Acıkmak! Şahsen konuştuğum kişi o sıra bana yemek hazırlamayorsa konuşmayı devam ettirmeye gerek kalmaz. Basit iç güdü ne de olsa bu öyle boru değil.
*sürekli övülmek pohpohlanmak takdir edilmek ister.
*eleştirilmemek ve sorgulanmamak ister .
*sınırsız özgürlük ister.
*aşırı güç sahibi olmak ve aşırı zenginlik ister.
* bir haremi ve içinde sınırsız cariyesi olsun ister.
*herşeyi satın almak ister ve herşeyi satın alabilecek parası olmasını ister
*özel sihirli bir güç bulsalar cennetteki hurileri haremine köle olsun ister .
* beğendiği her kadına sahip olmak ister. Haremindekiler iştahını kesmez .
*eleştirilmemek ve sorgulanmamak ister .
*sınırsız özgürlük ister.
*aşırı güç sahibi olmak ve aşırı zenginlik ister.
* bir haremi ve içinde sınırsız cariyesi olsun ister.
*herşeyi satın almak ister ve herşeyi satın alabilecek parası olmasını ister
*özel sihirli bir güç bulsalar cennetteki hurileri haremine köle olsun ister .
* beğendiği her kadına sahip olmak ister. Haremindekiler iştahını kesmez .
Çok çabuk kaçıyor:(
Abazan olmayacaksa ve efendi erkekler olacaksa katılabileceğim zirvedir.
(bkz: Elleşmek)
Bi de buna bakalım diyip yapılan ve sadece daha temiz olan eylemdir
bunu ben yaptım. bahsedilen duygular da mümkün.
şu an 9 kişidir.
2 gündür girilen entry sayısı da bunun 2 katıdır.
benim bilmediğim bir şey mi oldu. neler oluyor sözlük ahalisi..
2 gündür girilen entry sayısı da bunun 2 katıdır.
benim bilmediğim bir şey mi oldu. neler oluyor sözlük ahalisi..
alaaddin'dir o, alladdin olsa duramazsın.
ben olsam, kendi dilini okuyup yazamayan insanlara rehber olmasını isterdim.
ben olsam, kendi dilini okuyup yazamayan insanlara rehber olmasını isterdim.
(bkz: eminem)
Lokasyonu şehirden uzak ise , doğadan kopuk değilse kayıtsız şartsız yaşam alanıdır.
hakkında espri yapılması 301'den kodesi boylamanıza sebep olacak amdır.
(bkz: porno sitelerdeki turkish kategorisi)
(bkz: porno sitelerdeki turkish kategorisi)
vulvayı yastığa sürterek aşılabilecek sorunsal.
Sevişmek güzeldir
En geç akşamüstü 5 gibi yemeğini ye. Sabah geç kahvaltı yap 10-11 civarı.
Akşam 10 gibi yat.
Akşam 10 gibi yat.
Gereksiz şehir.
Oğlancılık faaliyetleri yoğundur.
Benzin dökseler kendi ellerimle yakarım öyle nefret ettiğim yer.
Zaten cahil sürüsü dolu aşı olmuyorlar. İki öğretmen arkadaş var orada, aşıya karşılar. Okumuşu da aynı.
Oğlancılık faaliyetleri yoğundur.
Benzin dökseler kendi ellerimle yakarım öyle nefret ettiğim yer.
Zaten cahil sürüsü dolu aşı olmuyorlar. İki öğretmen arkadaş var orada, aşıya karşılar. Okumuşu da aynı.
Sevgili Anna,
En güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin.
Sigmund Freud'un kızına yazdığı mektup.
Güneşte
denizin sonunda mavi bir duman gibi
gözümde tütüyorsun
Yeşil bir erik dalı yüreğim
sen altın tüylü bir yemiş
sallanıyorsun
Fakat ben seni böyle bir yemiş ve bir duman gibi görmenin yerine
sahiden görmek istiyorum çıplak ayaklarını
sahiden dokunmak istiyorum uzun parmaklı ellerine(1938)
Nazım Hikmet'in piraye'ye yazdığı mektup.
İzafiyet kuramını açıkladığım zaman beni çok az kişi anladı. Şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılmaya ve önyargılarla çarpışmaya mahkum.
Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum. Ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene kadar.
Bilimin açıklayamadığı son derece devasa bir güç var. Bu güç, herkesi kapsıyor ve yönetiyor. Evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı.
Bu evrensel güç SEVGİ'dir.
Bilim insanları evren için birleşik bir kuram ararken, görülemeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular. Sevgi ışıktır, onu alıp verenleri aydınlatan. Sevgi yer çekimidir, çünkü insanları birbirine çekmeyi sağlar.
Sevgi kuvvettir, çünkü bizdeki en iyiyi çoğaltır ve insanlığın kör bencilliklerinde tükenmemeyi öğretir.
Sevgi için yaşar ve ölürüz. Sevgi Tanrıdır ve Tanrı, sevgidir.
Bu güç her şeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu, bizim çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz bir çelişkidir. Çünkü belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle kullanamayacağı tek enerji olduğu için, sevgiden korkuyoruz.
Sevgiye görünürlük verebilmek için, en ünlü denklemimde basit bir yer değiştirme yaptım. Eğer E=mc2 yerine, dünyayı iyileştirecek olan, enerjinin ışık hızının karesiyle çarpılarak sevgiyle sağlanabileceğini kabul edersek, şu sonuca varıyoruz; sevgi en kuvvetli güçtür, çünkü sınırı yoktur.
İnsanlığın evrendeki bizim düşmanımız haline gelen diğer güçleri kullanmakta ve kontrol etmekteki başarısızlığından sonra, kendimizi başka çeşit bir enerjiyle beslememiz zorunludur. Eğer türümüzün hayatta kalmasını istiyorsak, eğer hayatta bir anlam bulmamız gerekiyorsa, eğer dünyayı ve içinde yaşayan her duyarlı varlığı kurtarmak istiyorsak, sevgi tek ve biricik cevaptır.
Belki bir sevgi bombası, gezegenimizi harap eden açgözlülük, nefret ve bencilliği tamamen yok edebilecek kadar güçlü bir cihaz, yapmaya hazır değiliz.
Buna rağmen her bireyin enerjisini açığa çıkartmayı bekleyen küçük ama kuvvetli bir jeneratör var.
Bu evrensel enerjiyi almayı ve vermeyi öğrendiğimiz zaman sevgili Lieserl, sevginin hepsini yendiğini, her şeyin ötesine geçtiğini doğrulayabileceğiz. Çünkü sevgi, hayatın en özlü kısmıdır.
Bütün hayatım boyunca kalbimin içinde sana dair sessizce atanları ifade edemediğim için çok derin bir pişmanlık duyuyorum. Belki artık özür dilemek için çok geç, ama zaman göreceli olduğu için sana söylemem gerekiyor: Seni seviyorum ve nihai cevabı bulduğum için sana teşekkür ederim.
Baban Albert Einstein.
Albert Einstein'in kızına yazdığı mektup.
En güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin.
Sigmund Freud'un kızına yazdığı mektup.
Güneşte
denizin sonunda mavi bir duman gibi
gözümde tütüyorsun
Yeşil bir erik dalı yüreğim
sen altın tüylü bir yemiş
sallanıyorsun
Fakat ben seni böyle bir yemiş ve bir duman gibi görmenin yerine
sahiden görmek istiyorum çıplak ayaklarını
sahiden dokunmak istiyorum uzun parmaklı ellerine(1938)
Nazım Hikmet'in piraye'ye yazdığı mektup.
İzafiyet kuramını açıkladığım zaman beni çok az kişi anladı. Şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılmaya ve önyargılarla çarpışmaya mahkum.
Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum. Ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene kadar.
Bilimin açıklayamadığı son derece devasa bir güç var. Bu güç, herkesi kapsıyor ve yönetiyor. Evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı.
Bu evrensel güç SEVGİ'dir.
Bilim insanları evren için birleşik bir kuram ararken, görülemeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular. Sevgi ışıktır, onu alıp verenleri aydınlatan. Sevgi yer çekimidir, çünkü insanları birbirine çekmeyi sağlar.
Sevgi kuvvettir, çünkü bizdeki en iyiyi çoğaltır ve insanlığın kör bencilliklerinde tükenmemeyi öğretir.
Sevgi için yaşar ve ölürüz. Sevgi Tanrıdır ve Tanrı, sevgidir.
Bu güç her şeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu, bizim çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz bir çelişkidir. Çünkü belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle kullanamayacağı tek enerji olduğu için, sevgiden korkuyoruz.
Sevgiye görünürlük verebilmek için, en ünlü denklemimde basit bir yer değiştirme yaptım. Eğer E=mc2 yerine, dünyayı iyileştirecek olan, enerjinin ışık hızının karesiyle çarpılarak sevgiyle sağlanabileceğini kabul edersek, şu sonuca varıyoruz; sevgi en kuvvetli güçtür, çünkü sınırı yoktur.
İnsanlığın evrendeki bizim düşmanımız haline gelen diğer güçleri kullanmakta ve kontrol etmekteki başarısızlığından sonra, kendimizi başka çeşit bir enerjiyle beslememiz zorunludur. Eğer türümüzün hayatta kalmasını istiyorsak, eğer hayatta bir anlam bulmamız gerekiyorsa, eğer dünyayı ve içinde yaşayan her duyarlı varlığı kurtarmak istiyorsak, sevgi tek ve biricik cevaptır.
Belki bir sevgi bombası, gezegenimizi harap eden açgözlülük, nefret ve bencilliği tamamen yok edebilecek kadar güçlü bir cihaz, yapmaya hazır değiliz.
Buna rağmen her bireyin enerjisini açığa çıkartmayı bekleyen küçük ama kuvvetli bir jeneratör var.
Bu evrensel enerjiyi almayı ve vermeyi öğrendiğimiz zaman sevgili Lieserl, sevginin hepsini yendiğini, her şeyin ötesine geçtiğini doğrulayabileceğiz. Çünkü sevgi, hayatın en özlü kısmıdır.
Bütün hayatım boyunca kalbimin içinde sana dair sessizce atanları ifade edemediğim için çok derin bir pişmanlık duyuyorum. Belki artık özür dilemek için çok geç, ama zaman göreceli olduğu için sana söylemem gerekiyor: Seni seviyorum ve nihai cevabı bulduğum için sana teşekkür ederim.
Baban Albert Einstein.
Albert Einstein'in kızına yazdığı mektup.
Sevgi ile aşkı karıştırmayın. Aşk ya tek kişilik yani platonik veya iki kişiliktir. İki kişiye birden aşık olduğunu söyleyen bence hiç aşık olmamıştır. Aşk bir insanın parçası değil tamamen ondan ibaret olmak istemektir.
(yazar: ilhampipisi) nefretin nötrlenince hoşlantıya hoşlantı arttıkca sevgiye ve sevgi iyice artınca aşka dönüşeceğinden dem vurmuş.tezine hiç katılmıyorum. (bkz: birine senden nefret ediyorum demek ,seni çok önemsiyorum demektir)
Nefret yavaş yavaş aşka asla dönmez. Bir insanın birine karşı duygu ölçüsü aslında hiç değişmez. Sadece duyguları şekil değiştirir. Uçlarda yoğun bir duygu olan nefretin ölçüsünden değinelim şuan;
nefret ettiğimiz insanı aşırı önemseriz. Bu aşırı önemsediğimiz insana yavas yavaş nötrleşerek değil aniden aşık oluruz. Aşk ve nefretin en büyük benzerliği budur yani birini çok önemsemek. Çok önemsediğin bir insana aniden aşık olmak kaçınılmazdır. Nefret aşka dönüşürken asla yoğunluk oranı değişmez sadece duygu biçimi şekil değiştirmiştir.(bkz: aşk ile nefret arasındaki ince çizgi)
Uçlarda bir duyguyu farklı iki kisiye birden hissetmek imkansızdır. Çünkü gerçek aşık sevdiğinin hayatında bir parça değil tamamı olmayı istemektir. Bir kişiden ibaret olmak isterken ikinci kişiye ibaret olmak istemek hem mantıksız hem olanaksızdır.
(yazar: ilhampipisi) nefretin nötrlenince hoşlantıya hoşlantı arttıkca sevgiye ve sevgi iyice artınca aşka dönüşeceğinden dem vurmuş.tezine hiç katılmıyorum. (bkz: birine senden nefret ediyorum demek ,seni çok önemsiyorum demektir)
Nefret yavaş yavaş aşka asla dönmez. Bir insanın birine karşı duygu ölçüsü aslında hiç değişmez. Sadece duyguları şekil değiştirir. Uçlarda yoğun bir duygu olan nefretin ölçüsünden değinelim şuan;
nefret ettiğimiz insanı aşırı önemseriz. Bu aşırı önemsediğimiz insana yavas yavaş nötrleşerek değil aniden aşık oluruz. Aşk ve nefretin en büyük benzerliği budur yani birini çok önemsemek. Çok önemsediğin bir insana aniden aşık olmak kaçınılmazdır. Nefret aşka dönüşürken asla yoğunluk oranı değişmez sadece duygu biçimi şekil değiştirmiştir.(bkz: aşk ile nefret arasındaki ince çizgi)
Uçlarda bir duyguyu farklı iki kisiye birden hissetmek imkansızdır. Çünkü gerçek aşık sevdiğinin hayatında bir parça değil tamamı olmayı istemektir. Bir kişiden ibaret olmak isterken ikinci kişiye ibaret olmak istemek hem mantıksız hem olanaksızdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?