başarıyı yakalamanın sırları

okuryazar
Tek bir sırrı var. Neye vakit ayıracağına ve buna değeceğine, neyden vazgeçeceğine karar vermekten geçer. Tabii herşeyden önce bunları ayırdedecek bir akla sahip olmak gerekir.
gudubet kari
kişisel gelişim kitaplarının çok sevdiği bir tema var. başarılı insan profilleri üzerinden tavsiyeler veriyorlar.
oysa bence hepsi çok yanlış bir paradigma üzerinden hareket ediyor. determinizm yani kısaca, her olayın maddi veya manevi birtakım nedenlerin zorunlu sonucu olduğunu kabul eden "determinist" bir dünya görüşü: "evren, varoluş anından başlayarak dizgesel bir süreçte (zaman) ilerlemektedir ve tarihte ne olduysa, öyle olması gerektiği, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur."

bu tür düşüncenin kökeni, aslında hiç de yeni değil. 13ncü asra kadar gider. batı aydınlanması'nın bir sonucudur. aydınlanma, ortaçağ hıristiyan mirasını sekülerleştirmiş, insan aklı, tanrısal aklın yerine geçirilmek suretiyle, 'insan' 'tanrı'laştırılmıştır.. dolayısı ile onun temel kavramlarından ve evren anlayışından kopabilmiş değildir. hıristiyan aksiyolojisine göre, insan dışında, her şey ilahi iradeye boyun eğer. sadece insan, iradesi ile monizme aykırı davranabilmektedir. burada ahlak devreye girer; insan, varoluşuna uygun davranmalı, olması gerekeni yapmalıdır.

batıda gelişen bu fikirler, aslında o çağın olaylarının doğal bir sonucu sayılabilir. batı sömürgeciliği, batı-dışı toplumları yağmalar, onların zenginliklerini avrupa'ya transfer ederken, mübadele'ye dayalı ticari kapitalizm gelişmeye başlamış, "burjuva" sınıfı belirmiştir.

aydınlanma da buna koşut olarak, batı'da gelişmekte olan kapitalizmin ideolojik formunu oluşturmuştur. bu ideolojinin kant'a atfedilen bir aforizma ile parolası, 'aklını kullanma cesaretini göster' şeklindedir. bu açıdan "aydınlanma", ticari kapitalizmin ve onun temel öğesi 'mübadele'nin ihtiyaç duyduğu 'birey'in yaratılması, gelişen kapitalizmin ihtiyaç duyduğu 'insan modeli'ni kuran ve onu örgütleyen ideolojik sürecin adıdır.

bu modelde toplumsal sürecin bütünü, bireyin iradesinden bağımsız ancak belirlenimci ve mekanik, özgür bireylerin eylemlerinin toplamı olarak düşünülmüştür. kendiliğinden işleyen bir piyasa ekonomisi ve bu piyasada çıkarlarını koruyabilen ve başkaca bir otoriteye tabi olmayan özgür bireyler vardır. birey, kendi bilinci ve kendi türü içinde bağımsız bir öğedir. bu nedenle kapitalist düşüncenin özünde "akılcı kararlar veren" birey yatmaktadır. yani homo economicus, günümüz dünyasında olduğu gibi kapitalizmin oluşma evresinde de akılcı kararları veren, bunun için plan ve programlar yapan bireydir.

adı her ne kadar modern de olsa greko-hıristiyan kültürünün üzerine inşa edilmiş olan bu paradigma, doğası gereği olabildiğince determinist, indirgemeci ve tümevarımcı bir nitelik taşır. ve ne kadar köhnemiş de olsa batı toplumu hayata atılacak her yeni bireye aynı tabletlenmiş fikirleri şırınga ederek varolmaktadır.

bu hayat görüşü olabildiğince yarışmacıdır. fırsat eşitliği olarak sunulur ve bireye, kararlarında aklını kullanır ve planlı davranırsa başarının kaçınılmaz olduğu fikri aşılanır. bu sayede rekabet ortamına sürülen her yeni neslin, tüm enerjilerini sisteme akıtarak sistemi ayakta tutmaları sağlanır. bu mücadelenin içine itilen bireye başarılı olmuş örnekler gösterilerek iştahı kabartılır ve yeterince akılcı ve planlı kararlar alırsa bir gates, bezos ya da bloomberg olabilmesi için önünde hiçbir engel olmadığı fikri dayatılır.

oysa bu yaklaşım gerçeklerden topyekün uzaktır. çünkü:
1) tümevarım geçersizdir. yani herhangi bir genelleme yanlıştır. dolayısı ile bireysel deneyimler hiçbir zaman kanıt teşkil etmezler
2) evrendeki her süreçte olduğu gibi ekonomide de tesadüflere yer vardır ve hatta aslında bireylerin ve onların yönettiği girişimlerin akıbeti, aslında kendi bireysel kararlarından çok bu tesadüflere bağlıdır. dolayısı ile burada da vahşi doğada olduğu kadar doğal seçilim devrededir. birey açısından bakıldığında sans faktörü olarak görünen bu durum kimseyi daha zeki yada aptal yapmaz. dahi çocuklar kuramı bir safsatadan ibarettir. öyle ki psikoloji alanında yeni bulgular kararlarımızın da dahi, gelişim kitaplarının iddiası aksine tamamen dürtüsel olduğunu göstermektedir. (referans: thinking fast and slow/ daniel kahneman) yani başarıya ulaştıran yol, sistem ya da plana dayanmıyor. tamamen tesadüfi...

değişkenleri ele alalım: piyasa faktörleri, seçtiğimiz yatırım, karar mekanizması olarak kişilik özellikleri...
artırılabilir elbette. bir yatırımcı ele alalım ve simülasyon çalışsın.
aynı sezonda denize aynı anda açılan sayısız balıkçı gemisi örneğin. her bir kaptanın seyir planı, kendi kişilik ve tecrübeleri ile tamamen öznel. bu durumda sezondan kimin en fazla karla çıkıp kiminse batacağına (buna kelimenin bire bir anlamı ile batmak da dahil) tamamen koşullar (piyasa, hava durumu, makro ekonomi, doğal felaketler) karar verecektir. ve o koşullar neredeyse heizisenberg'in belirsizlikler kuramı ile uygun hareket ederler. risk almayan bir kaptan, denize hiç açılmasa bile sezondan büyük karla çıkabilir örneğin.

bu durumda başarılı olması, kendi kararlarının bir ürünü müdür? hayır! koşullar sağlamıştır bunu. çünkü kapitalizmin gözlerden bilinçli olarak sakladığı batan gemilerdir, müflis girişimcilerdir. hep başarılı örnekleri önümüze koyup. o bir tek başarı öyküsünü üzerinden yaratılan şartlandırma, başarıya giden yolda kaç mürettebatın heder edildiği hesabını önümüze koymaz çünkü.

oysa burada da doğada her yerde olduğu gibi doğal seçilim devrededir ve her sezon göç eden yaban öküzü sürüleri gibi koşullara uyum sağlayan ayakta kalmaktadır. bill gates'e bugünden geriye bakarak yazılmış destansı başarı öyküleri, tamamen benzer fikirlerle donanmış kaç genç yatırımcının, aslında başka tesadüfi koşullarda bill gates'in yerinde olacakken, hiç de mantıksız görünmeyen kararlarla, tarihe karıştığını gözlerden gizlemektedir.

insanın, primattan evrildiğini anlatmanın zorluğu gibi yavaş işleyen bir süreçte oluşan mutasyonları gözlemek ve göstermek zor olabilir. oysa güncel koşullarda, covid-19'un piyasalara etkisi tam da sözünü ettiğim türden yepyeni koşullar ortaya çıkarıyor. serbest girişimci açısından çok ilginç koşullar oluşuyor. daha üç ay öncesinde hiçkimsenin aklına gelmeyecek sektörler öne çıkıyor. örneğin babadan kalma sabun fabrikasında yıllardır rakipleri ile kuşatılmış biçimde pazardan pay kapmaya çalışan sabun üreticisi, siparişlere yetişemez durumda, hijyenik kağıt üreticileri de öyle. devasa petrol üreticileri ise tanklarda yeni üretimlerine yer açabilmek için alıcıların, ürünlerini teslim almaları için üzerine para vermeye hazırlanıyorlar.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol