cinsiyetler ve beyinlerin ayrılığı

anonim_kullanıcı_4
fırsat buldukça denemeler yapıyorum böyle dostlar, aslında okumaya üşenenler için tanımları parçalayarak anlatmak daha çok aklıma yattı. sonra düşündüm, şimdi sizi de bkz bkz dolaştırmak istemedim. bir çırpıda okuyacağınızı düşündüğüm cinsiyetler ve beyinler üzerinden naçizane birkaç kelam etmek istedim..
burada hala, aklı ile cinsel organları yer değiştirmemiş bir kitle olduğuna inanıyorum, dönüyorsa da zaten burası onların yüzü suyu hürmetine dönüyor... neyse konuya dönelim..
'bu yazının sonunda siz de kendini beyninizin cinsiyetini öğrenmiş olacaksınız. '
fiziksel cinsiyetlerimiz birbirinden benzersiz olsa da, beynimizin cinsiyeti ondan çok bağımsızdır. evet, beynimizin bir cinsiyeti vardır. hem de bizim cinsel yönelimimizle, tabiatımızın getirdiği cinsel tercihlerle, cinsiyetimizden bağımsız bir cinsiyet.
öncelikle, görünüş olarak kadın beyni ve erkek beyni otopsi esnasında, birbirinden büyüklük ve küçüklük farkları bulunur. dışarıdan bakan kişi beynin hangi cinsiyete ait olduğunu anlayabilir. son derece farklıdır birbirinden.

1950'li yıllardan itibaren, beyin üzerinde yapılan mr çalışmalarından sonra insanların kendi cinsiyetlerinden bağımsız, duyu, görü, dokunsal faailiyetlerinin birbirinden farklı olduğu görüldü. bu farklılıklar kişilerin doğumdan sonraki yaşamsal faaliyetlerini, karakterlerini oluşturmasında temel bir etken olduğu gözlemlendi.
bu modern nöropsikoloji, ve nörofizyoloji çalışmalar göstermiştir ki, insan beyninin içerisinde iki tip beyin türü bulunmaktadır. bunlar; (bkz: dişi beyin) ve (bkz: erkek beyin)'dir. daha sonraki çalışmalar,
(bkz: dişi beyinli erkekler)
(bkz: erkek beyinli erkekler)
(bkz: erkek beyinli kadınlar)
(bkz: dişi beyinli kadınlar)
olmak üzere dört ana grupta sıralanmıştır.
öncelikle dişi beyin nedir?
(bkz: dişi beyin) görme, duyma, işitsel, empati, ve duygusal yönlerin ağır bastığı beyin tipidir. bu kişiler, mühendislik, matematik, ve daha çok teknik işlere yönelik işlerde başarısız olduğu bilinmektedir. bu kişilerin, daha sanatsal, müzik, resim, heykel vb sanat dallarında görsel işitsel ve el becerileri nedeniyle daha yatkınlığı bulunur. yani daha sanatsal ve estetik kişilikleri ön plandadır. beynimizin sağ tarafı

(bkz: erkek beyin) nedir?
erkek beyinli erkekler, ve dişiler, araba, motorsiklet, mühendislik mimarlık matematik fizik, gibi daha bilişsel hafıza gerektiren işlere daha yatkın insanlardır. sanatsal, aşk, romantizm, olmazsa olmazlarından değildir. iç güdüleri hayatta kalmak, teknik işleri ezberlemeyi daha kolay hale getirmektedir. empati duygularından daha yoksundurlar, net ve kesin kararlar verebilen, sözel muhakeme mantık analiz gibi yönleri gelişen kişilerdir.

dişi beyinler stres anlarında, kendileri ile konuşarak empati duyguları ile bunları yenebilirlerken, erkek beyinler kabuğuna çekilmek yalnız kalmak gibi eylemlere daha çok yatkındırlar.

beynimizin cinsiyeti anne karnımızda, annemizin aldığı beslendiği gıdalar, ve yaşam tarzıyla çok ilgilidir. eğer gebe annemiz gebeliği süresince ne kadar östrojene maruz kalmışsa o derece dişi beyinli, annemiz ne kadar testosterona maruz kalmışsa o kadar erkek beyinli oluyoruz..
bunu da uygulanış yöntemi şöyledir.
elimizin parmaklarını iyiyce açıyoruz, eğer yüzük parmağımız işaret parmağımızdan büyükse erkek beyinliyiz, birbirine eşitse dişi beyinliyiz, işaret parmağımız ne kadar uzunsa o kadar dişi beyinliyiz demektir...
tabi bu hastanalerde cihazlar ile ölçülmekte profesyonel olarak. ama evde kısaca bu şekilde anlayabiliriz.

şimdi beynimizin cinsiyetini öğrendiğimize göre,
bu temel farklara gelelim. dişi beyinli dişiler, mesela bebekler. insan yüzlerine seslerine daha odaklı veya, yanlarında bulunan başka bebeklerin ağlamalarına daha tepkili davranırlar. erkek bebekler, daha harekete odaklı, oyuna odakları davranışları vardır.
bu işaret parmağı ile, yüzük parmağı arasındaki fark beynimizde cinsiyeti oluşturan genler ile aynı gruptadır.

ancak, bu bilgilerin modern nörofizyoloji kaynaklarında ortaya çıkması ile yeni bir tartışma da ortaya çıkmıştır. beynin cinsiyetinin, yetiştirilmeden kaynaklı mı sonradan değiştiği, yoksa tamamen kalıtsal özellikler ile mi karakterin oluştuğu yönünde farklı ve birbirine oldukça zıt görüşler vardır.
yaradılış ile ortaya çıkan östrojen ve testosteron hormonlarının tamamen karakterde etkili olup olmadığı, tarihte ağırlıklı olarak etçil, ve östrojen kaynaklı beslenen toplumarda da incelenmiştir. konu hakkında fazlaca araştırma ve veri bulunuyor.
bunları vakit olursa ekleyeceğim.

nörofizyolojinin incelediği bu bilim dalı. toplumda, ve kişinin özgür iradesi olup olmadığını iddialarını da ortaya atmıştır. kimi nörofizyologlar optimist bakarak özgür irade kısmen de olsa kısıtlı da olsa vardır derken kimileri özgür iradenin olmadığına, kişiliğin karakterin günlük yaptığımız her şeyin beyindeki kimyasal tepkilerle değiştiğini/değiştirilebileceğini öne sürmüştür. konu hakkında araştırmalar deneyler çok sıkı bir şekilde devam ediyor. fırsat vakit olursa eklerim yorumlarız.
arcq and arc arcq and arc
sanırım yüzük parmağım işaret parmağımdan yaklaşık 7 mm daha uzun (bkz: swh)
anonim_kullanıcı_3 anonim_kullanıcı_3
Erkek beyinli dişi olduğumu bilim de söylediğine göre kadınlara karşı "cinsel fantezilerimin içeriği"nin nedeni hakkında aydınlanma yaşadım.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol