göçmenlere acımıyorum. sebebi de şu:
ülkende bir şeyler oluyor. iyi ya da kötü bir safın vardır. sen o safı tutmuyorsun, sonra bir ülkeye sığınıyorsun. o ülke sana konaklayacak alan veriyor ama sen durmuyor yayılıyorsun. sonra diyorlar ki biz kapıyı açtık, kalkıyorsun muhtemelen seni sokmayacakları bir kapıya dayanıyorsun. bu umuda yolculuk değildir; bu krizi fırsata çevirmektir.
gelelim çocukların suçu ne kısmına. ilk olarak şunu söylemek isterim ki, devlet öncelikle kendi vatandaşını korumak ve gözetmek için vardır. yani kendi vatandaşının aleyhine olacak hiçbir şeyi devlet yapmamalıdır. dolayısı ile bir devletin dışarıdan gelecek insan yükünü kabul etmiyor oluşu normaldir. ayrıca eğer çocuklar koruma altına alınacaksa bile kadınların alınması yine kabul edilemez. çanakkale savaşı'nda, kurtuluş savaşında cephede oradan oraya koşturan kadınların günahı neydi? peki üzerinden battaniye alınıp toplara örtülen bebeklerin günahı neydi? bizim 13 yaşında çocuklarımız neden silah altına girdi o zaman? bizim çocuklarımız bilmem kaç tane millete karşı savaşırken insan hakları neredeydi?
asıl soru da şu: biz 5 milyon suriyeliyi aldık, baktık. bize dev gibi bir yük bindi ve bu yapılırken bir kamuoyu yoklaması bile yapılmadı. yani devlet asıl amacından saptı. dünya kadar kişinin iş hakkını elinden aldı, benim vergimle sağlık hizmeti aldılar, ceplerine para koyuldu. bir de üstüne üstlük o acınan "çocuklar" sınır kapısından çıkma arifesinde de buraya bok atıyorlardı. peki bu olan bitenin içinde bizim suçumuz ne?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?