hariçten gazel okumak yerine, konuyu anlatalım.
format icabı tanım: insülin direnci, vücuttaki şekeri kontrol etmek için salgılanan insülinin etkisini göstermesindeki zorluk olarak tanımlanabilir. Normal şartlarda vücut şekeri 1 ünite insülin ile kontrol altına alabiliyorken, insülin direnci olan kişilerde vücut 2-3 ünite insülin salgılamak durumunda kalır. İnsülin direnci arttıkça, şeker kontrolünü sağlamak için insülin de artmış olur. Bu da vücutta gereğinden fazla insülin salgılanması anlamına gelir. insülin arttığında da, vücutta gereğinden fazla yağ birikmiş olur.''
şimdi gelelim insülin dediğimiz salgının temelde olayına, insülinin görevi yediğimiz içtiğimiz her şeyin (başta şeker olmak üzere) bu besinleri hücrelerimizin içerisine yüklemek transfer etmek sokmaktır. insülin dediğimiz salgı hücrelerimizin içerisine besini yakıtı koyacak ki, bunu harcayacak olan kaslarımız hareket etsin. insülin salgısı hakkında yanlış bilinenler ise, sadece obeziteye neden olduğudur. türkiye'deki obezite rakamı %30'dur. ancak bu obezite içerisinde insülin direncine bağlı olmadan obezite hastalarının oranı çok düşüktür. hatta ve hatta 18-25 yaş arası gençlerde hiçbir aşırı kilo olmadan, normal insanlardan bile daha zayıfken, insülin direncine yakalanan hastalar vardır. bu hastalar, obezite olmadıkları halde obezite komplikasyonları verebirler, bu komplikasyonlar obezitede çok görülen kanser, damar sertliği, hatta vücuttan bir organın geri dönülemeyecek şekilde ayrılmasına (amputasyon), karaciğer yağlanmasına, hipertansiyona sebebiyet verebilmektedir. yani hiç kilo almamış gençler bile insülin direncine sahip olabilir.
şimdi olayı daha makinesel şekilde anlatmak gerekirse, akşam yemeğimizi yedik, ve insülimiz tavan yaptı. bu besinleri sindirmek istiyoruz ki enerji toplayalım. bu esnada şekeri hücrelerin içine bir türlü sokamıyoruz. insülini salgılatan pankreas, madem bu kadar insülin ile girmedi, ben biraz daha salgılatayım diyor. ve iki üç dört ünite daha insülin salgılatıyor. damarlarımızın içinde gezinen şekeri bir türlü hücrelere sokamıyoruz. bu şekeri karaciğerin içerisinde depo etmemiz gerekiyor ama olmuyor. daha sonra hastamız, şekeri bir türlü hücrelere sokamadığı için, hastamız kendini yeniden acıkmış hissediyor. bu kısır döngü sürekli devam ediyor. ve daha sonra hiçbir yere sokamadığımız şekeri, vücudumuzdaki yağ dokusu gelin canlar bir olalım misali kandaki bütün şekeri ne varsa emip götürüyor. ve daha sonra, bu yağ dokusu şişiyor şişiyor şişiyor, ve patlıyor. ve kaçınılmaz olarak iltihap kapıyor. kimi zaman bu iltihaplar, bu büyük urlar, kesilip alınıyor. kimi zaman da, kanser, ruh sağlığı bozuklukları, depresyon, damar sertliği yapmaya başlıyor. vücutta bulunan bu bozukluklar, insülin direncini daha da arttırıp. hastayı tamamen bir kısır döngüye sokuyor.
pek bu insülin direncini arttıran şey neler?
yemekte ilk olarak yediğimi besinler, kuyruk yağı, sakkaroz, fruktoz, yağlar, margarin, tereyağı gibi besinler.. ve bunun yanında depresyon stresin de insülin direncini arttır. bu yüzden, gerginlik, yoğunluk, kavga etmek, tartışmak, ölü zaman geçirmek, çok fazla aç kalmak insülin direncini çok fazla arttıran şeylerdir.
peki nasıl önüne geçilir? insülin direnci durdurulabilir mi?
spor yaparak, ve lifli gıdalar tüketerek insülin direncini bıçakla keser gibi ortadan ikiye ayırabiliriz. bütün öğünlerimizin %60'ını lifli gıdalar ile beslenirsek yani lifli gıdalardan kastımız, kuruyemiş, tahıllar, taze meyve sebzeler lahana avakado ne isterseniz. ama mutlaka her öğünümüzde lifli gıdalar ile beslenmek zorundayız. lifli gıdaları tükettikçe kandaki şeker oranının emilimini çok daha yavaşlatmış oluyoruz. ve bu sayede sünger gibi emilmesi gereken, şeker daha yavaş şekilde emiliyor. ve pankreasın insülin salgılatmasını da yavaşlatmış oluyoruz. hasta da hayatına kilo almadan, spor yaparak rahat bir şekilde devam edebiliyor...
insülin direnci
insan vücudunun 3,5 milyar yıllık evriminin tarım ve sanayi devrimi karşısında ambale olmasıdır.
kolay emilebilen şekerlerden ve sevmediğimiz yağlardan zengin besinler (yani günlük hayatta bol bol tükettiğimiz besinler) yüzünden vücuttaki ilgili hücrelerin 'allahını seven üzerime insülin atsın!' diye yalvarması, senelerce insülin bolluğu içinde yüzen bu hücrelerin artık insülinden zevk alamaz hale gelip insüline burun kıvırır hale gelmesi sonucu biyolojinin en temel unsuru olan enerji üretiminin makroekonomisini düzenleyen bu kan şekeri sisteminin çökmeye başlamasının ilk işaretlerindendir. önü alınmazsa obezite, tip 2 diyabet, metabolik sendrom, kalp-damar hastalıkları, kanser ve dahası.
kolay emilebilen şekerlerden ve sevmediğimiz yağlardan zengin besinler (yani günlük hayatta bol bol tükettiğimiz besinler) yüzünden vücuttaki ilgili hücrelerin 'allahını seven üzerime insülin atsın!' diye yalvarması, senelerce insülin bolluğu içinde yüzen bu hücrelerin artık insülinden zevk alamaz hale gelip insüline burun kıvırır hale gelmesi sonucu biyolojinin en temel unsuru olan enerji üretiminin makroekonomisini düzenleyen bu kan şekeri sisteminin çökmeye başlamasının ilk işaretlerindendir. önü alınmazsa obezite, tip 2 diyabet, metabolik sendrom, kalp-damar hastalıkları, kanser ve dahası.
(bkz: nasıl şeker hastası oldum)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?