Kurumsal bir şirkette proje sorumlusuyum. Şirketin bulunduğu muhitin dört bir yanı, kreşle ve anaokullariyla dolu. Sürekli ve her an çocuk bagirislari.. Havaya savrulan dolu boşluklar, bitime doğan istek çığlıkları çocukların... Excellerin, sunumların, inspectionlarin, toplantıların kucağındayken bir an Canım güçlü bir sigara isteğiyle doluyor... sigara içmek için yangın merdivenine çıkıyorum. Her sigaraya çıkışımda, o çocukları ve onu görüyorum.. Bir ara düşünüyorum, canım sigara mı çekiyor, yoksa onun kahve çekirdeklerini andıran pigmentdeki sıkı ve hayat bahsedici uzun, o olunesi bacaklarını saran çiçekli, ipek eteğini görmek mi?
Kararsızlık anı değil.
Sigaramı annesinin bereketli memesine yapışmış, annesine muhtaç bebek gibi ciğerlerime dolduruyorum. Köprü dudaklarım. Gözlerim orada olduğunu fark etmediğim bir refleksle onu arıyor. Bana bakan gozlerini, yere basarken etrafına saldigini bilmediği enerjisini... Göz göze gelişimizin kimbilir kaçıncı dönümü.
Onu, esmersi sırtını, o yüce ve bir o kadar yorucu temponun içinde gözlerimle öpüyorum... Belli belirsiz bir bilinçle, "o da..." diyorum.
Günün tüm yorgunluğu yarına hazırlanırken, yorulmuş varoluşunu dudaalarımla canlandırmak istiyorum. Saatler önce yorgunlukla üzerinde yürüdüğü zemin, artık zevkin temennisi. Yer çekiminden ter kokusuna, her şey o ana yardımcı.
T: sadece fantezilerdir. Gerçeklik, her şeyi örseler unutmayın.
Bu ne?