arka arkaya gelen gumball mavi alakarga ve bu çizgi dizi. Çocuklara uygun gibi görünmüyorlar:) özellikle advanture time bazen ürkünç, korkutucu, izlerken değişik hisler yaşatıyo insana..
-çünkü her zaman sen kazanamazsın oyuncuları yensen de şansı yenemezsin. Bazen ritmin durur, karşındakini anlarsın ama yine de hata yaparsın.
-O'na güvendiğin için.
-kendine bile güvenemediğin için.
Natalie portman adını hatırlayamadığım bir film türkçe dublaj.
-O'na güvendiğin için.
-kendine bile güvenemediğin için.
Natalie portman adını hatırlayamadığım bir film türkçe dublaj.
'you're my best friend' şarkısını çok beğeniyorum. Haklarında çok şey bilmiyorum, ancak bir dönem efsane olduklarını ve kalıcı iz bıraktıklarını anlayabiliyorum.
Ben link atmayı beceremiyorum efendim ama bana pamela spencein pekçok şarkısı bu hissi veriyor.
'Eğer dinlersen' şarkısı hele orada 'kalbimi kırma birgün duracak nasılsa, kafaları çekip muhabbet edelim, sonra uyuruz ya da sevişiriz' sözleri..
Yine pamela 'şuna da bak' şarkısı
Yine pamela 'beni de mi istanbullu zannettin' şarkısı, en güzel sözler 'çıplakken de güzel misin diyen bakışlar emin olunca gözde beliren ışıltılar'
Bi de pamela zaten çok seksi hatun be öyle değil mi;)
Bunlar az kişinin bildiği şarkılar ve sözler peki popüler olanlara bakalım ilk aklıma gelen demet akalın koltuk
'Evde sıcacık yatak istemezsen koltuk da rahat':)))
'Eğer dinlersen' şarkısı hele orada 'kalbimi kırma birgün duracak nasılsa, kafaları çekip muhabbet edelim, sonra uyuruz ya da sevişiriz' sözleri..
Yine pamela 'şuna da bak' şarkısı
Yine pamela 'beni de mi istanbullu zannettin' şarkısı, en güzel sözler 'çıplakken de güzel misin diyen bakışlar emin olunca gözde beliren ışıltılar'
Bi de pamela zaten çok seksi hatun be öyle değil mi;)
Bunlar az kişinin bildiği şarkılar ve sözler peki popüler olanlara bakalım ilk aklıma gelen demet akalın koltuk
'Evde sıcacık yatak istemezsen koltuk da rahat':)))
bunun tersi de senin alışveriş fişinden kasiyer kızın ismini öğrenip sosyal medyada peşine düşmen olabilir. Bu da seyrek rastlanan bir olay değil;)
%98
Muasır medeniyetin geldiği son nokta eğer gerçek ise:) bizde de herkeslerin umut bağladığı imamoğlu bile 'biz de havuz yaptık kadın ayrı erkek ayrı yüzüyor işte' demek zorunda hâlâ oy alabilmek uğruna.. ortamlarda batının ahlaksızlığı dersin kim bilecek..
yaş geçtikçe kilo kontrolü zorlaşıyo arkadaşlar kadın için de erkek için de. Ha üç çocuk doğurup yarın yeniden evlendirsen yine sırıtmayacak incecik fizikli hatun da var. Daha senesi çıkmadan sekiz on kilo alan hatun da. Eğer genetik miras yüzünüze gülmedi ise seneler geçtikçe yediğinize içtiğinize daha bi dikkat etmeniz gerek. Bu konuda sadece kadınları gömmek yersiz erkekler olarak biz de götü göbeği koyveriyoruz. Elimizden geldiğince sağlıklı beslenme ve spor önemli;)
haberci kadınlarımızda bu gece;) kendisi başarılı bi ablamızdır kabul. Ancak benim favorim kaç sene önceki kısa saçlı sarışın ceren bektaş:)))
Allah affetsin ama cenaze bu :d
belki fotojenik değil belki foto yüksek çözünürlükte değil:) tamam da kardeşim sen bugün tvde gece haberlerini izledin mi sene 2011 2012 falan jest mimik aura önemli;) ya da enson çare beğeni meselesidir, saygı duyarım:)
Konyaya hiç gitmedim ama çok konyalı tanıdım. Tanıdıklarımın çoğu iyi insanlardı. Açık fikirli insanlar eğitim seviyeleri de yükseldikçe memleket farketmeksizin aklı başındalığa doğru evrilir arkadaşlar. İşte bu ilk grupta tanıdığım kişiler benden bile özgürlükçü, çağdaş kimselerdi. İkinci grup insan bildiğin yurdum insanı iyi niyetli ama derin düşünmeyen, zararsız fakat ne yazık ki tahriklere de açık. Az sayıda da sevmediğim sevemeyeceğim cinsten insan tanıdım konyalılardan. Ha üstteki entryde bi oruç olayı var ben de diyorum ki ya ne olacağıdı?! :) maalesef her türlü linçte başı çeken insanların çoğu kafa olarak hastalıklıdır diye düşünüyorum. Aynı tip insan adı çıkmış bir kadını da linç etmeye kalkar, ancak öncesinde kadından faydalanma yoluna gitmek karşılığında çözümler(!) Korumalar(!) Önerebilir, istediğini elde edemezse yine linçte başı çeker.
Kusura bakmayın arı kovanına çomak sokacağım ama aklı başında herkesi ürküten ve üzen çocuk hatta bebek tacizleri, tecavüzleri durumunda da öfkeli kalabalığın ön sıraları bana samimi gelmiyor, hele ki ortaya çıkan olayların belki onlarca mislinin hiç ortaya çıkmadan yaşandığını düşünürsek.
Kusura bakmayın arı kovanına çomak sokacağım ama aklı başında herkesi ürküten ve üzen çocuk hatta bebek tacizleri, tecavüzleri durumunda da öfkeli kalabalığın ön sıraları bana samimi gelmiyor, hele ki ortaya çıkan olayların belki onlarca mislinin hiç ortaya çıkmadan yaşandığını düşünürsek.
Benim eski patronumdur, kendisi tam bir mirasyedidir, ne zaman tarla dükkan vs. satsa cebinde ve çantasında deste deste paralar soluğu horoz dövüşünde alır, hipodroma koşar, paraları ezer. Paralar azalınca cebinden çıkarmaya el attığında parayı pavyonlarda ezen eski köy zenginleri gibi arkasını dönüp sayar:)
her ne kadar zaman içinde tamamen yok olacak gibi görünse de ben kağıt parayı seviyorum. Kredi kartı kullanımı hiç olmadığı ya da çok çok az olduğu zamanlarda esnaflarda da tomar tomar kağıt para bulunurdu, o tomarları seviyorum. Bankamatik ekranında ya da internet bankacılığı ile telefonda ve bilgisayarda gördüğüm rakamlar beni öyle heyecanlandırmıyor, eski filmlerdeki para dolu bavullar çok daha güzel:) cebinden deste deste para çıkaran adam ise ne bileyim eğer esnaf değilse çok da sevimli bir adam değildir galiba şu zamanda..
her ne kadar zaman içinde tamamen yok olacak gibi görünse de ben kağıt parayı seviyorum. Kredi kartı kullanımı hiç olmadığı ya da çok çok az olduğu zamanlarda esnaflarda da tomar tomar kağıt para bulunurdu, o tomarları seviyorum. Bankamatik ekranında ya da internet bankacılığı ile telefonda ve bilgisayarda gördüğüm rakamlar beni öyle heyecanlandırmıyor, eski filmlerdeki para dolu bavullar çok daha güzel:) cebinden deste deste para çıkaran adam ise ne bileyim eğer esnaf değilse çok da sevimli bir adam değildir galiba şu zamanda..
istanbulda belli bir zaman aralığında yaptığı binaların ciddi bir depremde mutlaka yıkılacağını çünkü maliyeti düşük olsun diye deniz kumu kullandıklarını da itiraf etmiş adamdır, hukuk devleti türkiye'de pek tabi ki kendisine birşey olmayacaktır. Ayrıca ingiliz otomotiv ensüstrisinin de çok sayıda lüks araba aldığı için kendisi sayesinde ayakta durduğunu iddia etmiştir, ki kısmen haklıdır. Lüks otomotiv endüstrisi eski komünist ülke oligarkları, körfez ülkelerinin petrol zenginleri ve kendisi gibi en üst sınıf müteahhitlere arz sağlarlar. Bu ülkelerin hasta ruhlu fakirleri de böyle adamlara hayrandırlar tabi, kodu mu oturtan, para güç ve kadın sahibi. Mensup olduğunuz toplumun ortalaması için doğru düzgün eğitimi de, rafine bir kabiliyeti de olmayan ve hatta aile terbiyesi de almamış, ancak gözü karalık, hırs, her devrin adamlığı ve müthiş ahlâkî, siyasi manevralar ile en tepede olan insanlara bakınız. Seda sayan, hülya avşar, ibrahim tatlıses, ağaoğlu, demet akalın vs. Bu insanların onlarca rezilliği gün yüzüne çıksa bile saygı görmeye devam ederler. Çünkü asgari ücretle çalışıp soluğu iddaa bayinde alan adam, berberde geyik yapan herif, konfeksiyonda çalışıp kazandığı üç kuruş para hayırsız babası tarafından alınan kız, böyle insanların tamamı parayı ve şöhreti eline geçirebilse bir seda sayan bir ibrahim tatlıses bir ağaoğlu olacaklardır.. sakın parayı ve gücü elinize almadan yanlış bir hamle yapmayın yoksa yiyeceğiniz dayak çok büyük olur, zirveye çıkabilseydiniz size tapacak olan güruh sizi bozuk para gibi harcayıverir..
gayet de veriyoruz, hele şimdi kaç yıldır akıllı telefon, foto, konum, vatsap, şu bu iyice zorlaştı bu işler.. kaç sene önce ev arkadaşım çalıştığı işyerinde şefi olan hatun ile gizli kapaklı iş çeviriyor, hiyerarşi gereği saklanan ilişki, ikisi de garip bir haz alıyor. Biz de kimse bilmiyor sanıyoruz, meğer anlaşılıyormuş bir şekilde ama bizimki kurnaz, renk vermez cinsten.. yine sivri akıllı iş arkadaşı bizimkine soruyor 'ya kardeşim anladık şefi götürüyorsun, amma sadece birşeyi çok merak ediyorum, onun ağzı çok kokuyo, öpüşürken sorun olmuyo mu?' Bizimki hiç renk vermez 'evet birader bana da onu yap bunu yap diye işyerinde konuşurken ben de rahatsız oluyorum bi iki adım geriye çekiliyorum.' Yani çook uzun süreler itiraf etmez bizim namussuz:)
Ha ikili ilişkinin üstüne bi üçüncü kişi, anlaşılıyor arkadaşlar ne yapsan ne etsen biyerde açık bulunuyor.. istisnalar kaideyi bozmaz ayrı..
Ha ikili ilişkinin üstüne bi üçüncü kişi, anlaşılıyor arkadaşlar ne yapsan ne etsen biyerde açık bulunuyor.. istisnalar kaideyi bozmaz ayrı..
bunun kamuya açık hali şov tvdeki o gelinler yarışın hadi programıdır. Evlendikten sonra hiç sevişmeyecek misiniz, bu nedir ulan heryer pespembe, iğrenç açık mavi, kirli kırık beyaz, senin yatak odandaki yolluk olmamış püskülünü beğenmedim. İkramda kısır, bilumum hamur işi, kilo aldırıcı, yağ bağlatıcı yiyecekler.. öğrenci evindeki yayı bozuk bilmem kaçıncı el yatak, hasbelkader kelepir ele geçmiş üstüne kan ter gözyaşı sperm damlamış minderine ekmek kırığı, çiğdem kabuğu düşmüş sitkom koltuğu libidoyu daha çok besler seksi akla düşürür, bu evdeyse işten gelsen 'kocişkom yorgun' 'ona yemekler hazırladım' 'düğünümde onbeş bilezik' tadında instagram hikayesi, bu evde gerçekten sevişme arzusu oluyor mu, yoksa bitse de gitsek, akşam olsa da uyusak mı diyorsunuz. Erkekler buna zorlanıyor, teslim ediliyor, anladık. Peki ya kadınlar, kadınlarımız, neyi amaçlamakta, nereye varmak istemekteler??
'eden bulur güzelim kalır sanma yanına' durumu. Nasıl açıklayalım hukuki bir anlaşmazlık söz konusu ise mahkemeler vs. bir şekilde adaleti sağlar, bizim ülkemizde bunun her durumda değil çoğu vakada bile işlediğine inanan var mı varsa eğer pamuk prenses ve yedi cüceler masalına ali baba ve kırk haramilere de inansın. Diğer bir ayağı ilahi adalettir. Eden bulur çünkü adil yaratıcı mazlumun ahını yerde koymaz. Bilemem, bana bu da pek inandırıcı gelmedi. Elbette nice kötülük sahibi bir yerde sert kayaya çarpar ve bu da aha işte ettiğini buldu şeklinde yorumlanır. Yaşama devam etmek için ps.kolojik olarak güçlü kalmamız gerek, dolayısıyla kendimize böyle yalanlar söyleriz, kendimizi de çevremizi de inandırırız. Benim fikrime göre ise özellikle bizim gibi ülkelerde ve toplumlarda yapanın yaptığı yanına kâr kalıyor, Maalesef, hızla azalması dileğiyle..
Gönül işlerinde bu nasıl oluyor derseniz aynı derim, burda da pek fark olduğunu sanmıyorum..
Gönül işlerinde bu nasıl oluyor derseniz aynı derim, burda da pek fark olduğunu sanmıyorum..
ne dersek diyelim erkekler olarak özellikle aranmasak da bulduğumuzda yok demeyi bilmeyiz Genelde, acı mı tatlı mı bilemem ama bi gerçek. Ben teşebbüste de bulundum, aldattım da geçmişte. İşin komik tarafı teşebbüs ettiğimde başarılı olamadım:) yani özellikle aldatmak istedim ama yapamadım hatta rezil oldum o dönem sevgilim hem kızdı, hem dalga geçti, ama beni bırakmadı, ellere yar etmem dedi ve bir süre daha sürdü ilişkimiz. Oysa ki sonraları aldatmayı hiç istemediğim, düşünmediğim hani aranmadığım zaman kısmet ayağıma geldi. En kolay ve zahmetsiz ve eyvallahsız one night stand tarzı ilişkiler nerde derseniz, bazı yazlık sitelerdedir derim. Burada evli kadınla da birlikte oldum, ertesi gün küçücük çocuğunu görünce içim bi acayip olmuştu, toydum çok gençtim, milf mature nedir pornolarda bile görmediğim bir devir, zaten o zaman cd devriydi. Yine akranlarım arasında kaç erkeği aynı anda idare ettiğini gururla anlatan dişiyi de orda gördüm, bi kızı kıvama getirmenin ve seksin bu kadar kolay olabileceğini düşünmezdim, demek ki olabiliyormuş.. belli bir yaşa kadar 'skor' peşinde koşmak ve iyi kötü ballandırarak anlatmak evet erkeklerin çoğu arasında adı konulmamış bir yarış gibidir. İşin garibi benim gerçek sevgililerim 'esas kızlar' hep öğrendiler yaptıklarımı, kimini ben açık ettim kimi iyi iz sürdü itiraf etmek zorunda kaldım, hiçbiri o anda 'lanet olsun boyun posun devrilsin ben yokum artık' demedi. Pekçok arkadaşımda da benzer durumlarda benzer şeyleri gözlemledim. Kadınlar bu durumda genelde erkeğini bırakmak istemiyordu, onu sıkıştırıyor, zorluyor, belki hayatını zehrediyor ama terketmiyorlardı. Belki bu durum kadınların açıklaması gereken bir meseledir. Ha dersen ki sende yemişsindir boynuzu ruhun duymaz, olabilir derim, hayatta olmaz olmaz, yaşadıkça öğrendim bunu..
Bazen senin ve senin gibilerinin paylaşımlarını okuduğum zaman hayatıma giren tüm erkeklere kalben teşekkür ediyorum. Kendimi de takdor ediyorum doğru tercihler yaptığım için. Ayrılsak bile birbirimizin yüzüne bakabilecek saygıyı kaybetmedik. Aldatıldığı halde gitmeyen kadınlar ise , umarım tez zamanda gerçekten birileri tarafından sevilirler ve saygı görürler. Evli biriyle olup bunuda bir matah gibi anlatıp sonra çocuğuna da üzüldüm minvalinde günah çıkaranlarında aynısını yaşamadan ölmemelerini temenni ediyorum.
Kimse büyük konuşmasın, tecrübeyle sabittir. Sana katılıyorum odipus
fridacım yorum için teşekkürler, kendini takdir etmen de güzel, kendi içinde tutarlı ve mutlu olduğunu düşünmen de güzel ne mutlu sana umarım istemediğin şeyleri hiç yaşamazsın.. bana gelince ben seni ne takdir ediyor ne de kınıyorum, çünkü bence böyle değerlendirilecek şeyler değil bunlar takdirlik kınamalık mevzular değil yani. Evli biriyle olduğumu anlattım evet ama matah bişey gibi anlatmadım sadece anlattım, çocuğuna o gün üzüldüm evet bugün ise üzülecek sevinilecek herhangi birşey görmüyorum bu konuda kınanacak takdir edilecek bişey de, yani günah falan çıkarmıyorum, köprünün altından çok sular aktı o zaman değer yargılarım başkaydı şimdi başka.. son olarak hayat gri tonlardan oluşuyor herşey siyah beyaz açık ve net değil yaşadıkça anlıyoruz..
beyaz popo sana da teşekkürler:)
dolu dizgin duygularla küçük sayılabilecek yaşlarda birbirini bulup ilişkilerine kesintisiz devam edip sonunda evlenen bi kaç kişi tanıyorum. Bu nerden baksan aşk evliliğidir galiba, ya da yıllarca süren birliktelik çok yoğun bir bağlılık yaratmıştır, taraflar ufak tefek ayrılık krizleri yaşasa da birbiri olmadan yapamaz ve evlenirler.
Bir de yıldırım aşkı tabir ettiğimiz bir başka çeşit vardır. Çok kısa sürede çok yoğun duygular ve genelde en geç altı ay çok çok bir yıl sonunda evlilik, bu da aşk evliliğidir.
Bunlar dışında kalan neredeyse tüm evlilikler bana az çok mantık evliliğiymiş gibi geliyor. Genelde çiftlerin ve türkiye özelinde ailelerinin belli kaygıları vardır, bu kaygılar minimum düzeye çekilebildiği ölçüde evlilik gerçekleşme ihtimali yükselir. Evlilik kararı birlikte bir gelecek inşa etme kararıdır, hassastır dolayısıyla sadece duygularla hareket edilmesi bence doğru değildir.
Artık karta kaçtığım için bazen ben de kendime soruyorum nereye kadar evlenmemek? Aklıma iş dönüşü yorgun argın yemek yemek sonrası kanepeye uzanıp dizi izleme sahnesi geliyor hep niyeyse, evliliğin monotonluğu.. birkaç yıl öncesinde tamam ben seninle dizi izlemeye varım dediğim bir kız vardı. Tamam dedim ben bu kızı alırım, seninle kanepede aptal türk dizilerini izlemeye varım kadınım, kazanıp getirdiğim herşeyimi seninle paylaşmaya da.. ne yazık ki başka nedenlerden bunlar gerçekleşmedi. İş ciddiye binince bir ülke gerçeği olarak ailelerin çok daha titiz davrandıklarını gördüm. 'Ben kızımı başka şehre göndermem' dedi anası. Ben de hanımköylü olmak istemedim. Realite büyüyü bozdu. Kızının olmadığı bir yerde yaşamak ve yaşlanmak istemeyen anne kazandı..
Çok sonra kendi anneme sordum 'ablamı başka şehirden biri istese gelin edip yollar mıydın?' 'Olmaz öyle şey, yollamazdım' dedi..
Bir de yıldırım aşkı tabir ettiğimiz bir başka çeşit vardır. Çok kısa sürede çok yoğun duygular ve genelde en geç altı ay çok çok bir yıl sonunda evlilik, bu da aşk evliliğidir.
Bunlar dışında kalan neredeyse tüm evlilikler bana az çok mantık evliliğiymiş gibi geliyor. Genelde çiftlerin ve türkiye özelinde ailelerinin belli kaygıları vardır, bu kaygılar minimum düzeye çekilebildiği ölçüde evlilik gerçekleşme ihtimali yükselir. Evlilik kararı birlikte bir gelecek inşa etme kararıdır, hassastır dolayısıyla sadece duygularla hareket edilmesi bence doğru değildir.
Artık karta kaçtığım için bazen ben de kendime soruyorum nereye kadar evlenmemek? Aklıma iş dönüşü yorgun argın yemek yemek sonrası kanepeye uzanıp dizi izleme sahnesi geliyor hep niyeyse, evliliğin monotonluğu.. birkaç yıl öncesinde tamam ben seninle dizi izlemeye varım dediğim bir kız vardı. Tamam dedim ben bu kızı alırım, seninle kanepede aptal türk dizilerini izlemeye varım kadınım, kazanıp getirdiğim herşeyimi seninle paylaşmaya da.. ne yazık ki başka nedenlerden bunlar gerçekleşmedi. İş ciddiye binince bir ülke gerçeği olarak ailelerin çok daha titiz davrandıklarını gördüm. 'Ben kızımı başka şehre göndermem' dedi anası. Ben de hanımköylü olmak istemedim. Realite büyüyü bozdu. Kızının olmadığı bir yerde yaşamak ve yaşlanmak istemeyen anne kazandı..
Çok sonra kendi anneme sordum 'ablamı başka şehirden biri istese gelin edip yollar mıydın?' 'Olmaz öyle şey, yollamazdım' dedi..
bu kadınlar her dönem değişir, her sene değişir bazen aydan aya haftadan haftaya da değişir, kardeşlerim. Kişiden kişiye de pek tabi ki değişir:) bir de güzellik ne yapsan etsen azalan bir sermayedir çoğu zaman, istisnalar kaideyi bozmamak kaydıyla. Benim zevkim bu konuda çok da mainstream olmadı hiç bi zaman, beren saat için akranlarım ölürken beni hiç cezbetmiyor mesela neden bilemem. Bir kaç favorimi ben de yazayım.
Yeşilçamda gülşen bubikoğlu,
ilkgençliğim için şebnem dönmez,
Popçu Simgenin birkaç yıl önceki hali
Lisedeki o kız, şimdi evli olan eski sevgilim.. Şeklinde uzayıp giden liste.
Yeşilçamda gülşen bubikoğlu,
ilkgençliğim için şebnem dönmez,
Popçu Simgenin birkaç yıl önceki hali
Lisedeki o kız, şimdi evli olan eski sevgilim.. Şeklinde uzayıp giden liste.
Antropoloji kadının da çok eşli olduğu zamanlar yaşandığını bize gösteriyor, ki yanılmıyorsam günümüzde de bazı kabile toplumlarında kadının çok eşli olduğu durumlar var. İslam özelinde bakarsak eşler harici cariyeler de var ki iş uzar gider. ancak o dönemde de savaş vs. nedenlerden kocası ölen kadın çok geçmeden başkasıyla eş oluyor zaten bu da ayrı bir çok eşlilik gibi değil mıdır? Peki bile isteye ışid düzenine giden kadınların röportajlarını hiç gördünüz mü? Hanım biriyle nikahlanmış adam ölmüş, hemen bir başkası sonra o da ölmüş bir başkası bu arada üç çocuk doğmuş ikisi ölmüş biri zor bela yaşıyor. O yavrucak da sağlık taramasına ne olacak bilmiyoruz. Neyse çeşitli dönemlerde çeşitli düzenlerde vardır bu durum efendim.
Bildiğim kadarıyla uzmanlar tek eşliliği tavsiye etmekte, sık partner değiştiren kişiler için de korunmaya çok özen göstermelerini ve cinsel sağlık testlerinden rutin bir düzen ile yaptırmalarını salık vermektedir. Sağlık yönü de böyle.
Bildiğim kadarıyla uzmanlar tek eşliliği tavsiye etmekte, sık partner değiştiren kişiler için de korunmaya çok özen göstermelerini ve cinsel sağlık testlerinden rutin bir düzen ile yaptırmalarını salık vermektedir. Sağlık yönü de böyle.
tibet, nepal dolaylarında var. hoş bu halklardan hiçbir zaman bir şey olmamış.
liseli bir gençsen eğlencelidr-tabi ki bokunu çıkarmamak kaydıyla- bir arkadaş "'yavru' vatan kıbrıstan 'fıstık' ithal ediyoruz." Şeklinde bi laf atmıştı kızlara mesela 'yavru' ve 'fıstık' vurgulu olacak tabi, yaratıcı:) tabi bunu aklın havada ergenken yapman ayrı, ilerleyen yaşlarda tipine ve görünümüne göre olur olmadık yapman apayrı, ikinci de zararlı bi tip olarak algılanabilirsin hatta muhtemelen öylesin. Ama liseli bi kızsan laf atanın var ise istemem yan cebine koy modunda gururun oksanır, bi rahat vermiyolar, of sıktı bunlar da diye diye pasif cinsten hava basarsın millete.
Pek tabi bir de kızların laf atması var, lisede okuldan eve dönerken bana denk geldi böyle iki kız. Okulun son haftaları o zaman için öss niyetine zaten dersler boş ben bi alt sınıftaki sevgilimi görmeye gidiyorum sadece okula öğle arası rahat rahat görüşüyoruz, sonrasında dönüyorum evime test çözmeye. Site bahçe duvarına oturmuş iki kız laf attı, utandım, bi yandan da tırstım azıcık bizimkinin arkadaşları falan görür şimdi bunlara pas versem dedim, ama merak ağır bastı bi 50-100metre sonra geri döndüm nedir ne değildir, başladık muhabbete, baya kırık tiplerdi, numaralarını falan aldım ama yine de bi daha görüşmedik. Bu da böyle bi anım..
Pek tabi bir de kızların laf atması var, lisede okuldan eve dönerken bana denk geldi böyle iki kız. Okulun son haftaları o zaman için öss niyetine zaten dersler boş ben bi alt sınıftaki sevgilimi görmeye gidiyorum sadece okula öğle arası rahat rahat görüşüyoruz, sonrasında dönüyorum evime test çözmeye. Site bahçe duvarına oturmuş iki kız laf attı, utandım, bi yandan da tırstım azıcık bizimkinin arkadaşları falan görür şimdi bunlara pas versem dedim, ama merak ağır bastı bi 50-100metre sonra geri döndüm nedir ne değildir, başladık muhabbete, baya kırık tiplerdi, numaralarını falan aldım ama yine de bi daha görüşmedik. Bu da böyle bi anım..
benim bildiğim otelde, pansiyonda bu var. Odalar desibel yarışına girer.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?