gerçeklik payı olan bir tespitin absürt bir dille ifade edilmesi yüzünden tepki çekmesi hadisesi ile karşı karşıyayız. olay büyümeden araya girmek istedim.
fi tarihinde hayatımın aşkı olarak tanımlayabileceğim kadınla sonları oynuyoruz. dinle arası pek iyi olan bir adam değilim ama gerçekten zordur; "allah insanı gördüğünden mahrum etmesin" derler. hayatının aşkının tenine dokunmuşsun lan, boru mu, o gitti mi 2 tahtan eksilir kafandan, cennetten kovulan adem misali olursun... artık ne tatmin edebilir ki seni?
neyse, bir ayrılıyoruz, bir barışıyoruz, bir o yapamıyor, bir ben yapamıyorum.
bir gün kendi kendime telefonu kapatıp 70'liği açtım ve "ulan ben bu kıza nerede yanlış yapıyorum da bunları yaşıyorum" diye düşünmeye başladım. bu şekilde de sabahı ettim ve pörtlemiş gözlerle mahallesine gidip karşısına dikildim...
- hatun, ben sana nerede yanlış yapıyorum?
psikopat ama dürüst bir kadındı. pek çok kadının söyleyemeyeceği şeyleri bir çırpıda söyleyen bir karakteri vardı...
- çünkü sen benim ağzıma sıçmıyorsun.
ve ağlamaya başladı...
ulan beni de ağlattı orada... kızsam mı, sevsem mi, sövsem mi, ne bok yiyeceğimi bilemez hallere sokmasını iyi bilirdi beni.
vallahi arkadaşlar... ben bu gönül ilişkilerinin üzerine kitap yazacak kadar yaşadım. yani siz burada ne anlatırsanız anlatın kişi yaşadığını bilir, kişi başına geleni bilir; gerisi lafı güzaftır.
gerçek şuydu:
benden önceki sevgilisi yemeği yaktığı için bunu döven ve üzerine yürüyen bir tip.
ben ise prenses gibi el üzerinde tutuyorum, kadın erkek eşit temelinde davranıyorum ve bu sebeple bir şeyler hep fazla geliyor kendisine.
sadece bu da değil.
kendisi akıllı, kültürlü ve parlak zekaya sahip olan bir hatundu lakin maddi durumu kötü olan bir aileden geliyordu. arada, lisedeyken okulundaki zengin çocuklarına dair yaşadığı burukluklardan bahsederdi. ergenlik ve lise fotoğraflarında güzel olmayan, üniversite yıllarında kadınlığını keşfederek aşırı güzelleşen, hayatı tırnakları ile kazıyıp iyi paralar kazanmaya başlayan ama şimdiki başarmışlığı ve geçmişindeki kötü anılar arasında gelgitler ve dengesizlikler yaşayan bir hatundan bahsediyoruz burada...
kendi ağzıyla dedi...
daha ne diyebilirim ki:
"çünkü sen benim ağzıma sıçmıyorsun"...
çünkü sen benim ağzıma...
çünkü sen benim...
çünkü sen...
çünkü...