Biri bana şantaj yapmaya kalktı zamanında. Elinde görüntü falan da yok. Şöyle anlatırım, böyle anlatırım, bak bunlar da duyar, dul kadınsın başın ağrır vs bir sürü laf. Beyzadem, ayrılmayı isteyenin ben olmasını kabullenemedi çünkü. Bunları bana söyleyerek de aklı sıra, boş atıp dolu tutacak. Ben de diyeceğim ki "tamam o zaman devam edelim" beklentisi bu.
O işler öyle olmuyor. En azından benim için işler öyle yürümüyor. Başkasında nasıl olur bilmem. Çünkü başkalarına benzemem. Böyle ucuz şantajlara pabuç bırakmak, bunları daha da cesaretlendiriyor. Bunun adı zorbalık. Zorbalığa karşı da normalde hukuk nosyonu sizinle olmalı. Ama malum, adaletin bu tarz konularda işleyişi pek de tatmin edici değil. Ben de işimi şansa bırakmadım. Ağır abi denebilecek cinsten bir kuzenim var. Tatlı dille çözülmeyecek konuları itinayla çözer. Ona durumu anlattım. Çok geçmeden "halletti" sağolsun. Adam beni gördüğünde yolunu değiştirmeye başladı sonra ;))
Ben isa peygamber değilim ki bana tokat atana öteki yanağımı çevireyim. Ben kin tutarım. Insanlardan nefret de ederim. Yeri gelir intikam da alırım. Aldım da.
Şantaja uğrayan veya zorbalığa maruz kalan hemşirelerime tavsiye vererek bitireyim yazıyı.
Ilk önce hukuki yollara başvurun. Haklıyken haksız çıkmaya gerek yok. Mümkünse kadın hakları konusunda çalışan cevval bir avukat da bulun. Ama çok da umutlu olmayın çıkacak sonuçtan. Bizim adalet sistemi, anca kadın ölünce çalışmaya başlıyor çünkü.
Eğer şantajı yapan memur ise, amirine gidin ve anlatın. Polis ise emniyet müdürüne çıkın. Askerse komutanına gidin. Bağırmaktan çekinmeyin. Rezillik çıkmasın diye, gereken ayarı çekerler. ( bir arkadaşıma musallat olan adamı bu yolla geri çekebildik)
Eğer çok zengin ve güçlü biriyse, olayı sosyal medyaya taşıyın. Bu konularda orgutlenebilen bi yapı çünkü bu mecralar. Zaten çoğu kadın derneği de yanınızda durur ve farkındalık olduğunda en az zararla kurtulursunuz.
Bu adamlardan çekinip atmadığınız her adım, hayatınızı cehenneme çevirir. Korkmayın. Bunlarla anladığı dilden konuşmak gerek. O da;
Bravo👏 zorbalığa asla toleransla yaklaşmamak gerek, bizim gibi toplumlarda zorbalar en fazlasından yatıştırılmaya çalışıldığı için hepten pervasızlaşıyorlar zaten, nasolsa yanıma kâr kalır duygusuyla hareket ediyorlar hep, kadınlar cesur davranmalı.
... devlet aileleri bilinçlendirilmeli demiştim. Bunu da sosyal politikalarıyla ve medyada doğru örnekleri öne çıkartarak yapabilir. Çok izlenen dizilere benzer bir hikaye konabilir. Işin peşini bırakmayan bir görevli ya da aile üyesi eklenir, Bunu senaryoya doğru şekilde yedirirsen tek eğlencesi televizyon olan ailelerde farkındalık uyandırabilirsin. Zaten hedef kitlen de onlar. baskı uygulandığı için ailesi yerine tehlikeli tiplere güvenen kızlar bu ailelerden çıkıyor. Bu sadece bir örnekti.
Bir örnekle açıklayayım ki devletin ne yapması gerektiğini iyice anlatabileyim. Daha önce de yazdım. Abimden dayak yemisligim var diye. Ama o zaman almanya'da yaşıyorduk ve gerçekten sosyal bir devlet vardı. O kadar caydırıcı şekilde davrandılar ki, sırf o uygulamaları gördüğü için şiddete başvurmaktan vazgeçer insan. Defalarca eve ziyarete geldiler, benimle görüştüler. Ailemin kaç defa ilgili makamlarca görüşmeye çağrıldığını saymadım öyle düşünün. Bunu da uzmanlar eşliğinde yaptılar vs. Burada saldım çayıra mevlam kayıra mantığıyla yürüyor bu işler. Yardım etmeye kalkan olursa onun da başı derde giriyor. Herkes de bana ne diyor o zaman. Ama soran olursa almanlar bizi kıskanıyor deriz. Böyle de yüzsüzüz...
Ergenlik ve ilk gençlikte yaşca büyük erkeklere ilgi duymak sıklıkla görülen bir durum. Bazı erkekler de bu durumu böyle manipüle ediyorlar işte. Şöyle eylül ayının sonlarında, genellikle küçük yerlerden gelen öğrencilerin çoğunlukla olduğu bir lisenin önüne giderseniz, bu tiplerden onlarcasını görürsünüz.
Prototipleri de belli. Hafif sakal, bilekte ya da kolda hapishane kaçkını dövmeler, maddi duruma göre tofaş'ın kuş serisinden modifiye bir araç ya da zenginse scirocco. Bir de köpek gibi davranıyorlar kızlara. Salak kızlarımız da bunu " ay beni çok seviyor " diye yorumluyor. Tek sebep bu da değil elbette. Kızlar, aile içinde gördükleri baskıdan dolayı bu tiplere meyledebiliyor. Kaçış yolu olarak görüyorlar o adamları.
Ne yapılmalı? Bunları söylemek yetmiyor. Işte burada Ailelere ve bu aileleri bilinçlendirecek devlete çok büyük görev düşüyor. Yine finlandiya'da yaşıyor gibi yazıyorum ama ne yapayım. Çözüm bu. Türk halkı devletten korkar. O yüzden değişim olacaksa tepeden gelecek ve kafaya vura vura olacak. Halka rağmen halk için.
Ben aile kavramına çok saygı duyuyorum. Bu saygım ne kadar büyükse, evlilik sürecinde üçüncü kisiler ile ilişkiye giren insanlara olan nefretim o kadar büyük.
Başkasını mı seviyorsun? Ayrıl. Ayrılmıyorsan da bu yaptığını aşk diyerek, sevgi diyerek savunmaya kalkma. Bu kavramları da ucuzlatma. Bu durumu karşılayacak tek bir kavram var. Orospuluk. Ne eks.k ne fazla.
Oldukça liberal fikirlerim olduğunu düşünüyorum cinsellik konusunda. Ama benim kırmızı çizgim de bu işte. Bekarken ne yaparsan yap ama evliliği kabul ettiğinde yaptıkların sadece seni bağlamıyor. Suçsuz günahsız o çocuklar da, aileler de etkileniyor. Mağdur tarafı söylemedim bile.
Not: yazdıklarımı hem erkek hem de kadınlar için okursanız daha doğru sonuçlara ulaşırsınız.
bu bence oldukça normaldir. Çünkü sevişme eylemi, seks esnasında salgılanan hormonlarla birlikte güçlü bir bağlayıcı etkiye sahiptir. Tabi yeterli deneyime sahip olmayanlar için.
Çoğunlukla da acemi olan, umutsuz bir aşka kaptırır kendini. Bu durumda yapılması gereken, tecrübeli tarafın sakin kalması ve neden bir aşk ilişkisi olamayacağını kalp kırmadan anlatmasıdır. Makul biriyse, uzaklaşıp bir süre kafasını dinlediğinde size hak verir. Yok değilse ağlar, içip içip arar ama sonunda alışır.
fuckbuddy olabilecek kapasitedeki tecrübeli bir insan evladı neden bir aşk ilişkisi olamayacağını kalp kırmadan anlatma kısmına hiç girmez. karşı taraftan böyle bir potansiyeli sezdiği an zaten hiç bulaşmaz
Sekse giden yoldaki en sevdiğim durak muhtemelen. İlişkinin ilk zamanlarında özellikle, Erkeğin dokunuşlarını vücudumda hissetmek, dokunuşların onda yarattığı heyecan hissini farketmek harika bir duygu. Bi de eli mahrem yerlere uzanıyorsa, işte o zaman aldığım zevk katlanarak artıyor.
Şu an için bazı yazarlara değil, bütün yazarlarla ilgili bir sorun var sanırım. Eksi oy veremiyorum. Sayfayı yenilediğimde verdiğim oy görünmez hale dönüyor. Artı oy vermekte bir sıkıntı yok ama. Ilginç.
Sevişecek yer bulamayan gençlerin sıklıkla tercih ettiği bir aktivite. Yetişkinlerin de tercih ettiği görülse de artık her salonda kamera olduğu için pek tavsiye etmem bunu. ;)
Sanırım en zevkli zamanları lise ve üniversitenin ilk yıllarında yapılan versiyonu. Sonra aynı tadı vermiyormuş öyle diyorlar. Okulu asıp, sabah ilk seansa bilet alındığında (tabi ki sinema aşkından. Başka ne olacak?) Neler olacağını az çok bellidir. Mümkün olan en kuytu yere geçilir. Zaten çoğu zaman aynı amaçla gelen başka çiftlerde vardır. Işıklar sönüp filmin başlamasıyla da aksiyona geçilir. Erkeğin ufak tefek atakları hafif cilve yapılarak geçiştirilir. Ama bu da can. Bi yere kadar... sonrası çiftin cesaretine kalmış. Çoğunlukla bol elleşmeli yiyişme formundayken, bazıları daha da ileri gidebilmistir. Oral seks gibi.
Ben bunları bir arkadaştan duydum. Sadece size bilgi verebilmek için aracıyım hepsi bu ;)
Osmanlı padişahlarından deli ibrahim çok severmiş bunu. Hatta o kadar severmiş ki,ülkedeki en şişman kadını padişahın haremine katmak için büyük bir arayışa girmiş saray ahalisi. En sonunda böylesini bulup sokmuşlar padişahın koynuna . ;)
Başıma bir şey gelmeyecekse, sevmiyorum bunu. Ben, partnerimin yüzünü görmeyi seviyorum. Bu yüzden de mümkünse sarılmaya, öpmeye uygun pozisyonları tercih ediyorum. Elbette yeri geliyor yapıyoruz ama dedigim gibi ilk tercihim değil bu.
Çocukların meraklı soruları karşısında can kurtaran simidi olarak da görev yapmışlardır. Ne mutlu ki şimdi kalmadı " Seni leylekler getirdi yavrum " diyen ebeveynler.
Annenin kız kardeşi. Genellikle yaşca büyük kadınlara hitap etme şekli de olabiliyor. Ama yine de siz sakın bu hitabı kullanmayın. Ters bir kadından "teyze senin anandır" cevabı alabilirsiniz. Hele benim teyzem gibiyse, canınıza okur. Teyzeme, teyze diyemiyorum 😉
Biraz düzenli spor ile bunu minimuma indirmek mümkün. Uzman eşliğinde yapılacak sırt kaslarını güçlendirme işlemi, ağrıları ciddi şekilde dindiriyor. Ayrıca mümkün oldukça omuzlar yukarda ( eskilerin göğsünü gere gere yürüme dedikleri) olacak tarzda yürümek de işe yarayabilir. Meme küçültme ameliyatı ancak son çare olarak düşünülebilir.
Bunu, kuru fasulye-pilav metaforu ile anlatmaya çalışanlara şunu sormak gerekir. Aynı fasulyeyi kadın da yemiyor mu? O da baksın başka yemeklerin tadına. Ne dersiniz? ( reaktif cevap veren ezik kezban diyecek olanın da kalbini kırarım baştan söyleyeyim )
Şimdi pek bilimsel soslu açıklamalarla gelirler. Ama erkekler, doğası gereği böyle diye. Aldatmanın açıklaması da var mis gibi. ohhh Hayat size güzel!!!
"Şimdi pek bilimsel soslu açıklamalarla gelirler."
kimi ciddiye alacaklarını bilmiyorsalar.. kapasite yoksa, bilimsel yöntem bilmiyorsan evet anlamazsın.
ülkede ezberci yöntem olsaydı en azından bunu ezberlemiş olurdun. analitik yetenek kıtlığına değinmedik bile. hiç gücenme, burada her dediğine pek tabi paşam diyecek sub oğlan çocuğu bulursun. ülkede abaza çok.
kimse, "kardeşim bak sen aptalca konuştun işte şu yüzden" demek zorunda değil. neden-sonuç ilişkisi kuramıyorsan tarhanaya abanmayı bırakacaksın.
Kendini yüksekte gören sensin belli ki. Hal tavır üslup buram buram kibir barındırıyor. Tam türk tipi elitizm bu. " kimse bi halttan anlamaz, her şeyi en iyi bilirim" tavrı.
Salt bilimsel verilerle insan ılişkileri değerlendirmek ne kadar mümkün beyefendi. Sevgi, sadakat vb kavramları nerenize koyalım? Burda mı yersiniz paket mi yapalım?