türlü ikilik deneyiminin ortadan kalkabileceğini ve cinselliğin ilahi bir tezahür olduğunu algılayabilir.
Tantra öğretisinde bedenin cinsel pozisyonu değil, zihnin pozisyonu önem taşır. Ancak yine de şehvet bir araç rolü oynar, çünkü normal bilinci ortadan kaldıran ve Nirvana halini başlatan azami gerilimi sağlar. Aydınlanmaya ise soluğun, düşüncenin ve meninin hareketsizleştirilmesiyle erişilir. Sperm akışının kontrolü, erotik trans için hayatidir.”
--
Seks yogasına gece sakinliğinde başlanılmalıdır. Yatak odanızın belirli bölgelerine mumlar yerleştirip sadece mumların loş bir ışık sunduğu ortam yaratılmalıdır. Partnerlerin gözleri bağlı olması ve lotus oturuş pozisyonunda birleşilmelidir. (Deneyimlerime göre cowgirl daha iyidir. Biribirinizi belinizden kemerle bağlayıp sabitleyin.) Hareketsizlik ele alınmalı, sadece hissedip dokunmaya yönelik olmalıdır. “Bel hareketlerini unutun.” Sadece birleşip bekleyerek mayhoş duruma geleceksiniz, hisleriniz o kadar hassas ve bir o kadar kuvvetli olacak. Birbirinizin kasılışlarını önemlisi birlikte sadece “bekleyerek gelmenin” tadını çıkaracaksınız.
Ella, doğum kontrol hapları kullanmayı unutmayın. Dışarı akmak yok sadece içeriye.
Saygılarımla.
son 5 yılın hastalığı. Canı sıkılan depresyona giriyor. Üstelik sebep filanda yok ortada. Özellikle gençlerde oldukça fazla. Tedavisi iş bulup çalışmak. günde 6-7 saat veya daha fazla çalışan bir insanın depresyona girebileceğini sanmıyorum (bkz: swh)
ilişkilerine yanlış isim koymuş ve takdir edilmeyi bekleyen biridir. Daha küçük yaşlardayken aç göster bakayım amcana pipini tarzı söylemlerle büyütülmüş birisiyse gayet normal bir durumdur. Yazık!
Tespit doğru. Ya da gizli gay olma ihtimali de olabilir. İspat etme çabasındadır çakmamaları için.
pek de gizli gay değildir sadece gizliyordur :D
😂
Ekşi sözlük'te ilanı görüp buraya gelirken aklımda, sen şusun, sen busun denmeden, kimse tarafından aşağılanmadan rahatça cinsellik hakkında yazabilmek vardı.
Hakkını yemeyeyim kimsenin, şahsıma yönelik bir aşağılama ile karşılaşmadım. Ama açılan başlıklarda, yazılan entrylerde inanılmaz bir kadına yönelik aşağılama ya da daha doğru ifadeyle söylemek gerekirse "yok sayma" var.
Ben seksin, bunu almak ve vermek üzerinden algılayan insanlara bırakılmayacak kadar önemli bir şey olduğunu düşünüyorum. Dilerim ki, bu düşüncemi paylaşan insanlar vardır ve ben de hevesle yazmaya devam ederim...
Hakkını yemeyeyim kimsenin, şahsıma yönelik bir aşağılama ile karşılaşmadım. Ama açılan başlıklarda, yazılan entrylerde inanılmaz bir kadına yönelik aşağılama ya da daha doğru ifadeyle söylemek gerekirse "yok sayma" var.
Ben seksin, bunu almak ve vermek üzerinden algılayan insanlara bırakılmayacak kadar önemli bir şey olduğunu düşünüyorum. Dilerim ki, bu düşüncemi paylaşan insanlar vardır ve ben de hevesle yazmaya devam ederim...
bu düşünceni paylaşıyoruz ve hevesle yazmanı da bekliyoruz.😄
Örneğin toprak solucanları hermafrodittir. Hayatlarının ilk döneminde erkek, son döneminde dişi olurlar.
bir de doğum yapan erkek deniz aslanı var ama o başka bişi galiba..
bir de doğum yapan erkek deniz aslanı var ama o başka bişi galiba..
istanbul garden fiesta'da 15-16 haziran 2019'da gerçekleştirilecek festival.
biletler kişi başı 220 TL civarı. 2 günlük giriş hakkı var. (biraz pahalı)
değişik tipli ve giyimli ama kimseye zararı olmayan insanların elektronik müzik eşliğinde eğlendiği piknikten hallice bir festival.
onlarca dj, hafif tempolu elektronik müzikle katılımcılara güzel zaman yaşatıyor.
spor kıyafetlerle gidilmesi iyi olur.
biletler kişi başı 220 TL civarı. 2 günlük giriş hakkı var. (biraz pahalı)
değişik tipli ve giyimli ama kimseye zararı olmayan insanların elektronik müzik eşliğinde eğlendiği piknikten hallice bir festival.
onlarca dj, hafif tempolu elektronik müzikle katılımcılara güzel zaman yaşatıyor.
spor kıyafetlerle gidilmesi iyi olur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?