erostica

İlksel insanın kozmik zorunlulukları rasyonel düzlemde anlamlandıramadıklarında daha çok güvenli bir belirlenim için gerçeğin yerine ikame ettikleri düşünce ve pratikleridir.
Buna koşut William James'in "inançlar doğru oldukları için işe yaramazlar, işe yaradıkları için doğrudur" şeklindeki tespiti hatra gelir.
Bilim "işe yarar" hale geldikçe batılın teşebbüsü ölümdür. Yine aynı nazardan bakılınca "modern" insanın muğlaklaştığı yerde hala yaşamakta olan bir batıl vardır.
Umarım nazarım değmiştir vesselam.

İşin biraz da kara mizahına kaçılacaksa
Yıllar önce Siverek'te bir duvara yazılmış "Bi karı olmuş on beş milyar" şeklinde ifade bulan cinsel pahalılığa çözüm arayışını kendince bulmuş Urfa'nın yıllar içindeki devamlılıkla istatistiklerini parlattığı tiksinçliktir denebilir.

KENDİME

Kimseye karıştım mı? hiç karışmadım
Bu ki bana tuhaf sayılmadı
Gözleyip sordum mu hiç? hayır sormadım
Bu ki bana yalan sayılmadı
Acımak işim miydi? hayır
Bir evden olmak kötü müydü? hayır
Zamana zamanla bakmak ne idi ki
Baktım

Tarlayı tarlayla ölçtüm
Meyveyi meyveyle ölçtüm
Denizi denizle ölçtüm
Göğü gökle ölçtüm
Zaten insanı insanla ölçtüm ki
Buruk bir tat mı duydum
Ve duydum
Her şey ki bir yorumdu, sonuç değildi
Sonuç ki zaten yoktu

Sen ki kim
Beni bütün bütün bırakma.

Edip Cansever

Yıllar önce okuduğum, ismi Türkçeye Ölüm Pornosu olarak çevrilmiş kitapta yer alan bir bilgi:
Hitler, daha 1. Dünya Savaş'ında cephede görevli bir askerken üstün ari ırka dair saplantılı düşüncelerle hemhaldi ve savaşa ara verildiği dönemlerde alman askerlerinin yabancı uyruklu kadınlarla (bilhassa Fransız fahişeleri) yatmasından nefret ederdi. Halihazırda askerlerinin hastalık kapmasını da önlemek istedi. Bu sayede, üretilmesi için onay vereceği şişme kadın fikri ondan çıktı.
Saplantısının düzeyini gördüğümde hayli ilginç gelmişti.

Gece: Evet, nihayet veya nedense...
Evet: geceyi giyinip herkesten kaçtığınız gecelerden yine bir gece, bu gece.
Nihayet: zamanın katran koyu paydasına bir masa, bir sandalye, sayısız duygu ve düşünceyle sığıştınız. Mermer emen baş ağrınıza karşın bir abajur sessizliğindesiniz.
Nedense: biraz da kendinize yabancısınız. Sanki, bayılırken etrafta gördüklerinizden hatırda kalanlar mısınız? Sualle sorgu arasında ne gibi bir yüzünüz var, anımsar mısınız?

Dedirten çoğullamadır.

Bir şiirde, açık tonlu bir ifadeyle her şeyin jurisi konumundakilere, kendilerinin ne olduğunu gösteren renktir:

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu
Birinciliği beyaza verdiler.

Ö. Asaf

Seks delisi denileni bu cihetiyle de gördük, hadi buyurun!

Türk şiiri, su götürmezdir ki hep romantik olagelmiştir. Cumhuriyet devri sonrasında bu romantizm, başta attila ilhan olmak üzere birçok şairde politik, erotik vs. içerik edinerek kol almış, gürül gürül akmıştır.
Attila İlhan divan edebiyatındaki sevgili estitiğini romantik düzlemde yeniden yorumladığı bu nevi şiirlerinde hayale sığdırılan bir yok-sevgiliye romantizmin birçok uğrağından seslenmiştir.
Daima yaşa kaptan!
Bir kız var yok gibi öyle güzel, diyen Oktay Rifat'lar,
Ey hayal hanım, şeklinde ünleyen üstat Hilmi Yavuz'lar ile bu sıradağlar uzar da uzar.
Sevmek, görülmüştür.
Seven övülmüştür vesselam..

Temel bir yarışmaya katılır ve kazanır. Kendisine bir kitap hediye edilir. Kitabın adı da “Düz Mantık” tır. Temel hediyeyi alırken sorar;

-Bu kitapta ne yazıyor?

-Okuyunca öğrenirsin…

-Ben onunla uğraşamam, anlat bakiim sen bana.

-Pekala. Bak şimdi; senin evinde akvaryum var mi mesela?

-Evet var…

-O zaman içinde su da vardır?

-Evet var…

-İçinde su varsa balık da vardır?

-Evet var…

-Balık varsa hayvanları da seviyorsundur sen?

-Evet…

-Hayvanları seviyosan insanları da seversin herhalde?

-Evet…

-O zaman senin sevgilin de vardır?

-Evet var.

-Yaşlı görünüyorsun o zaman sen evlisindir?

-Evet.

-E karın olduğuna göre de, homoseksüel değilsindir?

-Evet.

-Bak gördün mü? Düz mantık buna denir işte…

Temel çok etkilenir. Kitabı alır koltuğunun altına eve doğru giderken Dursun'u görür…

Dursun sorar;

-Temel o ne?

-Düz mantık kitabı!

-Nası bişey bu anlat bakiim…

-Bak şimdi; sizin evde akvaryum var mı?

-Yook!

-O zaman sen ibnesin…

Siyasal tutum değişikliğinin harikualede ve lirizmin en has perdelerini dalgalandıran sesine, ses sanatçılığına hiçbir suretle gölge düşüremeyecek olduğuna kani olduğum adam.
Yönetmenin göstere göstere vurgulattığı üç maymun'daki rolünü de hakkıyla oynamıştır vesselam..
Tamamdır kimisi için gerekliyse, o da olur, güzel izmir imizin bir sokağına kendisinin ismi verilmişken malum olaylardan sonra sokağın ismi artık berkin elvan dır yanılmıyorsam.
Bu da başka bir lirizmdir.
Bu da muazzamdır.

Efendiler, biraz estetik açımlamaya gidelim.
İşte, size üstat C. Süreya'dan imajinal bir sunum:
"bacaklarının dar açısında
bir yumak
bir kırlangıç yuvası
bir söğüt yaprağı susuz ve erkenci
bir mermi yatağı derin ve pusuda
bir saat kapağı tık diye açılır
bir tünek dalgın güvercinler için
yabancım diyorum ona
geriye kalan tüm kelimeleri de
kamulaştırıyorum böylece
hadi sevgilim, bir yudum süt koy yuvaya
ve içiçe iki hilal, sımsıcak, çok yakın, kirli
unutma ki insanlarımız gibi aşkımız da
kazılarla bulacak kendi güneşini.

Atomiktir. Delimsirektir.
Kadına, çelik yeleği kendi üzerinde denettirirken
Erkeğe "şu manzaranın güzelliğine bak" dediğinizde " ağaçlardan hiçbir şey görünmüyor" dedirtendir.

Hiçbiri umrumda olmazdı vesselam.
Ama orada, oracıkta saraya soytarı biri var ki o bunu hiç bilmemeli.

Hayatı daha yaşınılır kılan Karl Sex felsefesidir (!)
Yüksek dozda tarihsel teneşircilik barındırır.

Çok sevdiğim takdir ettiğim bir sanatçıdan..
Demircan Demir- "Simurg"

Bir Morgan Freeman klasiği haline gelmiş replikler silsilesini kısacık (!) hikayesiyle bir yazıdan alıntılıyorum:
Her 10 senede bir değişen jüri üyelerinin karşısına çıkan Red aynı soruyla karşılaşır: Düzeldiğine inanıyor musun? her seferinde aynı cevabı verir. 'Evet efendim kesinlikle düzeldiğime inanıyorum.' Ama sonuç bir türlü değişmez ve tahliye talebi reddedilir. En sonunda müebbet hapis cezasının 40 yılını geçiren Red yine jüri üyesinin karşısına geçer. Soru aynıdır: Düzeldiğinize inanıyor musunuz? Bu kez Red sinema tarihine geçecek bir konuşma yapar ve tahliye olur. JÜRİ ÜYESİ: Lütfen oturun. Ellis Boyd Redding, müebbet hapis cezanızın 40 yılını geçirmişsiniz. Düzeldiğinize inanıyor musunuz? RED: Düzelmek mi? ... Bir düşüneyim... Bunun ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok artık JÜRİ ÜYESİ:...Yani bay Redding topluma katılmaya hazır mısınız? RED: Ben bunun ne demek olduğunu biliyorum evlat. Ama bu kelime benim için sadece uydurulmuş politik bir laf. Sizin gibi iş sahibi,takım elbise ve kravatlı gençlerin bilmek istediği şey ne? ... Ne yapmamı istiyorsunuz? Yaptığım için pişman olmamı mı? JÜRİ ÜYESİ: Pişman mısınız? RED: (İç çekiş) pişman olmadığım bir gün bile yok ki. Burda olduğum ya da olmam gerektiğimi düşündüğünüz için değil... O zamanları hatırlıyorum da,küçük, aptal bir çocuğun işlediği korkunç suç.Şimdi onunla konuşmak istiyorum...Onunla konuşmak istiyorum. Ama bunu yapamıyorum. O çocuk geçmişte...çok eskilerde kaldı. Bu yaşlı adam onun artığı işte. Bununla yaşamak zorundayım. Düzelmek mi? bu çok saçma bir söz.Gidip formlarınızı damgalayın evlat ve boş verin gitsin vaktimi boşa harcamayın. Çünkü doğruyu söylemek gerekirse artık umurumda bile değil.
(Malum,"Esaretin Bedeli" nden)

Ben de cinselliğin merkezi önemde bir olgu olmasının neden beni bu kadar ilgilendirdiğini bir türlü anlayamamıştım. Meğer zaten aptalmışım.
Oh, be! Başlığı açan arkadaşıma minnetlerimle..

Güzel ülkemin her bir şehrine serpiştirilmiş gibi duran ve aziz ve cabbar olan o ak pak sarayın türlü tezahüründen ibaret binlercesinin alınlığına çakılmış kelimedir. Bereket, bu sayede adaleti olmayan saray kalmamıştır.
Yalnız, bu yeni fenomene göre kelimenin kazandığı anlam içeriği tam olarak oturmamıştır.
Yanlış bilmiyorsam kiler veya ardiye gibi bir şeydir de.
Tabii yersen..

Bir tür seks cambazlığıdır.
Vücutlar arası gerilmiş ipte dengeyi buldukça aladır.
Yerine göre optik kaydırma yaptırır:
"Güzelsin sevgilim
Ama çok yakından"
(C. Süreya)
😁

Çocukluğumdan beridir kendimi doymazcasına harcadığım konu başlığıdır. Gerçi artık alıp veremediğim kalmamışsa da kendimle denebilir ki bölgesel milli takım karmasına hızla yükselecek kadar büyük bir futbol yeteneğine sahipken ergenlik dönemimle ters ilişkiye girdiğimden önce lisanslı futbol yaşantıma g.t çevirdiğim, sonrasında çok yetenekli bir müzisyen olmasına karşın gitarist arkadaşımın malum bir parçayı beri-blues'ta çalarken tekrar bölümünü atlayarak sahnede bizi kaosa sürükledikten sonra nedense mihaniki olarak son verdiğim bateristlik ve müzisyenlik hayatım ve nihayet yaklaşık on yıllık şiir yaşantımda -ki birincilik ödülleri barındırmıştır- rahmetli Enver Ercan ın da jurisinde bulunduğu İzmir çapındaki bir yarışmaya çok güçlü bir şiirimle katılıp hayal kırıklığına uğramamın akabinde hiç yoksa elimde iyi bir seks performansı kaldı diyerek avuntumla siz arkadaşlarımı bulduğum sürüncemedir.
Neticede mutlu ve düzenli seks kimsenin pişmanlığı değildir.
Her ne kadar beyaz desek de sevişebildikçe gökkuşağına karışmak dileğiyle..