new york

Bir daha gitmeden ölmek istemediğim New York eyaletinin en büyük kenti. Dünyanın İstanbul'u gibi bir imaj bırakmıştı bende.

(bkz: concrete jungle)

londra ve san fransisco ile birlikte dünyada emlak fiyatlarının ve genel olarak hayatın çok pahalı olduğu üç şehirden biri. harika bir şehir parkı olan central parkı, kalabalık caddelerinde 72 milletten insanlar, mazgallardan çıkan duman, kaldırım kenarlarında koşuşturan fareler, times square yakınlarında muazzam kalçaları ile zenci fahişeler, koca koca sakallı bıyıklı adamların birbirini öpüp koklayarak dans ettiği gay barlar. muazzam metro ağı, muazzam yüksek binalar, koşuşturup duran çılgın kalabalık, üstü başı perişan, delirmiş alkolik dilenciler ve son derece şık ve zengin insanlar bir arada. istanbul benzetmesi doğru, belki de dünyanın istanbulu bu devirde tam da burası.

istanbul'a keyif için gelen biri mutlaka bir daha gezip görmek ister.
new york için de aynısı geçerli. ancak belki de pek çok insan yaşam sürmek için iki şehri de istemeyecektir. film tavsiyesi (bkz: new york i love you)

ayrıca;

Karantina cati manzaralari..